NOEL AYİNİ VE YILBAŞI

  • 25.12.2010 00:00

 

                 24 Aralığı 25 ine bağlayan gece; Hıristiyanlık âleminin en büyük bayram ve günlerinden olan bir gündür. Asırlardan beri Hz. İsa’nın doğum günü olarak çeşitli ayinler düzenlenir.

 

                 Muharref Hıristiyanlık dinine mensup olan dünyanın dört bir tarafındaki insanlar için kutsal olan bu gün, Hıristiyanlığın hâkim kültür olmaya başladığı 20. asrın başından beri birazda dünyevileştirilerek, başka din mensubu toplumlara da; ya dıştan ya da içlerindeki batı hayranı idarecileri vasıtasıyla dayatılmaya başlanmıştır. Ülkemize de bu süreçte ithal edilerek kutlanmaya başlanmıştır. Ama tabi Noel olarak değil, yılbaşı olarak.  

 

                Aslına bakılırsa; İslam’a göre de Peygamber olarak kabul edip inandığımız, Hz. İsa’nın, doğum gününün kutlanmasından hiçbir Müslüman rahatsız olmaz. Ama dine ve dini kurumlara mesafeli duran laik devlet kurumunun bunu, dini bir gün değil de eğlenme vesilesi olarak algılaması ve devlet imkânlarıyla eğlenceler düzenlemesi topluma yabancılaşmadır.

 

                Toplumu tepeden tırnağa İslam’dan ve İslami ritüel ve kurumlardan arındıran buna gayret sarf eden idarecilerin, Noel’i yılbaşına çevirmekten başka seçeneği yoktu. Aksi durum kendisiyle çelişmesi olurdu. Onun için hicri yılbaşı kutlamaktansa Hıristiyan âleminin yılbaşını almak ve kutlamak daha tercih edilebilir bulunmuş ve gereği yapılmıştır.  Nede olsa batının bütün dini, ladini bütün kuruluşlarını ithal etmedik mi? Birde yılbaşı olsun.

   

                 Hem yılbaşı bir eğlence vesilesi değil mi? Kapitalizmin tüketim güdülemesi olarak kullanılmıyor mu? Bu sayede; alış verişler eğlence mekânlarının dolması sağlanmıyor mu? Daha ne olsun? Hep kendi bayramlarımız kutlanacak değil ya. Dine ve dini hayata alternatif üreten bir toplum inşası için devrimler yapılmamışmıydı?

 

                Ama her toplum mühendisliğinde olduğu gibi bunda da beklenen başarı sağlanamadı. Çünkü Müslüman toplum; belki cahil bırakılmıştı. Belki fakır kalmıştı. Ama irfanını ve ferasetini kaybetmemişti. Kendi inancında ki “çevre bilincine” ağaç söküp süslemek aykırı gelmişti. Yılbaşını kutlayanlar, kurban bayramında, “hayvanlar katlediliyor” diye yırtınanlar, sayısız hindi kesip fakirlere vermek yerine kendi midelerine indirirlerken insanımız bunların, yeni yıl bayramına iştirak etmediler.

 

               Günümüz hayvan severleri; kurban bayramında kesilen hayvanlar için günlerce ağıt yakarken, yılbaşında kesilen ve zenginlerin midesine inen hindiler için hiç laf etmezler.  Çünkü kurbanlar fakir fukaraya dağıtılır. Oysa bu muhteremler! Müslüman fakirleri; hele kendileri gibi düşünmüyorlarsa; evlerinde besledikleri hayvanlar kadar bile değerli bulmazlar. hayvanlarına acıdıkları kadar hayatını kaybeden mesela bir Filistinliye veya bir Afrikalı aç Müslüman’a acımazlar. Bu yüzden vekâletle kurban kesilip, buralardaki insanlara yardıma karşı her türlü “kara propaganda” yı yaparlar. Hindi kesimine..tıs..

 

               Bu muhteremler için en önemli şey, dünya zevkleridir. Yılbaşı da bunun iyi bir vasıtasıdır. Yılbaşına laf söyletmezler. Yılbaşına laf etmek sarhoş olma özgürlüklerine laf etmek demektir. Devlet yardımı ile sarhoş olup devlet arabasıyla evlerine taşınmak haklarıdır. Fakır bir kişi “hastayım gel” dediğinde gelmeyene kimse laf etmez. Ama “sarhoşum gel” diyene sıkıysa gitmesinler. Yeri göğü çınlatırlar. Meydanlara taşırmayı moda ettikleri yılbaşı partilerinde tacize uğramayı en büyük mağduriyet sayarlarda, “kızım bu kadar sarhoşun arasında, gece vakti, ne işin var” diye soranları gericilikle suçlarlar.

 

              Yılbaşını kutlayan bu muhteremler! Çok hassastırlar. Alkolizmden korunma deseniz. Hemen “içkimize karışılıyor” diye feryadı basarlar. Milli piyango haramdır; deseniz, “kumarımıza karışılıyor” diye yırtınırlar. Eğlence yerleri yasalara uysun deseniz; “ gece hayatımıza müdahale” diye dövünürler.

 İçkili yerlere çocukları götürüp küçük yaşta alkole alıştırmayın deseniz. “hayat tarzımıza müdahale altında” diye polisi mahkemeye verirler.

 

            Onun için bırakın kutlasınlar, yılbaşlarını. Ama ille toplumun tamamı kutlayacak diye dayatmasınlar. Buna da razıyız. Onlara dayatma yapmayız. Yeter ki; onlar, daha önceleri yaptıkları gibi; batı değerlerini devlet gücüyle;  dayatmasınlar. Bırakın belediye bütçelerinden sokaklara sofra kurup, binlerce,    lüks elbiseli sosyete ye hindi ziyafeti çeksinler. Muharremde hayırseverlerin maddi yardımı ile fakir halka aşure dağıtan belediyelere, ramazanda yine hayır severlerce; fukaraya iftar verenlere hakaret etmeye devam etsinler.,

 

Selamlarımla..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • adem
    adem
    20.12.2010 00:36

    hocam bu tokiler bi başlangıçtı bence bi de şu açıdan bakmak lazım ilkler hep sıkıntılı olur önemli olan bunları görüp daha iyilerini yapmak. bugün bunu yapabiliyosak yarın seçilecek olanlar daha sistemli ve daha düzgün proje yapması gerekecek. boş vaatler polemikler ve siyasi oyunlarla seçim kazanılmayacak halk artık gerçeği görüyor boş vaatlere kanmaz bundan sonra.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız