Zamanın birinde Dörtdivan‟ın Kuruca Köyü‟nde ayakkabı hırsızlığı had safhaya ulaşmış. Elektriklerin de olmayışı özellikle akşam ve yatsı namazından sonra hırsızların işini kolaylaştırıyormuş.

Uzun bir takipten sonra hırsızlık yapanlar belli olmuş. Bu kişiler ayakkabı haricinde ufak tefek şeyler de araklıyorlarmış. Hırsızlardan biri Üçüz diğeri de Muharrem adındaki köylüleriymiş. Gerçek ortaya çıkmış çıkmasına ama bunlar nasıl ıslah olacak diye koca köy kara kara düşünmeye başlamış.

Sonunda köylü toplanmış ve bir karar almış.

Seçime bile gitmeden Üçüz‟ü muhtar, Muharrem‟i de korucu yapmışlar. Belki bu şekilde utanarak yaptıklarından vazgeçer umuduyla beklemeye başlamışlar.

Aslında koruculuk hırsızlığa daha müsait ama muhtar benim yaptığımı bilir karakola haber verir diye korkmasına rağmen bir türlü yapamıyor.

Korucu da Muhtarın evinin önündeki odunlara yaslanıp devamlı sigara içermiş.

Korucu da Muhtar da birbirlerine hiç fırsat vermiyorlar. Bir şeyler çalmak için ikisi de bir türlü fırsat bulamıyorlar.

Bir gün muhtar camı açıp “Üre oğlum Muharrem sen benim evin karşısında oturmak için mi korucu oldun, kalk köyün aşağısına yukarısına bir bak belki hırsızlık yapan olur.” demiş. Muhtarın niyeti hırsız yakalatmak değil, kendi gözaltından kurtulup bir şeyler çalmak. Ama korucu da uyanık, muhtardan aşağı kalır tarafı yok. Bafra sigarasını dudağına yapıştırmış “Üre muhtar hırsızlık yapanı bulmak için aşağıya yukarıya bakmaya gerek yok. Ben oturduğum yerden hırsızı gözetliyorum” demiş. Muhtar “Ne demek istiyorsun Muharrem nasıl gözmüş onlar öyle. Çıkar dilinin altındaki baklayı.” Korucu cevap vermiş “Bilmiyor musun oğlum? İkimizden başka köyde hırsız mı var? Köyde, sen beni gözetleyeceksin, ben de seni.” demiş…

*************

Serta

Dörtdivan‟ın Adakınık köyünden Rahmetli Serta lakaplı kişi renkli bir şahsiyetti.

Hakkında birçok hikâyeler anlatılır. Serta çift sürmek için öküzlerini karasabana koşar ve tarlaya çift sürmeye gider. Tarlaya varır ve tam „bismillah‟ diyerek işe başlar başlamaz yağmur bastırmış. Serta çift sürmeyi bırakıp eve gelir. Daha bir bardak çay içmeden hava açar.

Serta tekrar tarlaya gidip işe başlar başlamaz tekrar yağmur yağmaya başlar. Serta‟nın biraz canı sıkılıyor ama yapacak bir şey yok. Serta tekrar eve geliyor.

Eve giriyor ama eve girer girmez hava tekrar günlük güneşlik olup açılıyor. Serta evde yine duramayıp hızlı adımlarla tekrar tarlaya gidiyor.

Öküzleri koşup işe başlıyor ve iki yolak gitmeden tekrar yağmur başlıyor.

Artık canı iyice sıkılan Serta tabancayı çıkarıyor, gökyüzüne doğru doğrultup “iyice deli yereyim de yukarıda ne varsa aşağı insin” diyerek, tabancasının tetiğine basarak bir şarjör mermiyi gökyüzüne boşaltıyor.