BOLU KAPALI CEZAEVİ VE İNSAN HAKLARI RAPORU

  • 24.12.2010 00:00

           Peşinen şunu ifade etmeliyim ki; TBMM insan hakları alt komisyonunun, Bolu kapalı infaz kurumu ile ilgili raporu, kurumu tanıyan hiçbir kimse için sürpriz olmadı. Kurumda; 1985–1987 ile 2004–2009 yıllarında görev yapmış bulunan bana, kurumu hemen hemen her yıl denetleyen Adalet müfettişlerine ve kurum olarak Adalet Bakanlığına da sürpriz olmamıştır.

          İlimizde 25 yıldan beri, infaz kurumu sorunu vardır. O yıllardan beri kurumu ziyarete gelen, bütün devlet yetkililerine, denetleyicilere, yöneticilere durum bütün açıklığı ile anlatılmıştır.

          1985 yılında; o dönemde revaç ta olan E tipi cezaevi yapılması için şimdiki F tipi cezaevinin yeri temin edilmiş, plan ve programa alınması için ilgili makamlara iletilmiş ancak yeterli bütçe imkânı olmadığı için yapılamamış, yaklaşık 10 yıl sonra bu arazi üzerine F tipi cezaevi yapılmıştır.

           2004 yılına kadar hiçbir çalışma yapılmamış, bu tarihte yeni yer, kurum idaresinin ve o günkü C.Başsavcısının büyük gayretleri ile istimlâk işlemi yapılmış, ama yine imkânsızlıklar nedeniyle ödenek ayrılamamıştır. 2007 seçimleri dolayısı ile hükümet cezaevi yerine adliyelere öncelik vereceğini belirterek yeni kurumların yapılmasını ertelemiştir.

           Ancak seçimlerden sonra Adalet Bakanlığına getirilen Sayın M. Ali Şahin ilimize yeni atanan Valimiz, H. İbrahim Akpınar beyi ziyarete geleceğini öğrendik. Başsavcı beyle beraber karar vererek Sayın Bakanı mutlaka kuruma getirmenin yollarını aradık. Ve Sayın Valimiz ve Sayın Bakanımızı hafta sonu olmasına rağmen kuruma getirdik. Kurumun halini bütün çıplaklığı ile gösterdik.

           Bakanımız, kurumu gezmeden evvel müdür odasında benden küçük bir bilgi almak istediler. Bütün açıklığı ile aynı kelimelerle “ sayın bakanım burada bir insanlık dramı yaşanıyor.” Diye ifade ettim. Kendiside “müdür bey abartıyor olmayasın” dediler. Bende kendilerine hemen gösterebileceğimizi arz ettim.

           Netice olarak bakan bey gezdi. Dışarıya çıktığında basına aynen bizim ifadelerimizi söylediler. Ve Ankara ya gidip, derhal gerekli emri vererek, yeni yapılmakta olan kurumun ödeneğini ayırdı. Ve ilimizin, bu cezaevi ayıbından kurtulmasının yolunu açtı.

           Yani binanın yetersiz oluşu, devletimizin, infaz kurumları yatırımına ayırdığı kaynağın yetersizliğinin eseridir. Oradaki personelin ya da bakanlığın suçu değildir.

            Her yıl bütçe hazırlıkları sırasında; adalet bakanlığı ile maliye bakanlığı arasında adeta meydan muhaberesi yapılır. Sayın komisyon üyeleri eminim bunu biliyorlardır. Halen içerde yatan bir hükümlünün, günlük 3 öğün yemeği, ekmek, pişirme gideri dâhil 4tl para ile yapılmak zorunda. Eğer bir kuruş fazla verilirse derhal hesabı sorulur. Buna da razı olalım; hiç olmazsa, mahkum sayısı kadar yanı 130.000x 4 TL yemek parası verse, nerede? Ancak yarısı kadar verir, gerisi.. gerisi borç.. şu anda eminim bu fasıldan o kadar çok borç vardır ki…   

           Bu raporu yazan sayın vekillerimiz de biliyorlar ki; 4tl ye bir gazoz bile verilmezken bir insanın, 24 saat için beslenme bedeli demek; o insanı açlığa mahkûm etmektir. Hükümlünün durumu bu da; personelinki nasıl? Onu hiç sormayın.

         Bu kurumlarda, görev yapan memurlar, ortalama, 1200 ila 1300 tl maaş alırlar. Eğer yanılıp da sayın başbakanımızın tavsiyesine uyup 3 çocuk yaptılarsa yandılar. Çünkü 5 nüfus oldular demektir. Buda kişi başına 600 tl beslenme gideri demektir. Eğer sayın komisyon üyelerinin haklı olarak ayıpladığı yemek kalitesi ve bedelini beslenmeye ayırırlarsa, maaşın yarısı gitti.

         Geriye ev kirası, eğitim, elektrik, su, yakıt, telefon, giysi gibi giderlerini de eklerlerse, mahkûmlar kadar bile beslenmeleri, hayaldir. Kurumlarda 35 yıl yöneticilik yapmış birisi olarak, bu kurumda halen görev yapan arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.

         Raporu okuduğunda görülecektir ki; hiçbir şekilde, fena muameleden, işkenceden, haksız davranışlardan söz edilemiyor. Ancak devletin imkânsızlıkları nedeniyle barınma yetersizliğinden yakınmalar var. Bunu gidermekte, başta siyasi iktidarlar olmak üzere sayın vekillerimizin görevidir.

         Devletin sağladığı imkânlar çokta, burada çalışanlar bu imkânları hükümlü ve tutuklulardan esirgemedi ya. Ellerine hangi imkânlar verildi ise bunu aynen kuruma yansıttılar. Yetmedi, adeta dilenerek şartların iyileşmesi için çalıştılar. Kurum personelinin ve hükümlülerinin bütün yetersizliklere rağmen ürettikleri ve sattıkları ürünler konusunda yapılanları her zaman takdirle yâd edeceğim.

         Ama yarattıkları bu imkânları kurumun iyileşmesine harcamaya mevzuat izin vermiyor. Bu karlar üreten kurumun iyileştirmesine harcana bilseydi, bu kurum ülkemizin en iyi kurumu olurdu.

        Aletsiz edevatsız, aç biilaç, birçok fabrikanın yapacağının üzerinde üretimler yaptılar. İnanmayanlar; A.İ.B.Ü kampüsü, Kredi Yurtlar Kurumu yurduna bakabilirler. Koca 1250 kişilik yurdun bütün mobilyasını 30 gün gibi kısa bir süre içinde yapıp. Monte ederek teslim ettiler. O ekibi ömrüm oldukça hep sevgi ile anacağım. Selamlarımla

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız