İTHAL VESAYETÇİLER

  • 21.06.2014 00:00

         

          İslam dünyasında toplumlar, son asırda hep darbelere maruz bırakıldı. Bu darbelerin hemen tamamı, ABD ve batı sponsorluğunda yapılıp, bazı etkin makamlardaki sivil generaller tarafından da desteklendi. Bu destekler hem içte, hem de dışarıda darbecilerin meşruiyet kazanması amacını güttü. Yapılan her darbe vesayet duvarını biraz daha yükseltti. Sonunda devletin dış politikası, savunma politikası, adaleti ve hatta siyaseti, cumhurbaşkanlığı hep vesayete teslim edildi. Dışarıdan ithal edilen beynelmilel bürokratlar bu vesayet için getirildiler.

         Ülkemize bir “proje” olarak cumhurbaşkanı adaylığına getirilen Ekmeleddin İhsanoğlu da İslam dünyasında son zamanlarda yapılan Mısır darbesinde mensubu bulunduğu El-ezher şeyhlerinin izinden giderek Mısırdaki darbecileri desteklemesi ile ülke gündeminde adını duyurmuştu. Zaten daha önce de darbeci Esed ailesinin iktidardaki zalimini destekler adımlar attığını basında okumuştuk.( Aslında geldiği siyasi gelenekte İslamcılık değil batı tipi liberalizmi savunan prens Sabahattin geleneğidir. Bu konuda daha sonra yazamaya çalışacağım)

        Öyle anlaşılıyor ki; dünya egemenleri bölgede sömürülerini koruyan statüko ve darbecilere verdiği destek ve mensup olduğu siyasi gelenek nedeni ile onu ödüllendirmek istemişler. Kazanamasa da cumhurbaşkanı adayı olma payesini kendisine bir ödül olarak vermeyi yeğlemişler.

        Tıpkı daha önce dünya bankasında memur olarak çalışan Kemal Derviş nasıl kapitalist dünyanın ekonomik çıkarlarını koruduğu için ödüllendirilip “kurtarıcı” olarak siyasetin üstüne denetici gibi getirilmişse, şimdide İhsanoğlu aynı mantıkla bölgede başta Suudi Arabistan ve ABD menfaatlerine uygun görev yaptığı için bu ödüle layık görülmüşe benziyor.

        Kemal Derviş o dömen iktidarda bulunan DSP(CHP) ve MHP liderleri ve iktidarı tarafından başbakanlık merdivenleri önünde önlerini ilikleyerek karşılanmış ve devletin ekonomisi ona teslim edilmişti. Oda hem iktidara, hem de TBMM ye dayatmalarda bulunmuştu. Meşhur “15 günde 15 yasa” dayatması ile ülkeyi müstemleke ülkesi derecesine indirmişti. Sonrada siyasetin zor ve halktan oy isteyip almanın daha da zor olduğunu anlayınca kendisini bakan yapan partiye dirsek çevirip kısa sürede soluğu hizmet ettiği merkezlerde almıştı.

       Şimdi de aynı durumla karşı karşıyayız. Muhalefet partileri geçmişte nasıl kurtarıcı isteyerek Kemal Dervişi göklere çıkardılar ve sonunda hüsrana uğradılarsa bu defada içlerinden, siyasetten gelen bir aday çıkarmaktansa bir “kurtarıcı cumhurbaşkanı adayı” ithal etmiş durumdalar. Geçmişte Bülent Ecevit’e danışmanlık yapan Kemal Derviş ile yine geçmişte Alpaslan Türkeş’e dış politika konusunda danışmanlık yapmış olan Ekmeleddin İhsanoğlu aynıdır. İkisi de siyasete mesafeli ikisi de vesayete ve küresel güçlerin gücüne hizmet eden kişiler olarak siyasetle başları hoş değil.

         Bu iki kurtarıcı her ne kadar geliş şekilleri bir birine benziyorsa da geliş nedenler bir birinden oldukça farklı. Kemal Derviş “ekonomiyi biliyor” diye getirilmesine rağmen, İhsanoğlu “dindar kesimi avlar” diye getiriliyor.

         Oysa ülkemiz Müslümanları artık 60ların, 70lerin Müslümanları değil, çünkü okuyorlar, yazıyorlar, düşünüyorlar. Artık seçim meydanlarında Kuranı öpüp başına koyan sonra da batıya dönüp, “biz teokrasiye” karşıyız diyen politikacıların avladığı Müslümanlar değil. Müslümanlar artık İslam’ı kişisel hayatlarında yaşayan, dinin toplumsal taleplerini kale alan yöneticiler istiyor.

         Müslümanlar artık meydanlarda “bende başörtüsünden yanayım” deyip evinde karısının başı açık diye hava atanları istemiyor. Kaldı ki bu şahsın en önemli özelliği başörtüsüne karşı oluşudur. Eğer seçilirse ülkede “başörtülü avı” başlatacağından kuşkunuz olmasın. 2007 yılında eşi başörtülü bir cumhurbaşkanı seçmek için türlü engeller aşmışken şimdi modern Müslümanlık adına eşi makyajlı, başı açık bir bayanın başörtüsü karşıtı kocasını seçmeyi istemeyecektir. Eğer seçerse geçmişte verilen bunca mücadelenin boşa gideceği bilincinde olmalıdır.

        Daha dün El ezher mezunlarının diplomalarının denkliğini tanımayan CHP zihniyetinin bu okuldan mezun olup, üstelikte uzun yıllar bu okulda hocalık yapan birisini aday yapması için bir yerlerden kuvvetli bir telkin aldığını gösteriyor. Öyle anlaşılıyor ki; seçimler sadece bizi değil önemli locaları da ilgilendirdiği için loca üyelerini bize aday olarak çıkarıyorlar.  

       Onun için İhsanoğlu dindarlardan kolayca oy alamayacak, belki de sonucu önceden göreceği için, Kemal Derviş nasıl rahmetli İsmail Cem ve arkadaşlarını yarı yolda bıraktıysa buda Kılıçtaroğlu ve Bahçeliyi yüzüstü bırakıp kaçabilir.       

       Netice-i kelam bu mevzuda söyleyecek birçok söz ve bilgiye sahibiz. Ama köşe yazısı hacmini aşarak kafanızı şişirmek istemem. Muhalefet geçmişte Derviş sayesinde sandıktan silinmişti, şimdide İhsanoğlu sayesinde intihara yeltenmiş.

        Selamlarımla….

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Abdullah Danışman
    Abdullah Danışman
    1.04.2012 20:25

    Bu yasanın millet için önemini "bundan sora yetişen nesiller, mübarek hayatını öğrendikleri Efendimiz(A.S)ı örnek alacaklardır. Dolayısı ile hiçbir haksızlığa sessiz kalmamayı, her türlü, hak ihlaline ve zulme, karşı koyacaklardır." cümleniz ne kadar da beliğ bir ifade olmuş.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız