28 ŞUBAT BİTTİ Mİ?

  • 6.03.2011 00:00

 

          Muhterem Erbakan hocamızın vefatından sonra; entelektüel çevrelerde ve ulusal basıda; 28 Şubat’ın bittiği yolunda, birçok yazar çeşitli yorumlar yaptılar. Bende; hem Bolu yerel gazetelerinde hem de radyolarda parti adına yaptığım değerlendirmelerde bu sürecin 2007 yılında bittiğini parti görüşü olarak dile getirdim.

 

         Hakikaten bu sürecin en önemli kurumsal aktörü olan; asker içindeki cunta ve yargı açısından bitmiştir. Çünkü bu sürecin kamuoyu önündeki en önemli savunucuları olan cuntayı temsilen Albay Çiçek ile yargıyı temsilen Vural Savaş oynadıkları rol dolayısı ile apaçık pişmanlıklarını ifade etmişlerdir.

 

         Hepimizin artık bugün bildiği veya en azından tahmin ettiği gibi; bu “vahşi darbenin” yapıcıları cunta ve yargıdan ibaret değildi. Başta, ABD ve Batı gibi dış destekleri ve basın, siyaset gibi iç destekleri de vardı.

 

         Dış güçler açısından bu düzen hakikaten çok uzun süre bitirilmemesi için metotlarını ve kodlarını değiştirerek devam ettirdiklerine inanıyorum. Buna delilimde geçen yüzyılın başında bizim için hazırlayıp yürürlüğe koymak istediği Sevr projesini bitirdiler mi ki, daha dün hazırladıkları 28 Şubatı bitirsinler. Bu bakımdan; bana göre bu süreci, şimdi ve daha sonra zaman zaman güncelleştirip bazı yerlerini revize ederek topluma dayatacaklarını düşünüyorum.

 

         O tarihte alınan ve sivil siyasete dayatılan, bu kararlar halen duruyor. İktidar isterse, MGK da alacağı yeni bir kararla eski kararları ilga edebilir. Çünkü iç tehdit konsepti değişti. Yeni konsepte göre kararlar gözden geçirilebilir.

 

         Sürecin siyasi aktörleri açısından da bu sürecin bitmesini isteyeceklerini sanmıyorum. Çünkü 8 senedir anayasayı değiştirecek gücü elinde bulundurmasına rağmen, iktidar partisi 28 Şubat günü alındığı söylenen kararlardan hangisini değiştirdi? Hiç birisini..

 

         27 Nisan 2007 günü iktidar; bundan böyle muhtıraları kabul etmeme geleneğini iyi, kötü başlattı. Bundan böyle muhtıra yoluyla iktidarların sıkıştırılması dönemi bence de kapandı. Ama daha önceki muhtıranın izlerini silmek biryana bir harfine bile dokunulmadığını da göz ardı edemeyiz.

 

         Soru şu; sivil siyasete günümüzde hâkim olanlar ile bunların yerli ve yabancı işbirlikçileri bu süreci gerçekten bitirmek istiyorlar mı? Ben bu suale olumlu bir cevap veremiyorum. Eğer iktidar isteseydi; bu siyasi güçle 18 maddenin tamamını değiştirebilirdi. Ama ileriki seçimleri düşünerek 8senedir, bir harfine bile dokunmadı. Yaptığı sadece döfaktö olarak yasakları savsaklamaktan ibaret. Halka “daha yapacak çok iş var dedirtmek” için yeniden iktidar yolunun kendilerine açılması için böyle davranmanın işlerine geldiğini düşünüyorum.

 

        Bana oy vermeseniz, bu yasaklar yeniden hayatınızı zindan eder tehdidi; etkili bir tehdit. Bunu deneyerek bir önceki seçimi almadılar mı?

 

         Sürecin dış destekçileri de bu süreci bitirmek istemezler. Eğer bitmesine göz yumsalardı zaten bölüne, bölüne iyice ufalmış olan; sürecin muhatabı olan, milli görüşü, yeniden bölme işine destek vermezlerdi. Hem de, bu kadar bölünmüşken “ille 4 parti olsun” biriyle, diğerini tehdit ederek, hepsini birden rehin alma operasyonu yapmazlardı.

 

         Oysa bugün aklı olan, analiz yapabilen, düşünüp kafa yoran herkes anlıyor ki, bölünme hareketleri; milli görüşü yok etme işlemidir. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir. Hele benim gibi ömrünü bu hareketi izlemek ve desteklemekle geçirmiş birisinin bundan başka türlü düşünmesi mümkün değildir.

 

         Çünkü biz bu filmleri 1977 yılından beri biliyor ve seyrediyoruz. Son bölünme çok ağır ve yaralayıcı bir darbe oldu. Başta merhum hocamızı “itibarsızlaştırma” olmak üzere çeşitli “bel altı” vurmalar hepimizi çok yaraladı. Bunu hocamın vefatı dolayısı ile duygusal nedenlerle söylemiyorum. Daha önce de bölünenlerin hastane ziyaretleri sırasında da duygularımı sizlerle paylaşmıştım.

 

         Cenaze merasiminde Sayın Erdoğan’ın yanın da gelip, onunla safta durarak; adeta “ne yapalım kader, işte ikimizde buradan bölündük” mesajı vererek hareketlerini meşrulaştırmak istese de, sayın genel başkanın hocaya ettiği lafları şahsen bana hiç kimse, ömrüm oldukça unutturamaz. Bu hareket kurulduğu günden beri böylesini yaşamadı. Kendisinden önce bölünen hiç kimse hocaya ağza alınmayacak laflar etmediler. Kuran düşmanı ilan etmediler.( iftar provokasyonunda). Belli ki onu destekleyenler; bölünme senaryosunu yazan akıl hocaları, kendisine; “iyice itibarsızlaştır” direktifi vermişler.

 

         Ve o da, elinden geleni yaptı. Ben onun yerinde olsaydım, (bölünme sırasındaki) bu lafları söylediğim bir insanın cenazesine; söylenen sözler ve gösterilen davranışlardan sonra, asla gidemezdim. Ama siyasi menfaat insanlara neler yaptırıyor? İbretle izliyoruz. Allah kimseye utanacağı laflar ettirmesin.

         Bütün bu anlattığım nedenlerle 28 Şubatın henüz tam manası ile bitmediğini, saadet partisinin dışında bu süreci kimsenin bitirmek isteyeceğini, istese de gücünü buna harcayacağını, zannetmiyorum.

 

         Alın size iri bir laf!!  Sürecin ürünü olanlar ve ondan besleneceğini düşünenler, onu değiştiremezler.

 

         Selamlarımla…                 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • serdar deniz
    serdar deniz
    3.05.2011 00:11

    Üni grubunda oynayan arkadaslar fikstür önümüzdeki hafta yayınlanacaktır.suanda sms yoluyla sizlere ulasmaya calısıyoruz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız