ÖLÜNÜN ARKASINDAN.......

  • 19.06.2015 00:00


        Eski başbakan ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel önceki gün hasta hane de öldü. Ben ölüm haberini ilk duyduğumda meşhur bir anonim beyit aklıma geldi. Osmanlı döneminde bu beyti sıkça duymak mümkünmüş.

       Bizde saçma, İslam dini ile uzlaşması dinen de aklen de mümkün olmayan bir anlayış yerleştirildi. Sağlıklarında ülke Müslümanlarına her türlü zulmü reva görenler öldükten sonra da hak etmedikleri halde iyilikle anılmak arkasından rahmet okunmasını sağlamak için “ölülerin arkasından konuşulmaz.” Safsatasını yerleştirdiler.

        Geçmişte yaşamış bir sürü kötülük etmiş sonrada ölmüş birisini niye rahmetle analım ki; ölmek eğer rahmetle anılmaya yeter sebep olsaydı. Kuranda ismi geçen bir sürü kafir, zalim, ve fasık’ı anlatırken onları rahmetle anmamızı emrederdi.

         Veya geçmişte yaşayıp ölen devlet adamları komutanlar ve diğer tarihi şahsiyetlerin hep iyiliğinden bahsedip kötülüğünü saklamaları gerekirdi. Oysa öyle olmuyor. Herkes yaptığının hesabını nasıl Allaha verecekse insanlığın vicdanında da hesaba tabi tutulması gerekiyor. Ölmekle insanlar aklansaydı ahiret ve hesap gününün bir anlamı kalmazdı.

       Bugün ülkemizde “ölünün ardından konuşmayın” diyenler Müslümanlar için tarihi değer ifade eden kişilere olmadık iftiralar atılırken, bununla da yetinmeyip, İslam’ın muazzez peygamberini her Allah’ın günü iftira atılırken bunları görmez, hatta gizlice alkışlarken kendilerinden birisi öldüğünde onunla ilgili tek kelime ettirmezler.

        Bize ölüleri hayırla yad ettirip ille de rahmet okumamızı isteyenler, Müslümanlara bunu çok görürler. Merhum Özal’ın vefatını görenler “Bundan sonra tekbirle gömülecek cumhurbaşkanı istemiyoruz” diye yaygara koparıyorlardı. Kendi ölülerine adeta yasa yolu ile rahmet okutmaya kalkanlar bizden Aziz Nesine rahmet okumamızı isteyecek kadar arsızlaştılar. Darbeci generale hakkımızı hela etmiyoruz diye haber yapan gazeteyi mahkum edip tazminat aldılar. Şimdi de “kör ölür badem gözlü olur” misali Demirel’e güzellemeler yapıyorlar.

         Benim tanıyıp kısa zamanlarla da olsa karşılıklı iki kelam ettiğim insanlar içinde hafızası en kuvvetli insanlardan birisiydi. Ama ne yazık ki bu kuvvetli hafıza onu kuvvetli bir kindar yapıyordu. Rahmetli Erbakan hocamıza olan kini vefatına kadar hiç bitmedi. Ona olan kini dolayısı ile ülke Müslümanlarının bir kısmına ve özellikle imam-hatiplilere olan kini hep günden güne büyüyerek sonunda eline geçen ilk fırsatta bu okulların kapatılmasını sağladı.

       İslam’ı bir hayat nizamı olarak yaşamak isteyenlere hep kin kustu. Başörtülü öğrencilere firavunları kıskandıracak zulümler etti. Onlara Suudi Arabistan’ın yolunu gösterdi.  Oda yetmezmiş gibi Kurandan ahkam ayetlerinin çıkarılmasını teklif edecek kadar gözün ve gönlünü karartmıştı.

      Bu insana rahmet dilemek bir Müslüman olarak beni aşar. Ona ancak “Allah neye müstahak isen onunla muamele etsin” diyebilirim. Aslında ona denilmesi gereken şu anonim beyittir.

                        “ Ne kendi etti rahat, ne alem buldu huzur

                          Yıkılıp gitti cihandan dayansın ehli kubur”

       Selamlarımla....

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • nermin kaya
    nermin kaya
    29.05.2012 12:22

    Abi muhteşemsin... Tebrik ederim çok güzel bir röportaj olmuş, elinize yüreğinize sağlık her ikinizin de

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız