- 13.05.2014 00:00
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Danıştay da ki toplantıda gösterdiği tepki bana göre sürpriz değildi. Ben kendimi bildim bileli bu gibi toplantılarda ülkenin seçilmişleri, atanmışlar tarafından fırçalama, hizaya getirme işi yapıldı.
Önce askeri mekânlarda yapılan bu gibi törenler bu işler için kullanılırdı. O törenlere katılan seçilmiş siyasetçiler, hakarete varan eleştiri yağmuruna tutulurdu. Siyasetçiler bulundukları toplantıda misafir olduklarına bakılmaksızın sığaya çekilir, ama gerek güçlerini yetmemesi, gerekse nezaketleri gereği bunları sineye çekerlerdi.
Toplantılardan sonra basın yayın organları siyasetçilere yapılan bu yakışıksız hareketleri eleştirecekleri yerde, hep kuvvetlinin borazanı olmayı tercih ederek siyasetçileri aşağılayıp, nezaket yoksunu beyan ve davranışları kutsama yarışına girerlerdi.
Bu durumu DP iktidarından beri yaşıyoruz. Başbakan Adnan Menderes, başbakan Süleyman Demirel, Başbakan Turgut Özal, başbakan Necmettin Erbakan hep bu durumu yaşayarak siyasi dönemlerini tamamladılar. Bunları hiç birisi Tayyip Erdoğan’ın gösterdiği tepkiyi gösterme gücü bulamadılar. Eğer böyle bir tepki gösterselerdi bunu hayatları ile ödeyeceklerini çok iyi biliyorlardı.
Nitekim merhum Adnan Menderes bunu canıyla ödedi. Merhum Özal’ında bu rahatsızlıkları hissettirdiği için canıyla ödediği konusunda çok ciddi iddialar var. Süleyman Demirel darbelerle sürekli alaşağı edilmekten bıktığı için teslim bayrağı çekerek vesayetçilere kayıtsız şartsız teslim olduğunu, onların arzularına harfiyen uyarak makamını koruduğunu yaşayarak gördük.
Rahmetli Necmettin Erbakan Hocanın bu konuda başına gelenler zaten dillere destan oldu. Hemen her toplantıda atanmış her görevli durumdan vazife çıkararak ona yüklendi. Oda büyük bir nezaket ve sabırla, içi kan ağlayarak, millet zarar görmesin diye hep sineye çekti.
İlk kez 1996 yılı 10 Kasımında İslamcı siyasetin önemli temsilcilerinden Kayseri büyükşehir belediye başkanı Doç. Dr. Şükrü Karatepe toplum önünde bu duruma isyan etti. 10 Kasım törenlerinde yine seçilmiş siyasetçilere eleştiri ve hakaretler yağdırılınca bedelini göze alarak teki gösterdi. Tören sonrası RP kayseri il divan toplantısına katılarak basın önünde çok ağır bir konuşma yaptı. Konuşmada partililere; “her törende inancımıza hakaret edilirken sustuk. Ama bu bizi daha çok kinlendirdi. Akın bu kininizi kaybetmeyin” diyerek tepkisini ifade etti. Neticede hapishaneyi boylayarak bedelini ödedi. Bugün bu tepkinin haklı gururunu yaşıyor.
İşte başbakan tepki gösteren ikinci siyasetçi olarak karşımızda duruyor. Onu Şükrü Karatepe gibi cezalandıramayacaklar. Çünkü köprülerin altından çok sular aktı. Laik düzenin ilahları ilk kurban olarak kayseri büyük şehir belediye başkanını yediler. Bundan sonra millet yeni kurbanlar sunmayacak. Cepheye ilk gidenlerin şehit olduğu gibi Şükrü Karatepe de ilk kurbanlardan olarak siyasi bir bedel ödedi.
Bundan sonra artık bu toplantılarda eleştiri bahanesi ile milletin inançlarına saldırıp inançlı siyasetçileri aşağılayan milletin tokadını yiyecek. Baro başkanı geçmişte kendisinden önce bu kabl konuşma yapanlar gibi karşılanmadı. Aksine CHP gene başkan yardımcısı bile onu eleştirdi. Basın eskisi gibi tek sesli olmadığı için konuşma basından da umduğu desteği bulamadı.
Ben şahsen başbakandan böyle bir tepkiyi daha önce bekliyordum. Nitekim anayasa mahkemesi başkanını konuşmasını değerlendirdiğim yazıda başbakandan bu konuşmanın bitmesini beklemeden orayı terk etmesini beklediğimi yazmıştım. Ama ne hikmetse olmadı. Demek ki; Haşim Kılıç’a niyet, Feyzioğluna kısmet olmuş.
Umarım bundan böyle hiçbir seçilmiş atanmışlar tarafından hakarete uğramaz, sığaya çekilmez, buna yeltenenlerde atandıkları makamlarda oturamazlar.
Selamlarımla..
Yorum Yap