- 14.02.2016 00:00
ABD ve batının birinci dünya savaşından beri bölgemizde istediği gibi at koşturup, idarecilerini istediği yönde yönlendirerek kendi menfaatlerine asker ettiğini soğuk savaş dönemindenbiliyoruz.
Soğuk savaş süreci boyunca başta Türkiye, Suudi Arabistan,İran, Mısır, Ürdün, Irak, Kuveyt ve körfez ülkelerinin gerek maddi zenginliğini gerekse insan kaynaklarını kullanarak kendi menfaatleri nedeni ile tehlike gösterdiği komünist ideolojiyi kuşatıp emelleri için açık ve gizli savaştırmıştır. İşte bu kuşatmanın adına “yeşil kuşak” dediler.
Yıllarca bölge ülkelerinin doğu bloku ülkeleri ile ticaret yapmasını önlemiş, bu zengin pazarı sadece kendisi ve müttefiki batılı ülkelere açık tutmuştur. Ticaretten kazandığı paralarla da gözümüzün içine baka, baka İsrail’i ve onun haydut savaşını finanse etmiştir.
İki kutuplu dünyada himayesine aldığı İsrail’inhaydutluğuna kafa tutacak bölgeye yardım eder diye doğu blokunu bölgeden kovup istediği gibi sömürdü. Ülkemiz dahil tüm İslam dünyasını kullanarak bunu yaptı.
İşte adına “yeşil kuşak” denilen bu maşa kullanma uyanıklığını yürürlüğe koymak için Rusya’nın Afganistanı işgaline sebep olan şimdiki Esat gibi, Babrak Karmal’ı çok ustaca kullanarak politika geliştirmişti. Malum bu kişide ülkesindeki olaylara karşı Rusları ülkesine çağırmıştı. Bu planla SSCB’ni İslam toplumları ile kuşatmıştı. Bu arada rejim değişikliği yaşayan İran’ı da şeytanlaştırıp, dışlamıştı. Bölge Müslümanları Afganistan da cihada koşmuş komünist SSCB’yi mağlup ederek tarihe gömmüştür.
Sovyetler Afganistan dan çeklince bu defa Müslümanları birbirine kırdırma politikası uygulayarak yıllarca iç savaşı teşvik edip, bu coğrafyayı ve medeniyeti yok etmiştir. Bölgede birbiri ile savaşan Müslüman guruplardan bazıları oynanan oyunu fark edince esas düşmanın ABD olduğuna karar verip hedef alarak onu 11 eylül saldırıları ile kalbinden vurdular.
Kendi elleri ile yetiştirip Rusya ya karşı savaştırdığı İslam mücahitleri işin farkına varıp esas düşman olarak kendisini vurunca çılgına dönerek başta Afganistan ve Irak olmak üzere bazı devletleri işgale kalkıştı. Milyonlarca Müslümanı hunharca katletti, milyonlarca Müslüman kadının ırzını, namusunu pay-mal etti. Birçok askerini de tabutlara bindirip bölgeden çekilmek zorundakaldı.
Müslüman dünya halkları yıllarca zalim idarecilere bayrak açıp onları tahtlarından indirmeye başlayınca darbe iç savaşla önlerini kesmeye başladı. Mısırda, Libya da, Tunus’ta ve Suriye de şimdi bunlar yaşanıyor.
Afganistanı haritadan sildi. Irak, Suriye, Lübnan da ise sürekli düşman gördüğü İran ile anlaşarak Sünni İslam dünyasını Şii kuşağı ile kuşatma planları kurdu. Müşriklerin Müslümanları kuşatması erken İslam döneminden kalma adetleridir ve Mekke döneminde başlamıştır. Şimdiki ablukayı uygulamak içinde Suriye de ki rejimin katliamlarını destekleyen Rusya, PKK gibi Allahsız yapılar ve İran, Suriye ve (İsrail dolayısı) terörist saydığı Hizbullahörgütü ile kol kola girdi.
Daha düne kadar kendisini Filistin’in bir numaralı hamisi olarak ilan eden İran ve Şii Hizbullah’ın “büyük şeytan” dedikleri İsrail’in baş hamisi ABD ile dinsiz PKK ve Rusya ile dost olmaları bölge Müslümanlarının uyanmasına vesile oldu.
Lübnan’da ve Irak ta bulunan Şii alimlerden bazıları bunu açıkça görerek seslerini yükseltmeye başladılar. Kendi mezheplerinden ve Suriye de zalimin saflarında çarpışarak ölenlerin şehit olmadığı fetvasını çekinmeden açıklamışlardır. Yani bu kuşak planı daha doğmadan Müslüman vicdanlarda mahkum edilmiştir.
Sünni dünyayı ve özellikle ülkemizi “Şii kuşak” la kuşatmaya çalışan ABD ülkemizi yalnızlaştıramamış, aksine hükümet dün TBMM ce onaylanan yetki tezkeresi ile deniz kuvvetlerini bölgeye kalıcı olarak sevk ederek İran’ı körfez bölgesine hapsedecek adımları atmış, Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkeleri ise Suriye deki duruma rıza göstermeyip karadan bu ülkeye gireceklerini açıklamışlardır.
Müslümanları kuşatma planı kuranların sadece güçlerine güvenerek pervasızca at oynatacaklarını sanmaları, onurları dahil her şeylerini kaybetme noktasına gelmiş Sünni Müslümanları her türlü savaşı göze alacak noktaya getirmiştir.
Unutmayalım Pakistan’ından Mısırına Malezya’sından ülkemize kadar tüm Müslümanların sabrı taştı. Zalimleri kendi kanlarında boğmaya başladıklarında ne Rusya, ne ABD nede başkası bölgede kalmayacak, olan yine İran ve dinsiz Kürtlere olacak. Şah İsmail’in intikamını alayım derken yeni Çaldıranlar kaybedecekler. Bağımsız devlet hayal ederlerken bölge Müslümanlarının husumetinden başka bir şey kazanamayacaklar. ABD erde geçte, her zaman olduğu gibi onları yine çok ucuza satacaktır.
Selamlarımla....
Yorum Yap