İHVAN-İ MÜSLİMİNİ YOK EDEMEYECEKLER.

  • 10.04.2014 00:00

        İslam dünyasının ve Müslümanların asırlık dramı Osmanlı imparatorluğunun yıkılma süreci ile başladı. Anadolu bu devletin merkezi durumunda olduğu için yıkım depreminin en şiddetlisini de imparatorluğun ana unsuru olan bizim milletimiz, bugün Mısırda yaşananların benzerini yaşadı.

        Yıkım sürecinde bir yandan bizim dışımızdaki Müslüman ahaliye ırkçılık aşılayıp devletimize karşı kışkırtılırken, bizi de ırkçılıkla yok etmek için Alman yanlısı ırkçı ittihat ve terakkiyi kurdurup iktidara getirdiler. Yüz sene boyunca ırkçı darbe geleneği oluşturup, milletin iflahını kestiler. Ancak son kırk senede yavaş, yavaş uyanarak ülke Müslümanları kendi inançlarına uygun idareleri seçmeye başladılar. Bu sürecide henüz tam olarak tamamladığımız söylenemez.

        1.Dünya savaşından sonra başsız kalan Müslüman topluluklara, laik, ulusalcı milli bir devlet kurmaya zorladıkları bizim toplumu örnek almalarını dayattılar. Bizde nasıl ittihat ve terakkinin devamı ulusalcı partiyi kurdurdular, 27 sene bu tek parti ile toplumu batı idealleri doğrultusunda yapılandırmaya çalıştılarsa, İslam dünyasına da aynısını yaptılar.

        Başta Mısır, Suriye ve Irak da tıpkı ittihat ve terakki benzeri ırkçı baas partileri kurdurdular. Bu partileri de darbelerle iktidara getirdiler. Kolu bacağı kırılmış batıya maraba yapılmış ülkemizi bu devletlere model olarak sunmuşlardır. Kısaca söylemek gerekirse biz son yüz yılda hangi sıkıntıları çektikse bu toplumlar da aynısını yaşadılar, yaşıyorlar.

        Bizde nasıl istiklal mahkemeleri kurulup, yüzlerce İslam âlimi (İskilipli hoca, Babaeski müftüsü gibi) ve Müslüman’ı astılarsa başta Mısır olmak üzere bu ülkelerde de birçok dünya çapında İslam âlimini, aksiyoner Müslüman’ı (başta şehit Seyid Kutup, Hasan El Benna) astılar veya şehit ettiler.

        Bizde nasıl halkın oyu ile seçilen başbakanı darbe yaparak astılarsa, şimdi Mısırda seçimle iktidara gelmiş Müslüman kardeşler mensuplarını asmak istiyorlar. Bizde yapılan idamlara sözde demokrat ABD ve Avrupa ülkeleri kınamak, önlemek yerine alkışladılarsa şimdi de aynı ikiyüzlülüğü sergileyip darbecileri destekliyor, hatta alkışlıyorlar.

        Benzerlik sadece bunlardan ibaret değil, ülkemizde nasıl “İslam’a karşı İslam” projesi uygulandıysa bu ülkelerde de “indirilmiş din yerine uydurulmuş din” uygulamaları denenmektedir. Ülkemizde önce “çağdaş yorum” “liberal İslam” veya “ılımlı İslam” projelerini bir kısım ilahiyatçılar ve bugünlerde devlete savaş açan bir yapı eliyle uygulamaya soktularsa Mısır da bu işi El Ezher üniversitesine verdiler.

        İdam fetvalarını Mısırdaki sözde Müftüden almışlar. Aynı siyasal anlayışa sahip olan İslam dünyasındaki birçok “devlet âlimi” normal karşılarken, ülkemizdeki İslami anlayışı batı menfaatleri doğrultusunda yeniden inşa etmeye çalışan yapının da idamlar karşısında sükût ettiği dikkatlerden kaçmıyor. Dünyanın herhangi bir köşesinde bir gayrimüslim öldüğünde ağıtlar yakan bu teşkilat ve medyasının suspus olması çok manidar değil mi?

         Bütün bu olayların başımıza gelmesinin ana nedeni İslam dünyası olarak başsız kalmamızdır. Başımızda Müslümanların otoritesini tanıdığı bir merkezi dini otorite bulunsa bu meselelerde bu kadar dram yaşamayız. Ama bizi başsız bırakarak, bölüp parçalayarak içimizde kendi menfaatlerini koruyacak insanların iktidarını destekleyerek hem sömürüyorlar, hem de zulmediyorlar.

       Ne yazık ki 529 kışının sehpa önüne getirilmesine verdiğimiz tepkiler yapılan zulümleri önlemekte yetersiz kalıyor. Şunu hepimizin kafamıza iyice sokmamız gerekiyor. Müslüman dinini yaymak, dünyayı Müslüman etmek için savaşıp kan dökemez, ama yakın ya da uzak dünyanın neresinde olursa, hangi din mensubuna yapılırsa yapılsın bir zulmü defetmek için Müslüman savaşmak zorundadır.

       Hükümetimizin Mısır ve Suriye konusundaki politikalarını eleştiren aklı evveller ve özellikle bazı Müslümanlar “ hükümet bizi Suriye ile savaşa sokacak veya Mısırla ilişkilerimiz bozuldu” demeleri İslam’a aykırı bir söylemdir. Bir Müslüman topluma zulmedilirken hükümetimizin buna gücü nispetinde karşı çıkması gelecek açısından beni umutlandırıyor. Keşke gücümüz daha çoğuna yetse de devlet olarak gidip, zalimlerin kulaklarından tutup atsak.

       Böyle bir gücümüz olmadığına göre, dilimizle bu zulmü engellemeye çalışmalıyız. Fertler olarak tüm iletişim araçlarını kullanıp, meydanları doldurup, bu zulme karşı olduğumuzu dünyaya ve zalimlere haykıralım. Ama çokça da dua edelim. Biz nasıl kısmen de olsa üzerimizdeki zulmü hafiflettiysek, diğer Müslümanlarda bunu başaracaklardır. Bu koyu karanlığın sonu aydınlıktır. Yaşasın zalimler için cehennem.

        Selamlarımla… 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız