Ülke basını son bir haftasını Wikileaks internet sitesinin yayınladığı diplomatik kriptoların estirdiği fırtınanın tozu dumanı ile geçti. Necip Türk basını, belgelere hemen sarıldı. Acaba dişe dokunur bir skandal yakalanabilir mi? Buradan bir kriz çıkarılabilir mi? Diye ellerini ovuşturmaya başladılar. 24 saat bilgisayarların başında açıklanacak yeni belgeler için nöbet tuttular.

                      Ama umduklarını bulamadılar. Oysa belgelerin İsrail tarafından servis edildiğini bildikleri için, Ak parti hükümetini zora sokacak belgelerin yayınlanmasının kesin olduğu kanaatine sahiptiler. Çünkü onlara göre iktidar, İsrail karşıtı bir politika izlediğine göre, İsrail er veya geç bu hükümete bir oyun oynayacaktı. Zaten yaklaşık 9000 belge bunu için yayınlanmayacak mıydı? İşte bu oyun, neden o beklenen oyun olmasın?

                     Belgeler konusunda, en heyecanlı, CHP idi. İlk gün, partinin genel sekreteri hemen basının karşısına geçip, iddiaların çok ciddi olduğunu, başka ülkelerde bu iddialara muhatap olanların makamlarında kalamayacağını söyleyerek, bu ve daha sonra gelecek iddialara ilişkin partinin bir komisyon kurduğunu, bu komisyonun gerekli imcelemeleri yapacağını duyurdu. Adeta “parti mahkemesi” kurup sorgu ve yargı işlemlerinin başladığını ilan etti. Ama arkası gelmedi. Söylenenler bir gün sonra unutuldu.

                     Bu konuda en tutarlı tavrı MHP yönetimi gösterdi. Devlet bey’e göre MHP nin milliyetçilik anlayışı, yabancıların yalan-yanlış belgeleri ile hükümeti suçlamayacaklarını, bu iddiaları iç politikada kullanmayacaklarını, esasen AKP yi zaten tanıdıklarını, bunun için yabacı belgeye ihtiyaçlarının olmadığını vurgulamıştır. Bu tavır tutarlılık adına çok önemlidir.

                    Yayınlanan bu belgelerin kimin tarafından yayınlandığı ve hangi devlet veya devletleri hedef aldığı konusuna gelince; benim bu konudaki düşüncelerim, biraz “kendine özgü” ve kabullenilmesi ilk bakışta zor anlaşılacak veya anlatılması zor olan yorumlardan oluşuyor.

                     Bana göre belgelerin hedefi sadece ve sadece ABD, belgeleri yayınlayan da İsrail veya onun güdümündeki basın kuruluşları. Bu yayınlardan beklenen de ABD ekonomisinin çökertilmesi. Bazılarının söylediği gibi, bunun hedefi ne Arap ülkeleri ne İran nede Ak Parti hükümeti değildir. İsrail, öyle anlaşılıyor ki; Obama ve Yahudi aleyhtarı ABD li demokratları yapacağı operasyona razı edemediği için son 3veya 4 senedir bu müttefikini gözden çıkararak onun yerine kendisine yeni müttefik olarak Çin’i seçti. 2009 yılında da dünya Yahudileri ABD den sermaye kaçırarak bu ülkeyi ekonomik krize soktular. Hatta bu süreçte, Çine 500 milyar dolar kaçırdılar.

                     Bu belgelerle hem ABD nin güvenilir bir ülke ve müttefik olmadığını tüm dünyaya yaydılar. Hem de ülkemiz gibi ülkelerdeki güya kendilerine karşı politika izleyen yönetimleri ABD karşıtı göstererek, dünyada yaygın olan anti Amerikancılığı, bu yönetimler lehine yönlendirerek konumlarının sağlamlaşmasını sağlamaya çalışmaktadırlar. Çok ince düşünülerek hazırlanmış bir planı andırıyor. İçinde çok önemli olmayan bazı doğrular, sanki yalanları gizlemenin kamuflajı olarak kullanılmış. Kasadaki çokça bulunan çürük elmaları gizleyen manavın sağlam ve parlak elmaları öne çıkarması kabilinden bazı doğrular vitrine çıkarılmış.

                     Belge yayın süreci, zaman zaman kesilse de, İsrail umduğu neticeleri almak için pazarlıklara girişecek, daha önce birçok kereler yaptığı gibi bu kez de, şantaj yolu ile istediğini elde edene kadar bu konunun dünya gündeminden düşmesine müsaade etmeyecektir. Bizi ilgilendiren konu ise seçim ortamında, kendi meselelerimiz yerine, bu seçimde de “üretilmiş gündem”le seçime gideceğiz. Yeni kahramanımız yine eski kahramanımız olacak. “ABD ye ve İsrail’e kafa tutun AKP” rüzgârı esecek. Bu oyunu bozacak ve ülkenin gerçek gündemini tartışacak usta politikacılara çok ihtiyaç var. 

                    Bakalım CHP ve diğer partiler bu ustalığı gösterebilecekler mi?

                    Selamlarımla…