FIRSAT, BU FIRSAT MI ?

  • 21.08.2016 00:00

                       

 

        Devletin yeniden yapılandırılmasının beklendiği bu günlerde, en büyük tehlike halkın büyük çoğunluğunun beklentilerinin “siyasi uzlaşma” adına heder edilmesidir.

      Yaklaşık 200 seneden beri bu toplumun yönü yerli işbirlikçiler ve onların patronları batılı emperyalistler tarafından zorla, tepeden inmeci tavırlarla batı değerlerine çevrilmiştir. Hem de bu Hristiyan değerlerini bize “evrensel değerler” olarak yutturmak istemişlerdir. Bu durum, toplumun yerli değerlerinin itibarsızlaştırılmasına, kıblesinin değişmesine, pusulasının şaşmasına ve neticede katilinin emrine sokulan “mankurt” aydınlar türemesine sebep oldu.

    Bu sakat anlayış ve hıyanet sayesinde dünyanın en büyük imparatorluğunu kaybettik. Bu sakat anlayış sayesinde bin yıllık yazımızdan, hukukumuzdan, kıyafetimizden, kültürümüzden yoksun bırakıldık. Kendi tarihimizden, kendi töremizden, kendi hukukumuzdan, kendi dinimizden, kendi atalarımızdan utanan aşağılık kompleksi içine düşmüş, yabancı aşığı topluluğa dönüştürüldük.

   Bu sakat anlayışla yetiştirilen sözde aydınlarımız, bize dinimizi bırakıp, Hristiyan olursak ileri toplum olacağımızı, aksi takdirde geri kalacağımızı söylediler. Bu aydınlara göre; “İslam terakkiye mani” idi. Hatta bu aydınlara göre Türk demek Müslüman demek olduğu için biz batıdan damızlık erkek getirip yeni toplum üreterek hem Türklüğümüzden hem de Müslümanlığımızdan kurtulup çağdaş ve kalkınmış toplum olmalıydık.( Abdullah Cevdet’in teklifi)

    Bu devreleri çok zor ve çetin mücadeleler, ve bedel ödeyerek bu Müslüman toplum atlatmaya başladığı sırada yine batı destekli, Hristiyan kilisesinin güdümündeki bir yapıyı kullanarak, toplumun milli değerlerine yönelmesinin önünü kesmek üzere vahşi bir darbe planlatarak yüzlerce insanımızı katlettirip, darbe planladılar. Müslüman millette onların silahlarına göğsünü gererek hain planlarını bozdu.

    Askeri darbe başarı ile püskürtülünce; herkes barışma, uzlaşma kahramanı kesildi. Daha dün sayılacak kısa bir süre önce darbeleri savuşturmak için paletlerin altına yatan bu insanları ve onların inançlarını devlet için tehlike sayarak kırmızı kitaplara yazanlar şimdi onlara methiye düzüp, timsah gözyaşı ile kandırma peşine düştüler.

    Halkın seçtiği cumhurbaşkanını boykot edenler ona şirinlik yapmaya başladılar. Darbeyi açıkça destekleyip, darbe başarılı olamayınca hayıflanarak ellerini dizlerine vurup “ Erdoğan’ı yok edemediniz” diyenler apaçık düşmanlık gösterirken onların değerlerin de uzlaşmak ayıp değil mi?

   Tarihimizde çok ender olarak görülen böylesi kırılmalardan sonra, o güne kadar olan yanlışlardan dönülerek topluma yeni bir rota çizilmesi gerektiğini biliyoruz. Bu yapılırken de, çıkan olaylara sebep olan yanlışlardan dönülmesi, bir daha böyle bir durumun yaşanmaması sağlanmalıdır. Oysa halen yürürlükte olan resmi ideoloji adeta darbe fabrikası gibi işledi. Dindarların dini talepleri, dini eğitimleri yasaklandığı içinde böyle sapık yapılara halkı mecbur ettiği unutulmamalıdır.

   Darbeden sonra fırsatçılık yaparak, adına “uzlaşma” denentuzaklara kanmadan bu yıkılası zulüm düzeninden kurtulmanın yolu mutlaka bulunmalıdır. Eğer uzlaşmak söz konusu ise batının değerleri üzerinde değil kendi milli ve dini değerlerimiz üzerinde uzlaşı olmalı, bunun dışında hiçbir uzlaşma tuzağına gelinmemelidir.

    Selamlarımla...      

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız