YİNE GAZZE, YİNE ZULÜM

  • 22.07.2014 00:00

       

          Artık Siyonist İsrail bunu alışkanlık haline getirdi. Önce 2009 yılında kanlı saldırılarını yaptı. 1500 masum insanı katletti. Kendi kayıpları çoğalınca çekilmek zorunda kaldı. Dünya bu saldırılara tepki verirken devletler kıllarını kıpırdatmadılar. Çünkü dünyada hiçbir devletin etkin Siyonist lobilerle mücadele edecek takati yok. Ne Amerika’nın ne Avrupa’nın nede Arap idarecilerinin İsrail’i durdurmayı bırakın kınamaya bile cesaret edemedikleri son 60 yılda iyice anlaşıldı.

         Ama bu böyle gitmezdi, gidemezdi. Bölgede bu soykırımcıların ağzının payını verecek yeni bir yapılanma gerekiyordu. Filistinli Müslümanlar gerçeği görüp, kurtuluşun inanca bağlanmakta olduğunu, inanca mesafeli olan laik el Fetih teşkilatının bu mücadelede başarı sağlamasının mümkün olmadığını görerek Müslüman Hamas’ı işbaşına getirdiler.

        Bölgede ki genel uyanış ta buna uygundu. Türkiye de İslamcılar işbaşına gelmişti. Mısır da Müslüman kardeşler yükselen değer olarak halkın gönlünde taht kurmuştu. Bölgenin kanayan yarası Filistin halkı için hakiki kurtuluş umudu doğmuştu. İsrail bundan son derece rahatsızdı. Bir an önce Hamas’ı Filistin’e hâkim olma imkânı bulamadan yok etmek istiyordu. Sadece Hamas’ı yok etmekle bir netice alamayacağını anlayınca bu sefer Hamas’a ve Filistin’e destek olacağını açıktan ilan eden Mısırdaki iktidarı eline almış bulunan Mursi liderliğindeki iktidarı ve Türkiye deki Filistin yanlısı politika izleyen Ak parti hükümetini de yok etmek istiyordu.

        Şayet Mısır da Mursi idaresi işbaşında kalabilseydi İsrail bu son soykırımı yapacak gücü bulamayacaktı. Çünkü Gazze’nin dış dünya ile irtibatını sağlayan Refah kapısı ihvan idaresinden önce kapalıyken bu kapı açılmıştı. Bu kapının açık olması demek Gazze ye silah dâhil her türlü yardımın yapılacağı demekti. İsrail ve onun emrindeki dünya egemen güçlerinin işine gelmiyordu. Onun için Müslüman kardeşler iktidarı kanlı bir darbe ile düşürülmeliydi, bu yapıldı. İşbaşına gelen darbe yönetiminin ilk işi refah kapısını kapatmak oldu. Bununla da kalmadı, kazılan tünellerle yiyecek yardımı almayı başaran Filistinlilere bir darbe de mısır darbe idaresinin bu tünelleri yıkması oldu. Böylece Filistinli Müslümanlar aç biilaç kaldılar.

        Bu yapılan planın bir parçası idi. İkinci parçası da Türkiye de Filistinli Müslümanları dünyadaki her platformda gür bir ses ile savunmaya devam eden Ak parti iktidarı ve başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı yok etmek için planlar yapmaya başladılar. Ancak Türkiye de Mısırdaki gibi emirle darbe yapacak bir ordu kalmamıştı. Son sekiz senede Türkiye asker darbecileri alt etmiş, kısa vade de bir daha darbe yapamaz duruma getirmişti. Ordu içinde yeniden darbe tohumları ekerek onların olgunlaşmasını kuvvetlenmesini beklemek çok zaman alabilirdi. Oysa İsrail bir an önce bölgedeki İslamcılardan kurtulmak istiyordu. Ordu içinde arayışlar sürerken bu defa kendi emrindeki iş dünyası ve diğer terör örgütlerine darbe görevi verildi. 2013 Mayısında bunun için ayaklanmalar başlatıldı. Ama ülkede dünyayı doğru okuyan bir idare olduğu için halk yığınları harekete geçirilerek darbe yanlıları püskürtülüp, ayaklanmalar bastırıldı.

       Bununla pes etmek istemediler. Aradan altı ay geçmeden bu defa devlette kendileri adına kadrolaşma hareketi yapmış olan bazı cemaatleri kullanarak idareyi düşürmeye yeltendiler. Bu defa ki darbe girişimi hem daha profesyonelce hem de daha acımasız planlanmıştı. İki ucu da keskin ve yakıcı bir plan kurmuşlardı. Darbe girişimi başarılı olursa zaten mesele kalmıyordu. Şayet başarısız olursa “Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma” kalleşliği devam edecekti. Nitekim darbe tehlikesi savuşturulmasına rağmen darbecilere bilmeden hizmet eden birçok Müslüman da bu mücadeleden zarar görmeye başladı.

      Ülkemizde İsrail yanlısı bir idare oluşturulamadı, ama bizden başka Filistin halkını savunan kimse de kalmadı. Görünüşe göre ülkemizde bir şey yapamıyor. Acaba öylemi? Ben hiç o kanaatte değilim. Ülkemiz yalnızda kalsa Filistin için yapacağı çok şey vardır ve bunları yaptığını zannediyorum.

     Görünüşte durum ne kadar zor olursa olsun, her zorluğun aşılacağı yollarda vardır. İslam dünyasının sessizliğine bakarak aldanmamak gerekir. İdareciler acz içinde olsalar da Müslüman halklar bir yolunu bulup kardeşlerine yardıma koşuyorlardır. Sıkıntılar çekilse de zafer inananlarındır ve zafer yakındır. Yeter ki biz Müslümanlar elimizden geleni yapalım.

      Selamlarımla…             

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız