YENİDEN BAŞLARKEN

  • 7.12.2022 12:06

          Bu siteyi takip edenlerin hatırlayacağı üzere 2010 yılı Haziran ayından 2016 yılı ortalarına kadar haftada en az iki-üç yazı yazıyordum. Yazılarımın içeriği de genellikle o zamanlar adına cemaat denen şenaat yuvasına ilişkin olurdu.

          Sadece bu platformda değil Bolu da ki yazılı gazetelerde de yazılarımı genellikle aynı minval üzere devam ettiriyordum.

         Siyasi konularda da genellikle Milli Görüş bakış açısından değerlendirmeler yaptım.

         Dış politikaya ilişkin değerlendirmelerimde ise AK Partiden bağımsız olarak dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın izlediği dış politikanın akıllı gelecek vadeden, ümmetin hayrına olduğunu ileri sürüyordum.

         Dış politikaya ilişkin görüşlerim nedeni ile Saadet Partili kardeşlerimizin yoğun eleştirisine uğruyor ağır hakaretlere maruz kalıyordum. Ama hiç umursamıyordum. Çünkü onlar bilmiyorlardı. Genel merkez ise bazı şeyleri bilmelerine rağmen sırf Tayyip Erdoğan karşıtlığı sebebiyle; onun yaptıkları iyide olsa kötü göstermeyi siyaset sanıyorlardı.

        Özellikle Fetullahçılar ile yazdığım yazılar ve yaptığım konuşmalar bazı kesimler de çok fazla rahatsızlık yaratıyordu. Bu yapının ileri gelenleri yazdığım gazetelere yazılarımı yayınlamamaları için baskılar yaptıkları kulağıma gelse de umursamıyordum.

        Günler bazen gizli bazen açık mücadelelerle geçerken bir kısım Müslüman benim söyleyip yazdıklarımdan rahatsızlığını bana açıkça ifade ederek: “ senin hoca efendi ile bir geçmişin mi var? Onunla kişisel husumetin mi var?” diye sorguya çekiyorlardı. Bende (Allah beni affetsin ağız dolusu saydırıyordum. O zaman belki de benim manyak olduğumu sanıyorlardı.

       Oysa benim onunla kişisel hiçbir geçmişim yoktu. Kendisini talebeliğim sırasında İzmir de görmüş geldiği ekolün nurculuk olduğunu öğrenmiştim. Bana göre bu tezgahtan geçen  insanların ister, istemez Üstadları  gibi ümmet karşıtı, İslamcılığı sürekli hedef alan ümmetin birliğini savunanlara da hasım olduklarını biliyordum. Çünkü sultan 2. Abdulhamid ve onun siyasette devamını temsil eden Erbakan hocamıza husumetleri çok açıktı. İslam ümmetinin siyasete girerek siyasette halkın İslami taleplerini dillendirmelerine hep karşı çıkmışlar siyasetten uzak duracağız demelerine rağmen Osmanlıda mason ittihat ve terakki partisini, cumhuriyet döneminde de keza eski ittihatçı mason Bayar ile onun devamı mason Demirel’i sürekli desteklediler.

        Bunları bildiğim için onların aleyhine yazıyordum. Bu durum Temmuz 2016 tarihine kadar devam etti. 16 Temmuz’dan itibaren herkes birden bire amansız bir Feto düşmanı oldular. Bir gün önce onu yere göğe koyamayıp bana saydıranlar benden daha çok düşman kesildiler.

        Bu iki yüzlü tavırlardan dolayı  yazmayı bıraktım. Ancak önümüzdeki seçimler hem ümmet-i Muhammed için hem de ülkenin bekası için önemli . Çorbada tuzum bulunsun kabilinden aklımın erdiğince yazmaya karar verdim.

 

       Selamlarımla….

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız