TÜRKİYE-İRAN SÜRTÜŞMESİ VE MUHALEFETİN ALEVİLEŞTİRİLMESİ

  • 7.02.2016 00:00

 

 

          Son on seneden beri ülkemiz muhalefetinin ilerde çıkartılacak bir Sünni-Şii veya Alevi Sünni kapışmasında kullanılmak üzere partilerin alevileştirme operasyonuna tabi tutulduğunu seziyorduk. Bunun ilk işaretini CHP gelen başkanı Deniz Baykal’ın paralel operasyonla tasfiye edilerekyerine alevi Kemal Kılıçtaroğlu’nun getirilmesi ile yaşadık.

       Bilindiği gibi CHP genel başkanı Deniz Baykal yine bir alevi olan özel kalem müdürü bir hanımla uygunsuz kasetlerinin basına intikal etmesineticesi genel başkanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı. Yerine de Parti içinden başka bir alevi genel başkan yapılmıştı. Bu operasyondan sonra CHP’nin sürdüre geldiği İran karşıtı politikalar yavaş, yavaş terk edilerek parti içinde, İran yanlısı söylemler açıktan dile getirilmeye başlandı.

     Bugün CHP hemen güneyimizde devam eden Suriye iç savaşında ülkemiz tezleri yerine, Esat rejimi, İran ve Rusya ekseninin yanında olduğunu çeşitli şekillerde göstermekte, ülkemiz idarecilerini dünya kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmak için var güçleri ile uğraşmaktadırlar. Hatta Suriye de öldürülen insanlardan dolayı, onları öldüren Suriye, İran ve Rusya’yı suçlamak yerine bizim hükümeti suçlamaktan geri durmuyorlar. Ülkemiz ana muhalefet partisi milletvekilleri; “Türkiye ile İran savaşırsa İran’ın yanında yer alacak”larını açıklıyorlar.  

     Daha düne kadar İran deyince adeta tüyleri diken, diken olanların, ülke Müslümanlarının İslami taleplerini duyduklarında “mollalar İran’a” diye nara atanların, bugün fanatik İran taraftarı olmalarını

anlamak mümkün mü? Artık ana muhalefet partisinin yeni dizaynı onu bu noktaya getirdi.

     Ana muhalefete çekilen bu operasyondan ummadıkları bir başarı sağlayan çevreler, diğer muhalefet partilerine de aynı operasyonu çekmek için kolları sıvadılar. Kürt siyasetinin temsilcisi olduğunu söyleyen parti zaten Aleviliğin ve solun kalesi olduğu iddiası ile haklarını savunduğunu söylediği Müslüman Kürtlere savaş açmış, onların camilerini, ve kutsal kitaplarını yakmakta, sakal bırakmış olanlarını da İŞİD yanlısı oldukları gerekçesi ile kurşunlamaktadır. Onlarda tıpkı ana muhalefet gibi, Esat, İran ve Rusya eksenini savunmakta, hatta terör faaliyetleri için her türlü yardımı bunlardan almaktadır.

     Geriye kala, kala bir MHP kalmaktadır. Onu da uzun zamandan beri rahat bırakmamaktadırlar. İçini karıştırmak için çeşitli operasyonlar yapıldığını biliyoruz. 2011 seçimleri öncesinde parti merkez yönetimini adeta çökerttiler. Ancak bekledikleri siyasi sonucu alamadılar. Bu seçim sonrasında MHP’nin  oy kaybetmesi yeni bir operasyon için fırsat doğurdu.

     Bu yeni fırsatı da en iyi şekilde değerlendirip, MHP’nin başına da bir alevi politikacı getirme planları adım, adım yürürlüğe konulmaya başlandı. Genel başkanlık için cilalanıp, medyada parlatılan Caferi politikacı bu işe hazırlanıyor. Uzun zamandan beri televizyonlara çok sık çıkarılan, parlatılan bu politikacı, tıpkı diğer iki muhalefet partisi gibi Suriye olayları konusunda Esat’ı ve destekçilerini savunup Türkiye’yi suçlamaktan geri durmamıştır.

   Şimdi son olarak MHP’yi de alevileştirerek çıkacak bir mezhep savaşında Şii veya alevi blokunu güçlendirmek istemektedirler. Çünkü dünyayı şekillendirme iddiasında olanlar İslam dünyasında Sünni-Şii çatışmasının fitilini ateşleyerek Araplar ile İran arasında savaşa start verdiler. Bu savaşın dışında kalacak Türkiye onların işine gelmediği için alevileştirilmiş muhalefeti kullanarak bu kavgayı ülkemize de taşımak istemektedirler.

     Ancak unuttukları bir şey var bu ülke halkı doğrudan Aleviliği savunan hiçbir siyasetçiye pirim vermemiştir. Geçmişte aleviler tarafından kurulan çok sayıda parti yaşama imkanı bulamadı. Bundan sonra da bulamayacak. Ama uzun geçmişleri bulunan CHP ve MHP gibi düzen partilerinin bu noktaya gelmesi oldukça düşündürücü. Bu iki partinin de tabanlarını bir kenara bırakıp alevileşmeleri yok olmalarına sebep olabilir.

     Ayrıca İslam dünyasında meşruiyet arama peşinde olan İran’ın tüm kışkırtmalarına rağmen yine de istediği tarzda bir savaş olmayacaktır. Bunun İslam dünyasındaki tek engeli de Türkiye’dir. Türkiye’nin onay vermediği böyle bir savaşta İslam ülkelerinin savaşması zordur. İslam dünyasındaki kamuoyu kendi idarecileri emretse de Türkiye’nin desteklemediği bir savaşa gönüllü olarak gitmezler.

      Maddi ve silah güçleri ne olursa olsun, Müslüman dünyadaki  insan gücü Türkiye’yi lider olarak görüyor. Onun için İslam dünyasında küfür gücünü arkasına aldığını zanneden saldırgan Şiiler mezhep savaşı çıkaramayacaklardır. Eğer akılsızlık edip de zorlarlarsa bu başta İran olmak üzere Şİİ dünyanın sonu olur. Yakın geçmişte sadece bir Arap ülkesi ile sekiz yıl savaşmasına rağmen yenildi. Arkasındaki Rus’a güvenerek bir maceraya girerse nasıl satıldığına kısa sürede şahit olur.

    Selamlarımla...

 

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız