Bu senede ramazan bayramına ulaştık. Müslüman toplumlar çok uzun zamandan beri bayramları bayram gibi yaşayamadı.

    Onun içinde, yaşadığımız toplumda insanımızın duygularına tercüman olan ozanlar kimi zaman; “bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime” diyerek bayramlarda ağıt yakmışlardır. Kimi zaman toplumun maddi ve özellikle manevi beklentilerini dile getirip, bunlar gerçekleşince gerçek bayramın olacağını anlatarak “bayram o bayram ola..” diye özlemler ifade edilmiştir.

    Yaklaşık yüz elli yıldan beri başsız kalan Müslüman toplumları resmen işgal ve sömürü altında yaşamaktadır. Her gün mallarımız, vatanlarımız, namuslarımız pay mal edilerek kahredici azapları bize layık görmektedirler. Bugün dünya ya hâkim olan ırkçı emperyalist zihniyet insanlığa yakışmayan canavarlık ve barbarlıkla saldırmaktadırlar.

    Bugün Filistin de, Suriye de, Irak’ta, Mısır da, hemen, hemen tüm İslam coğrafyasında ırkçı emperyalizm Müslümanların boğazına sarılmış canını çıkarmaktadır. Kimisinde topla, tankla, uçakla bombalar yağdırarak kitleler yok edilirken, kimisinde kurup palazlandırdıkları terör örgütleri vasıtası ile katliamlar yaptırıyorlar. Bazılarında ise kendi adamlarını işbaşında tutarak onlara kendi halklarını yok ettiriyorlar.

    İslam dünyasının bazı ülkelerinde halkın iradesi ile seçilmiş idareler, kendi halklarını katletmeye, memleket kaynaklarını sömürtmeye yanaşmayınca onları darbelerle alaşağı edip, hem idarecileri, hem de onlara oy verenleri zindanlara doldurup binlercesine idam cezası verebiliyorlar.

   Ama ilk defa bütün denemeler, zorlamalara rağmen ülkemizde emellerine ulaşamadılar. Son 10 senedir bu ülkede yarım düzine darbe girişimi yapılmasına rağmen başarılı olamadılar. Sonunda yargı ve polis marifeti ile yapılmaya çalışılan darbe teşebbüsü de bastırılarak darbeye teşebbüs edenler bugünlerde hesaba çekiliyorlar.

    Hangi cihetten bakarsak bakalım Müslümanların bayramları bayram gibi kutlanmasının önünde halen çok büyük engeller olduğu anlaşılıyor. Ama ümitsizliğe düşmemeliyiz. Karanlıkların en yoğun olduğu zamanlar aynı zamanda aydınlığın en yakın olduğu zamanlardır. Nasıl ülkemiz halkı darbelerle mücadele edecek noktaya gelip, ülkenin kurtuluşu için ümitvar olmamızı sağladıksa diğer Müslüman halklara bir örneklik ve önderlik yaparak tarihin bu zalimce akışını durdurabiliriz.

    Şartlar ne kadar çetin imtihanımız ne kadar zor olursa, mükâfatının da o kadar çok olduğunu bilip, bu fasık daireden çıkış için elimizden geleni yapalım. Eğer yapabileceğimiz şeyler varsa yapmıyorsak, sadece dua etmekle sorumluluktan kurtulamayız. Unutmayalım önce fiili dua, sonra kavli dua gerekir.  

   Bu duygularla bayramınızı tebrik ediyorum.

   Selamlarımla…