Dörtdivan’ın Göbüler Köyü halkından Mehmet Karagöz isimli usta, Göbüler Camii’nin minaresini 9 metre yürüterek yerini değiştirmiştir. Daha sonraki yıllarda da, Dörtdivan’ın Çalışlar ve Düğer Köylüleri, cami minarelerinin yerlerini değiştirmek istediklerinde, köylüler bu ustayı çağırarak minareyi yıkmadan yürütmek suretiyle istedikleri yere minareyi kaydırarak yürütüp, yerini değiştirtmişlerdir.

            Gerede’nin ileri gelen zenginlerinden Mithat Dayıoğlu’nun oturduğu ahşap binanın bir tarafı 1944 depreminde çökerek yıkılmaya yön tuttuğunda, Dayıoğlu bu ustayı çağırarak evin çökmek üzere olduğunu gösterir ve onun ev konusundaki fikrini almak ister. Mehmet usta da “Bu evi ben yıkmadan eski haline getiririm.” demiş ve hemen tamirat işlerine başlayıp kısa zamanda evi yıkılmaktan kurtararak eski haline getirmiştir.

            Ankara’dan, Mithat dayıoğluna bir mimar gelir ve Dayıoğlu da bu Mehmet ustadan bahseder. Dayıoğlu ile mimar, Mehmet ustanın yanına ziyarete giderler. Mehmet ustanın yaptığı el emeği, ayakla çalışan, yün eğirip ip yapan makineyi mimar gördüğünde çok beğenir ve “Mehmet usta ben mimarım ama sen benden de çok mimarmışsın” diyerek onu takdir eder.

            Mehmet ustanın, hayvan koşarak çevirip arpa ve buğday öğüten değirmen yaptığı, el ve ayakla çevirmek suretiyle yürüyen arabalar yaptığı yakınları ve onu tanıyan kişiler tarafından söylenmektedir. 

Göbüler Köyündeki Yılanlı Su 

            Köyün Batı tarafında iki km. mesafede, köye gelen suyun çıktığı yerdeki suya “Yılanlı Su” denir. Hıdrellez günü o mevkideki taşların üzerinde binlerce yılanın gurup gurup yattığı ve hiç kimseye zarar vermedikleri söylenir. Eskiden Hıdrellez günü, buraya etraf köylerden akın akın insanlar gelir ve oradaki sudan içerek şifa bulduklarını söylerlermiş.