Biliyorum, trafik deyince çoğumuzun aklına, geçtiğimiz bayram tatilinde yaşadığımız katliam gibi trafik kazaları geliyor. Nasıl gelmesin ki? Tam 170 ölü, 700 yaralı oda, ölü sayısı kaza anında ölenleri sayısı, daha sonra hastanelerde kaç kişinin öldüğü ve yaralananlardan kaçının sakat kalacağı belli değil.

                Bu konuda garibime giden ve beni üzen; hepimiz bu durumu öylesine kanıksadık ki, olay sanki kadermiş, buna katlanmak alın yazımızmış gibi hiç sesimiz çıkmıyor. Oysa bu konuda yapılacak o kadar çok şey var ki, saymakla bitmez. Ama maşallah kılımızı kıpırdatmıyoruz. Her bayramda aynı acıklı filmi seyredip duruyoruz. Türkiye genelinde bu durum böyle de yaşadığımız şehirde farklımı?

                Merkezinde 100 bin kişinin yaşadığı küçücük bir kentte son 2 aydır; olmayan fakat üretmeyi başardığımız, büyük kentlere özgü trafik sıkışıklığı problemi yaşıyoruz.

                Kent merkezindeki anayol trafiğe kapatıldı. Onun yerine alternatif olarak çılan yol da hem dar, hem de, trafiğin akışını sağlayacak uygunluktan çok uzak. Şehrin gelir düzeyi yüksek olan dolayısı ile de araba sayısının çok fazla olduğu bilinen mahallesinden çıkıp ana arterlere ulaşmak artık çok çileli olmaya başlamıştır. Şehrin kuzey mahallelerinden merkeze gelenler, çok daha uzak ve daha çok yakıt tüketici, çevreye zarar verici, vakit kaybına sebep olan yollara sapmak durumunda kalmaktadırlar.

                Kapatılan meydanın neden kapatıldığı, yerine ne yapılmak istendiği ayrı bir konu. Bunu ilimiz siyasetçileri, izlediğim kadarı ile sorguluyorlar. Ama bu yol kapatma işi, halka hiç danışılamadan birden bire yapıldı. Daha önce meydandan araç ve yaya trafiği akarken olmayan sıkışıklık, bundan sonra meydana çıktı. Bu konu da sıkıntı yaşayanların sayısı hiçte az değil.

               Belediyenin bu konuda yapmak istediği, şeffaf yönetim ve katılımcı yönetim ilkelerine uyar mı? Yoksa bazılarının dediği gibi “başkan kendisine oy vermeyen mahalleyi cezalandırıyor” söyleminde gerçeklik payı var mıdır? Bilmiyorum. Ama halkın oyu ile seçilenlerin icraatlarını yaparken, halkın memnuniyetlerini gözetmek durumunda olduklarını biliyorum. Bu uygulamadan halkın memnun olmadığını iddia ediyorum. Belediye uygulamasının halktan onay aldığını zannediyorsa, bu konuda en azından bir anket yapıp halkla sonucunu paylaşmalıdır.

               Duyduğumuz kadarıyla bu uygulama “kent meydanı” oluşturmak için yapılıyormuş. Mevcut kent meydanı herhalde küçük geliyor. Daha büyük meydan acaba hangi etkinlik için lazım? Son 40 yılını bildiğim bu kentte bugüne kadar, meydanlara sığmayan hiçbir etkinlik hatırlamıyorum. Bu meydandan geçen yol zaten etkinlikler sırasında geçici olarak trafiğe kapatılıyordu. Kimse de bu durundan şikâyet etmiyordu. Ama öyle anlaşılıyor ki, sayın başkan şehre damgasını vurup, ille “kalıcı eser” yapmak kompleksine kendisini kaptırmış.

               Oysa şehre kalıcı eser bırakmak şart değil, esasen belediyeciliğin hedefi de bu değildir. Esas hedef, yolları rehabilite edip bakımını yapmak, temizlik işlerini en mükemmel şekilde yürütmeye çalışmak, kaliteli ve içilebilir su sağlayıp servis etmek, her şeyden önemlisi de çevre konusunda kalıcı çalışmalar yapmaktır.

              Görev yaptıkları şehirlerde belediye başkanları bu hizmetleri sayesinde başarılı ya da başarısız sayılı sayılıyorlar. Bizim çocukluğumuz da İzmir de halk belediye başkanının adını “asfalt Osman” koymuştu. Ankara da belediye başkanının 4. kez seçilmesinin nedeni trafiği rahat akacak şekilde dizayn etmesidir.  Kaynak yetersizliği nedeniyle metroyu tamamlamaması bile bu nedenle anlayışla karşılanmıştır.

              Sayın başkanımızın şehrin emanetçisi olarak “kel başa şimşir tarak” anlayışı ile kıt kaynakları ille büyük projelere yatırmak yerine; mütevazi kaynakları belediyeciliğin olmazsa olmaz hizmetlerine öncelik vererek harcaması gerekir. Yollar çakır-çukurken şehrin ara sokaklarına aylarca süpürge değmezken, doğal gaz yaygınlaşamadığı için akşamları dumandan göz gözü görmezken, “kent meydanı”için gayret sarf etmesi bana acayip geliyor.

             Selamlarımla…