- 9.02.2016 00:00
Malum 15 Temmuz’dan sonra, en büyük sorun bu hain şebekesinin devletten ve toplumdan tamamen sökülüp atılması ve bunlardan boşalan kadroları en iyi mücadele edecek kadrolarla nasıl doldurur da hem bu habasetle mücadele eder hem de yeniden kendi ideolojisini, meşrebini mezhebini işinin önüne çıkarmayan ve gizli ajandası olan kesimlere hizmet etmeyen kişileri yerleştiririz sıkıntısı çekiliyor.
Kimisi kadroların laiklik şiarını benimsemiş kadrolara vererek bu mücadeleyi yapmayı önerirken, bir başkası, demokrat kadroların daha iyi mücadele edeceğini iddia ediyor. Bazıları ise bu hainler kendilerini bize cemaat ve dini yapı diye tanıttığı için bizleri kandırdı. Onun için bundan böyle tarikat, cemaat gibi yapılara devleti tamamen kapatmanın yollarını bularak bir daha bu tehlikeli durumu yaşamayalım diye teklifler sunuyor.
Bu tekliflerin hepsinde doğruluk payı var ama bu yapı ile gerçekten mücadele edecek, ülke menfaatlerinin dışında ajandasında hiç bir gayesi olmayan 40 yıldan beri açık şeffaf ve legal olarak faaliyette bulunan, defalarca darbelere muhatap olmasına rağmen hiçbir gizli emeli tespit edilememiş, hep yerli, hep milli bir duruş sergilermiş, suçlandığında da sadece dindar olduğu için sorgulanmış ama devletin mahkemelerince suçlu bulunmamış, kamudaki kadroları devletteki sıralı amirleri dışında hiç kimseden emir almamış insanlar varsa bu hainlerle mücadeleyi yapmak onların hakkıdır.
İncil de anlatılan bir kıssa vardır. Rivayete göre Hz. İsa’ya Yahudiler bir kadın getirerek onun zina ettiğini söyleyip cezalandırmasını istediler. Onların derdi Hz. İsa’yı denemek ve eğer cezalandırır hakkında recim uygularsa onun kendi peygamberlerini taklit ettiğini söyleyeceklerdi. Yok eğer merhameti ile bilinen peygamber onu cezalandırmaz ise suçluları cezasız bırakıyor, bundan peygamber olmaz deriz diye plan yaptılar.
Hz İsa olayı sezdiği için bir ayna alır ve orada bulunan herkesin bu ayna ile geçmişine bakar görür ki hepsi suçlu içlerinde hiç masum yok.
Hükmünü açıklar kadın recimle cezalandırılsın, ancak ilk taş hiç günah işlememiş, masum tarafından atılsın. Geçmişinde günahı olup olmadığını tespit içinde elimdeki şu aynaya baksın. Orada bulunanlar gelip sıra ile aynaya bakarlar. Aynaya bakanlar da yüzlerini yere eğerek orayı terk eder. Meydan da sadece suçlanan kadın ve Hz. İsa kalır. Kadın yeminle bir daha suç işlemeyeceğini söyler Hz. İsa da onu evine gönderir.
Kıssadan hisse memlekete kan kusturan bu hainlerle mücadele için, geçmişte bu konuda hiç günahı olmayan, yani bu örgütle hiçbir zaman aynı mekan da olmamış, hiç bir dönem ne yadım etmiş, ne yardım almış, nede münasebet kurmamış, aksine 40 yıl boyunca sadece mücadele etmiş olan bir yapı bu hainlerle en iyi mücadeleyi yapacaktır.
Yoksa bugün ortalarda sıkça görünen sağcısı, solcusu, demokratı, sosyal demokratı, muhafazakar demokratı hepsi geçmişlerinin bir döneminde bu yapı ile kol kola girmiştir. Zaten bütün bu yapılar bu mücadeleyi bataklık üzerindeki sivrisinekle mücadele eder gibi yaparlar. Oysa bu konuda günahı olmayanlar başta bunların patronu küresel Siyonist emperyalistlerle de mücadele ederek hem bu hainleri yok eder, hem de bir daha böylelerinin türemesinin önünü alır.
Kafanız karışmasın bu konuda günahsız olan ve varlığının anlamı olarak batılı, küresel, Siyonist emperyalistlerle mücadeleye adamış milli görüşçülerdir. Bunun dışındaki hiçbir gurup, hiçbir klik, hiçbir siyasi yapı mücadele edemez, etmeye kalksa da başarılı olamaz. Aksi takdirde yarın “beni kandırdılar” edebiyatını yeniden duyarız. Duymamızda önemli değil, ama çok pahalı faturayı yine toplum öder. Şimdi olduğu gibi.
Şeytana pabucu ters giydirecek planlar kurabilen hain başı kişiyi şeytanla mücadele edip, ona lanet okuyarak taşlamayı başarmış iman sahipleri yapar ve onu attığı taş ile kör edip, birdaha yanına yanaştırmaz. Ona kananlar ancak onun yolundan gider. Hatasını anlayınca da artık iş işten geçer.
Selamlarımla...
Yorum Yap