- 2.06.2014 00:00
Bilindiği gibi 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul fethedildi. Tarihçilerin kahir ekseriyeti bu olayın, insanlığın bir çağı kapatıp başka bir çağa geçişinin miladı olduğuna hükmettiler.
Bu fetih asırlar boyunca İslam komutanlarının ideali olmuş, sahabe nesli dâhil tüm Müslüman kuşaklar bu ideal için şehit olmayı şeref saymışlardır. Neticede fetih, dönemin en büyük İslam gücü olan bizim devletimize ve Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip oldu. Peygamber (s.a.v) efendimizin mübarek müjdesine nail oldu.
Bu fetih asırlar boyunca milletimizin hep iftihar vesilesi oldu. Ama 20. asrın özellikle ilk yarısında kendi medeniyet ve tarih ekseninden kopartılarak batı medeniyetine yönlendirilen nesiller için anlamını değiştirdi. Kendi medeniyetine, tarihi köklerine, inanç değerlerine, bağlı kalanlar için çok büyük anlam ifade ederken, ekseni kaymış, kendi tarihine ve değerlerine yabancı, hatta düşman olan kesimler için kin ve nefret vesilesi olmaya başlamış.
1920lerden 1970lere kadar fethin yıldönümlerini kutlamak şöyle dursun gazeteler ve radyoda basit bir haber olarak bile yer almazdı. Bu tarihten sonra başta Prof. Dr. Necmettin Erbakan olmak üzere Müslüman siyasetçi ve aydınların önderliğinde fetih yıldönümleri kutlanmaya başlandı. Yavaş, yavaş olsa da nesillerin beyin ve gönüllerine fetih ve fatih sevgisi nakşedilmeye, tarih şuuru işlenmeye gayret edildi. Bu yöneliş sonunda, 30 sene öncesinde hayal dahi edilmeyecek şekilde bugün ülkenin başbakanı fetih yıldönümlerini kutluyor.
Bu şuurlandırma işi başarılı olmasına rağmen tüm toplumu kapsayamamış. Hala kendi medeniyetine, inancına, tarihine yabancılaşmış geniş bir kitle karşımızda duruyor. Kendi mekteplerimizde, kendi inancınıza, kendi imanımıza, kendi tarihimize yabancılaşmış nesiller yetiştirmeye devam ediyoruz. İşte bunun ispatı da gezi eylemlerinde meydana çıkan tuzu kuru igbkesimlerin “özgürlük isyanı” diye topluma yutturdukları Vandallıklarıdır.
Tuzu kuru Vandalları utanmasalar bize özgürlük savaşçısı diye yutturacaklar. Milletin hem maddi varlıklarını çapullayacak kadar gözleri dönmüş bunların, hem de manevi değerlerine saldıracak kadar millete düşmanlık etmektedirler. Milletin çok büyük bir bölümü İstanbul’u fetheden fatihle kendisini özdeşleştirip onunla duygudaşlığı hedeflerken bunlar tersini yapıyorlar.
Geçen sene gezi eylemleri sırasında eylemcilerin Kadıköy de duvarlara yazdıkları ibretlik yazılardan biriside “zulüm 1453te başladı” dövizi idi. Güzide basınımız bu ayaklanmacıları milletin gözünde kahraman gibi göstermek istedikleri için bu yazıyı milletin gözünden gizlediler. Tıpkı camide yaptıkları saygısızlık ve başörtülülere yaptıkları Vandallık gibi, gizlemeye çalıştılar. Ama başarılı olamadılar.
Böyle bir yazıyı İstanbul’un göbeğine yazacak kadar özgürlük ve müsamaha kendilerine sağlandığı halde tatmin olmuyorlar. Çünkü bunlar batı hayranı, kendilerini batılı sayan milleti de köle yerine koyan Bizans zihniyetine hayran oldukları için fethi zulüm sayarak kendilerini Hıristiyan Bizanslılarla özdeş ve duygudaş görüyorlar. Onlar içinde fetih zulüm anlamına gelir.
Çokta yenilir-yutulur olmayan bu yazı başbakanımızı da oldukça kızdırmış. Onun için bunu birkaç kere toplantılarda eleştirdi. Ama ben hala işin üzerine gerektiği gibi gittiğini düşünmüyorum. Bu yazı öyle üç beş densizin kendiliğinden yaptığı bir salaklığa benzemiyor. İşin üzerine gidip bunu yapanlar bulunup topluma teşhir edilmeli. Toplumun nabzını yoklamaya dönük bu girişime asla müsamaha edilmemeleridir.
Bir milli maçta bile takımın eleştirisine katlanamayarak “içimizdeki İrlandalılar” dediklerimizin yanında bunlara ne demeliyiz? Bunlara da her halde “içimizdeki Bizanslılar” demekten başka çare kalmıyor.
Anadolu’yu yurt edindiğimiz 1071 den beri bizi bu topraklardan atmak için sayısız haçlı seferi düzenleyen batılılar şimdi de kültürel ve ekonomik haçlı seferi düzenlemeye devam ediyorlar. Gezi olayları sırasında batı medyasının yayınları da bunun en kuvvetli delilidir.
Hiç kimse bu olayların masum özgürlük talebi olduğu masalını anlatmasın. Müslüman toplumların özgürleşmesi yerine çökertilmesini hedefleyen batının bu olaylara desteği başka türlü izah edilemez.
Selamlarımla…
Yorum Yap