- 12.11.2015 00:00
7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri öncesi muhalif kanallara çıkarak adeta benden sonrası tufan anlayışı ile kendi partisine ve doğal liderine saydıran kıdemli, kademeli politikacı var ya işte onun özgül ağırlığının olmadığı bu seçimlerde ortaya çıktı.
Hatırlanacağı üzere 7 Haziran seçimlerinden önce bu muhterem, bakanlar kurulu sonrası hükümet adına açıklama yaparken kendi partisinin Ankara büyük şehir belediye başkanını hırsızlıkla suçlayıp; “Ankara’yı parselleyip satmak” la itham etmişti. Aslında mesajı belediye başkanından çok hem cumhurbaşkanına hem de paralel yapıya yönelikti.
Kendi hesabına göre cumhurbaşkanına “sen hırsızları koruyorsun” diye ayar çekmekti. Ama olmadı söylediklerini parti yönetimi de, cumhurbaşkanı da hatta Ankaralı seçmende ciddiye almadı. Basın kendisini çokça sıkıştırmasına rağmen hırsızlığa ilişkin herhangi bir delil açıklayamadı seçmen nezdinde müfteri pozisyonuna düştü. Ancak o sanki elinde delil varmışta partisine zarar vermek istemiyormuş pozlarına büründü.
Bu söylemle paralel yapıya da hem “sizin yanınızdayım” mesajı, hem de onların günlerce tepe, tepe kullanacakları kozlar verdi. Onlar ve diğer muhalif basın verilen bu kozları hoyratça kullandı.
Beyimiz bununla da yetinmemiş olacak ki; bu defa doğrudan cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan açıklamalar yaptı. Paralel yapı ve diğer muhalif çevrelerin borazanı gibi televizyonlara çıkarak yine cumhurbaşkanına saydırdı.
O günlerde çokça basında yer alan ifadelerinden inciler... “ halkın yarısı bizden nefret ediyor.” “birilerine olan sevgim azaldı.” Tek adam yönetimi” gibi söylemlerden sonra kendisini metheden bir söylem ortaya attı. “ben herhangi bir kimse değilim, benim özgül ağırlığım var” diye aba altından sopa gösterdi.
Bu söylemlerden sonra da hem kendisi hem de adına hareket ettiğini ima ettiği zat ve onlarla beraber hareket edenler seçimlerde söylemleri ile muhalefetin değirmenine su taşıdılar.
Nihayet seçimler yapıldı. Cumhurbaşkanın siyaset becerisi ve başbakanın ortak kararlara uyumlu çalışması sayesinde iktidar partisi bugüne kadar genel seçimlerde aldıkları en çok oyu alarak büyük bir zafer kazandılar.
Daha dün bu seçimi kazanan lidere saydıran bu muhterem herkesten önce balkondaki yerini alarak zaferin tadını çıkarmaya başladı. Onunla da yetinmeyip, seçimi kazananlara üst perdeden öğütler vermeye başladılar. “herkesi kuşatmaları” gerekirmiş. Yani cemaatle mücadele etmeyin nasihati veriyorlar.
Bu seçim sonuçları hem cemaatin, hem eski cumhurbaşkanın, hem de eski meclis başkanı ve başbakan yardımcısının bu partide ve tabanda hiçbir ağırlıklarının olmadığını, bu parti için bu kişilerin varlıkları ile yokluklarının bir anlam taşımadığını bize öğretti.
Seçimden önce partiyi tehditlerini; “ayrı bir parti kurarız ha..” şantajını da seçmenin ciddiye almadığını gördük. Olan bunları ciddiye alıp, “mecliste beş parti olacak” umudunu dillendiren Devlet Bahçeliye oldu.
Selamlarımla...
Yorum Yap