- 30.01.2011 00:00
ŞEHADET, ŞEHADET; SÜRURU İNKILÂP EST
(şehitlik; inkılâbın mutluluğudur)
Yukarda yazdığım slogan;(farsça bilmediğim için yanlış olabilir) 1979 yılında, her gün büyük bir heyecan ve merakla izlediğim; İran radyosunda program jeneriği olarak dinlerdim. Gençlik yıllarıma denk gelen, İran devrimi; bazı rezervlerim olmasına rağmen beni heyecanlandırırdı. Sadece beni değil, benim kuşağımdaki herkesi aynı şekilde etkilemişti.
O günlerde; tabir caizse, sütten ağzı yanan bazı ağabeylerimiz; “hemen heyecanlanmayın, libyada da heyecanlandık, ama iş umduğumuz gibi olmadı.” Diyerek, Müslümanlar adına erkenden sevinmek yerine; onlara dua etmemizi tavsiye etmişlerdi.
Bugünde başta; Tunus, Mısır, (inşallah devamı gelecek) gibi ülkelerdeki kıyam hareketi de, beni ilerlemiş yaşıma rağmen heyecanlandırıyor.
Aradan geçen 32 sene sonra, yanı başımızdaki İslam coğrafyasında olan biten hareketlere sıhhatli teşhisi anında koyamıyoruz. Tunus ta neler oluyor? Müslümanların bu kıyamda etkinlikleri nedir? Ülke genelinde olanlarda, başrolümü oynuyorlar, yoksa batı tarafından yazılan senaryonun figüranlarından sadece birimidirler? Veya mısırda olanlarda Müslüman muhalefet bu harekette liderlik pozisyonunda mı? Doğru ve doyurucu haber ve bilgiler alamıyoruz.
Bunun sebebi; dünyada ki mevcut iletişim araçlarının Yahudilerin elinde olması mıdır? Bu mazerete sığınıp, halimize razı olup iş işten geçtikten sonra mı haberdar olacağız?
İletişimin bu kadar ilerlediği günümüzde; ülkemizde medyanın büyük bir bölümünde boy gösteren Müslüman gazeteciler, bu meselelere neden gereken önemi verip de olaylar başlar başlamaz buralara gidip olayları sıhhatli bir şekilde ülkemize aktarmazlar? Yoksa onların böyle bir dertleri yok mu?
Hadi bu iş eziyetli beylerimiz rahatlarını bozup, gitmek istemiyorlar. Hiç olmazsa kendi köşelerinde gündeme getiremezler mi? Yok ne gezer.
Adına “İslami basın” denen gazete ve televizyonların internet sitelerinde anında canlı olarak haber verme imkânı varken, bile vermiyorlar. Eğer “ayıp olmasın, argoca millet ayıkmasın” diye yasak savma kabilinden verseler bile haberleri, batı ağzıyla veriyorlar. İşte bunlardan bazı “örnek” haber başlıkları: “ mısırda isyancılar kamu binalarına saldırdı.” Veya “ ayaklanan isyancılar bakanlıkları yağmalıyor.”
Televizyonların (sözde İslami) durumu evlere şenlik. Ya hiç görmüyor, eğlencelerine devam ediyorlar. Veya gözümüzün içine baka baka; “İslami teröristler, el-kaide yanlıları,” gibi ağababalarının damgası ile Müslümanları damgalamaktan çekinmiyorlar. Hiç kimse gocunup gücenmesin olay benim gözümle aynen böyle görünüyor.
Bu konuda istisna-i hareket eden; benim bildiğim ve takip ederek, doğru haberlerini dua ederek okuduğum, sadece bazı duyarlı internet siteleri var. Bu duyarlı kardeşlerimize, teşekkür ediyorum. Yoğun bir şekilde çalışmalarına rağmen; birde benim gibi “sabırsızlanan” meraklılara telefonda cevap yetiştirmeye çalışıyorlar.
Eh ne yapalım oda gazeteci olmasaydı. Hem gazeteci hem de Müslüman olup diğer Müslümanların derdiyle dertlenmek kolay değil. Allah mükâfatlarını elbet, verecektir.
Lafı uzatmaya gerek yok. İster Müslümanlar, ister diğer mazlumlar kıyam etsin, hiç önemli değil. Yeter ki; yıkılan zalim sistemler olsun. Olacakta.. Darısı diğer mazlumların başına.. İnşallah tez zamanda tüm dünyanın zalim ve müstebitleri aynı akıbete uğrayacaklardır.
Selamlarımla…
Yorum Yap