- 6.02.2017 00:00
Son zamanlarda özellikle entelektüel çevrelerde, ülkemizde yaşanan bazı sapmaları İslamcılığın ölümü veya iflası şeklinde yorumluyorlar.
Bu yorumları fikri bir çalışmanın neticesi olarak vardıkları kanaatlerden ziyade ya temennilerine veya kendilerine dikte ettirilen fikirlere sorgusuz sualsiz teslimiyetten yaptıkları görülüyor.
Bu kanaatte olanlar; bu sonuca ulaştıkları yorumları, İslamcı dedikleri Ak parti iktidarının 15 yıllık icraatlarına bakarak yapıyorlar. Özellikle bu iktidarın bazı İslam’a aykırı yönetim ve yasama faaliyetlerine baktıklarında haklı olarak, “bir Müslüman veya bir İslamcı zinayı nasıl serbest eden yasa çıkarır” demekten kendilerini alamıyorlar.
Hakikaten de bu iktidarın bazı icraatlarını İslam adına savunmak mümkün değildir. Zaten iktidar partisi mensupları da icraatlarını bu çerçevede savunmuyorlar.
Çünkü bu parti kurulduğu günden itibaren İslami kimlikle siyaset yapmayacağını ilan etmişti. Bunu da en üst seviyedeki yetkilileri o zamanlar İslamcılığın temsilcisi olan milli görüşten ayrıldıklarını “biz milli görüş gömleğini çıkardık” diye veciz şekilde belirtmişlerdi!
Dolayısı ile bu iktidarın yapıp ettiklerinin günahını da sevabını da İslam’a ve İslamcılığa çıkarmak doğru bir tespit değildir. İslamcılar ülkemizde hiç bir zaman tek başlarına iktidara gelmemiştir. Aksini iddia edip “İslamcılık iflas etti” türünden zırvalar tevil götürmez, ciddiye de alınmaz.
Aslında biraz uzun bir konu olmakla beraber sadece şu tespiti yapmalıyım. İslamcılık hareketini inceleyenler bilirler ki, bu hareket sürekli muhalif bir harekettir. Yönetimde ister halife, ister başkan, ister sultan olsun bu değişmez. Tarihi örnekleri ile bu konuyu başka bir yazıda incelemek istiyorum. Sahabeden mezhep imanlarına ve önemli alimlere kadar hepsi bu muhalif tavırları hep sergilemişlerdir.
İktidarda Müslümanların olması İslamcıları muhalif olmaktan caydırmaz. Çünkü “emri bil maruf” Müslümanın esas görevidir.
İslamcılığın öldüğüne diğer bir sebep olarak ta kendilerince İslamcı gördükleri Gülenizm ile İslamcı saydıkları iktidar partisinin kavgalarını göstermeleridir.
İktidar partisinin İslam, İslamcılık diye bir derdinin olmadığını kendi önderlerinin beyan ettiğini yukarda hatırlattık. Ancak ülkemizde nurculuk ve onun meşru yavrusu FETÖ hiçbir zaman İslamcılık iddiasında olmadılar.
Nurculuğunu babası üstatları ile Gülen dahil tüm fraksiyonlarının mücadeleleri hep İslamcılarla ve İslamcı siyasetçilerle olmuştur. Bunlar tarihin en büyük ve etkin İslamcı yöneticisi ll. Abdülhamit ve ondan sonra gelen tüm İslamcı alim ve yöneticilerle mücadele etmişlerdir. Hem öyle bir mücadele ki “imanımdan vazgeçer mücadelemden vaz geçmem, Cebrail emretse onu da dinlemem” diyecek kadar katı mücadele etmişlerdir.
Durum bu iken kendilerini aydın ve entelektüel sayan bazı eblehler hem iktidarı hem de Nurculuk ve türevlerini İslamcı sayarak onların geldikleri durumu göstererek İslamcılığın iflas ettiğini söylemek salaklığını söyleyip milleti İslam’dan soğutma derdine düşmüşler.
Halbuki yukarda anlattığımız yalın gerçeklerden anlaşılacağı üzere; bugün yaşanan başarısızlık ve hercümerce İslamcı oldukları için değil, aksine İslamcı olmadıkları, İslamcılık ile aralarına mesafe koydukları, nebevi siyaset ve yönetim anlayışını benimsemedikleri için mahkum oldular. Bunu böylece bilmek gerekir.
Selamlarımla...
Yorum Yap