- 9.05.2011 00:00
Bolu da, seçim çalışmaları artık istim üzerinde, bu seçimlerde milletvekili çıkaracaklarına inanan partiler, mahalle, mahalle, köy, köy, çarşı pazar, gezmeye halktan oy istemeye başladılar. Bu gezilerini de anladığım kadarıyla, resimleyip, haberleştirerek, kendileri gazete ve sitelere servis yapıyorlar.
Seçimler genel seçim olmasına rağmen, propaganda konuları mahalli meseleler üzerinden yapılıyor. Adeta mahalli seçim propagandası yapıyorlar. Yarışı şahsileştirerek, siyasetin yerel kadroları üzerinden, onlar ön plana çıkararak yapıyorlar. Saadet partisinin dışında sisteme, düzene muhalefet eden de pek yok. Sadece Milli görüş geleneğini temsil eden bu partimiz, kıt imkânları, az çıkan sesleri ile hakkı haykırmaya gayret ediyor.
Milletvekillerinin, il sorunları ile yeterince ilgilenmediğini ileri süren muhalefet partisi adayları, daha ziyade mevcutların ilgisizliği ve başarısızlığı üzerinde duruyorlar. Kendileri geldiğinde; hangi yapılmayan işin nasıl yapacakları, partilerinin bu konulardaki perspektifinin ne olduğu konusunda şimdiye kadar doyurucu bir açıklama ve beyana rastlamadık.
İktidar partisi adaylarının pozisyonu muhalefettekiler göre daha avantajlı, onlar genel seçimde ülkenin geneli için yapılan hizmetleri sayarak bundan sonra daha büyük hizmetler yapılması için istikrar adına oy istiyorlar. Başka bir avantajları da, mevcut vekillerin ülke genelinde olduğu gibi Bolu da, da 2/3 ünün değiştirilmesi olmaktadır. Böylece bundan önce yapılamayan, ilgi gösterilemeyen meselelerin suçu eski vekillerin üzerine yüklenerek yenilerinin daha dikkatli ve daha gayretli olacakları anlatılmaya çalışılıyor. İktidar yorgunluğu eleştirilerini böylece savuşturmaya çalışıyorlar.
Muhalefet partilerinin adaylarının en büyük handikabı, genel merkezlerinin seçim stratejisinde yatıyor. Muhalefet izlediği siyasetle halka ve seçmene dokunamıyor. Halk kesimleri ile yeterince siyasi ve özellikle duygusal bağ kuramıyorlar. Halkla kendilerini özdeşleştirip, “duygudaşlık” oluşturamıyorlar. Konuşmaları ile sanki kendilerine “ öğretilmiş- dikte edilmiş” hazırlanmış konuşmalar yapıyorlar. Meydanlarda vaatleri ve konuşmaları ile bağ kurma becerileri ve karizmaları yok.
Ana muhalefet lideri partinin başına geldi geleli, kendisine mahsusu siyasi kimlik ve tarz oluşturamadı. Her ay başka bir kimlik ve tarzla toplumun karşısına çıkıyor. Kendisi gibi olmak istese de olamıyor. Söylemek istediklerini yeterince açık anlatma güçlüğü var. Kendisine getirilen her bilgiye gerçekmiş gibi atlıyor. Arkasını getiremeyerek, söylediklerinden, “çark ettiği” izlenimi veriyor. Gördüğüm kadarı ile Bolu da ki adaylara lider olarak sürükleyici rüzgâr estiremiyor. Yeterince katkı veremiyor. Önceki genel başkanın gidiş şeklide kendileri için bir handikap oluşturuyor.
MHP ye gelince onlar içinde durum neredeyse aynı. Genel merkez izlediği politika ile halkın tamamını kucaklayamıyor. Kendisine göre hayati önem taşıyan, ulus devlet, üniter devlet, resmi ideolojiden ve Kemalizm den taviz vermeyen devlet, birinci öncelikleri. Halkın birçok kesiminin özgürlük talebine aşırı devletçi tepki vermesi, seçmenle aralarına aşılmaz mesafeler koyuyor.
Mesela tarımda, sanayide, turizmde, sağlıkta net politikalarını anlatmak yerine, “bölünme, parçalanma, yok olma” endişeleri öne çıkartılıyor. Bu endişeleri paylaşan seçmen sayısı da seçim kazandıracak
çoğunlukta değil. Toplumun büyük bir bölümü bu endişeleri paylaşmıyor.
Bu haliyle ideolojinin merkezini temsil eden bu partinin adaylarının, değişim ve dönüşüm talep eden seçmenler karşısında zorlandıkları görülüyor. Adaylar genel merkezlerine rağmen bilinen şeylerin dışında yeni söylemde bulunamıyorlar. Onlarında genel başkan yardımcılarının gidiş şekilleri kendileri için dezavantaj olarak karşılarına çıkıyor.
İktidar adayları ise; halen genel başkanlarının siyasal enerjisi ve rüzgârı sayesinde avantajlı bir propaganda dönemi geçiriyorlar. İktidar nimetlerinin de, önemli ölçüde artı imkân yarattığını da, gözden uzak tutmamak lazım.
Öyle anlaşılıyor ki; bu seçimlerde de, kalan sürede çok önemli bir olay olmazsa vekilliklerin tamamını iktidar alacak. Başbakan bunun analizini çok önceden yapıp bu kanaate vardığı için, burada sonuçlardan emin olduğu için, miting programına bile alma gereği duymamış. Kendisinden adaylarından ve teşkilatından emin olduğu mesajını veriyor. Bakalım öngörüsünde yanılacak mı? Hiç zannetmiyorum.
Selamlarımla….
Yorum Yap