BİR FIKRAM VAR…

  • 30.03.2014 00:00

 

         Dün akşam televizyon seyrederken İstanbul’dan bir kadim dostum aradı. Bana aşağıda size nakledeceğim bir kıssa anlattı. Bende günümüzü çok güzel özetlediğini düşündüğüm için sizlere anlatmak istiyorum.

         Hz. Süleyman (a.s) biliyorsunuz bütün canlılarla iletişim kuracak kabiliyette yaratılmış, Kuran da ismi geçen yirmi peygamberden biridir. Kendisinin, kurdun, kuşun, böceğin, karıncanın, filin, ayının kısaca bütün mahlûkatın dilini bildiği rivayet edilir. Onun içinde bütün cihanda hüküm ferma olduğu anlatılır. Allah ona çok önemli bir saltanat vermiştir.

        İşte bu ulu peygamberin zamanında, bir gün huzuruna kolu-kanadı kırık bir kuş gelir ve kendisini bu duruma getiren kişiden şikâyetçi olur. Adaleti ile ünlü bu sultan peygamberden adaleti tahakkuk ettirmesini ister. Hz Süleyman (a.s) kuşu bu duruma getiren kişiyi buldurup huzuruna çıkarır.

       Gelen kişi sarıklı cübbeli bir âlim hoca diye ün salmış, çevresinde saygı gören kişidir. Hz. Süleyman ona; “bu aciz ve zararsız kuşu neden bu hale getirdin, sana ne zararı oldu da bu canlıya bu zulmü yaptın?” diye sorar.

       Hoca ve âlim kılığındaki bu kişi; “ey Allahın elçisi sizde biliyorsunuz ki Allahın yarattığı bu canlılar insanın istifadesine verilmiştir. Bende bunu avlamak istedim. Ama benden kaçmadı,korkup kaçsaydı peşine düşmezdim, ama kaçmadı. Tam yakalayacağım anda elimden kaçmak istedi. Bende bırakmak istemedim. Benden kaçmayan avlamaya çalışınca da bana direnen bu kuş kendi davranışı sebebiyle bu duruma düştü. Şayet ben ona yöneldiğimde benden kaçsaydı bunlar başına gelmezdi” şeklinde kendisini savunur.

        Hz. Süleyman bu savunmayı dinledikten sonra kuşa dönerek bu savunmaya bir diyeceği olup, olmadığını sorar.

       Kuş; “ efendim bende biliyorum, insanlar bizi avlarlar, kendi sofralarına yemek ederler. Ancak bu kişi bana yaklaştığında bunun beni avlayacağı aklımın ucundan geçmezdi. Çünkü bu kişi çevresinde âlim ve fazıl bir hoca olarak bilinir. Hatta değil benim gibi aciz mahlûkları, kendi inancını paylaşmayan insanlara bile merhamet ettiğini hep sohbetlerinde söyler. Hatta onların bile peygambere inanmasalar da cennete gidecekleri konusunda fetvalar verir. Böylesine merhametli olarak bilinen bir hocanın beni avlamak isteyeceğine ihtimal vermediğim için onun önünde kendimi emniyette hissederek kaçmaya gerek görmedim niyetini anlayınca da iş işten geçti.” Der ve şikâyetçi olduğunu anlatır.

      Hz. Süleyman olayı inceler, ölçer, biçer ve kuşun haklılığına karar verir. Sıra suçlu hocayı cezalandırmaya gelir. Bütün peygamberler gibi o da İslam şeriatı üzere yaşayıp adalet tesisi ettiği için olayda kısasa karar verir.

      Kuşa; “eğer dilersen işlediği bu suçun karşılığında kollarını kırdırayım.” Hükmünü açıklar. Kuş biraz düşündükten sonra, Hz Süleyman (a.s)’a “efendim eğer bunun kollarını kırarsanız kısa sürede iyileşir ve başka kuşlara ve hayvanata yine bu eziyeti yapar. Bütün kuşların ve hayvanatın kendisini daha emniyette hissetmesi için en iyisi siz bu adamın cübbesini, sarığını çıkarın herkes bunu hoca zannedip, aldanmasın. Benim başıma gelenler başkalarının başına da gelmesin”  talebinde bulunur.

     Arkadaşımın bana anlattığı kıssa bu kadar. Bende size naklettim. Bundan hisse çıkarıp çıkarmayacağınıza veya nasıl bir hisse çıkaracağınıza siz karar verin.

     Selamlarımla…

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız