Olayları yaşayıp değerlendirdikçe hayıflanmam daha çok artıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arkadaşları bu olanların bence sorumlusudur. Zamanında, adına cemaat denen bu yapının başındaki insanı dinleyip, yıllarca rahle-i tedrisinde siyaset yaptıkları merhum Erbakan hocamıza sırtlarını dönüp, cemaati yoldaş edinmenin bedelini şimdi ödüyorlar.

        Birkaç günlük dünya hayatında, geçici makamlar için, “bile, bile lades” misali bu ilişkiyi göze almaya değer miydi? Şimdi toplumun önünde “bizi aldattı, kandırdı” diye cemaati şikâyet edip dert yanıyorlar. Yıllarca siyasetin içinde pişmesine, daha da önemlisi yapılan her seçimde karşısında dikilip rakiplerine oy vermiş olmalarına rağmen cemaatin birden bire kendisini desteklemesinin sebebini hiç araştırmamışlar.

        Zannetmişler ki; bu cemaatin derdi İslam, İslamcı siyaset, ittihadı İslam değil de sadece rahmetli Erbakan hocanın şahsıymış. Onun etkisinden kurtulunca cemaat ve onun başı, kendisini şartsız-şurtsuz destekleyecek. Anlaştılar ve bu proje uzun zaman işlediyse de netice hiçte umulduğu gibi olmadı.

        Bu proje başlarken önce onu, yanındaki az sayıda kurmayı ile beraber ABD yönetimine ve Siyonist çevrelere tanıttılar. Onların desteği karşılığında kendilerinin kafa-kol’a alınmasına ses çıkarmadılar. Çünkü beklemeye tahammülleri yoktu. Bir an önce iktidar olmak istiyorlardı. Onun içinde geçmişte çok iyi tanımalarına rağmen cemaatin desteğine sığınarak, onlar sayesinde küresel güçlerin desteğini alarak iktidara gelip, muktedir olacaklarını sandılar.

      Nitekim hem bu cemaatin hem de onların bağlantıları sayesinde küresel güçlerin desteği sayesinde iktidar oldular. Ama muktedir olamadılar. Ta ki, 2011 seçimlerine kadar. Bu seçimde yaklaşık %50 oy alınca artık muktedir oldukları zannına kapılarak bazı adımlar atmaya başladılar.

      Bu adımlar; Kürt sorununu kendi imkân ve iradeleri ile çözmeye yeltendiler. İslami kesimler üzerindeki yasakları kaldırdılar, Filistin, Suriye, Mısır da mağdur ve mazlum Müslümanların yanın da oldular. Yerli savunma sanayi kurmaya çalışıp,  ihtiyaç duyulan silahları Çin den daha ucuza almaya kalkmak gibi birçok hamleler yapıtılar. Tabi cemaat ve onun küresel ağababaları buna tahammül edemezlerdi, ipler koptu. Şimdi Tayyip Bey, hem onlarla mücadele etmek hem de partisini bir arada tutmak için insanüstü gayret sarf ediyor.

      Sadece sarf ettiği emekle kurtulacak olsa buna da şükretsin. Hem cemaat hem de onun arkasında duran, ABD si, Avrupa sı, İsrail’i kendilerini kandırılmış hissedip var güçleri ile onu yok etmenin planlarını yapıyorlar. Hemen her gün bir siyasi baykuş çıkıp; “Erdoğan öldürülecek”, “30 Mart seçimlerini göremeyecek” veya “darağacını boylayacak” diye uğursuz, uğursuz ötüyor. Kendilerinin de siyasetçi olduklarını unutup, siyasete yurt dışından müdahale edilmesine alkış tutuyorlar.

      İstanbul belediye başkanı olduğu yıllarda aklının çelindiğini düşündüğümüz sayın başbakanın bugün içine düştüğü durum her aklıselim Müslüman gibi bizi de yaralıyor. Eğer o dönemde RP genel merkezine kızıp ipleri koparacağına her şeye rağmen içinde yetiştiği ocağı terk etmeseydi eminim Allah ona yine makamlar nasip edecekti. Hem de kendi dayandığı meşru ve yerli güçlerin desteği ile buna nail olacak, kimseye minnet ve diyet borcu olmayacaktı. Şimdi ki gibi “biz seni adam ettik ya bizim dediğimizi yaparsın yoksa seni rezil eder, icap ederse yok ederiz” tehdidi ile karşılaşmayacaktı.

       Darbecilerin zorlamaları neticesi Refah partisinin kapanması seni ve senin gibi düşünenleri yanılttı. Zannettiniz ki; eğer bu iç ve dış güçleri bir şekilde aşıp veya onlarla geçici dostluk kurarak iktidara gelirsek kuvvetlenir ve davamıza hizmet ederiz. Çok fena yanıldınız. Çünkü onlar size destek olurken sizin iktidarda kendilerine yanlış yaptığınızda ipi boğazınıza geçirme hazırlıklarını çoktan yapmışlar. Sizi adım, adım izleyip kaydetmişler. Bu kayıtları şimdi düblajlayıp, montajlayıp servis yapmalarından bu anlaşılıyor.

        Bütün bu olup bitenlerin ardından umarız ve dua ederiz ki; sana bir zarar gelmez. Bunun için hem ülke hem de dünya Müslümanları seferber oldu, sana dua ediyor. Hepimiz gibi sende Müslümanlara çok şey borçlusun. Eğer sana yapılan bu planlardan ve beddualardan bir zarar dokunmayacaksa Müslümanların bu duaları sayesinde dokunmayacak.

        Sen “taş yerinde ağırdır” ilkesini önemsemeyip, kendi yerli ve milli fikirlerine mesafe koyup, siyasi yuvanı terk edince bu Müslümanlar seni kurda kuşa yem etmemek için bağırlarına taş basarak 40 yıllık siyaset yuvalarını terk edip seni takip ettiler. Sen onların geçmişteki siyasetlerine aykırı hareket ettikçe onlar senden umutlarını kesmeden sana dua ettiler, seni sandıklarda yalnız bırakmadılar. Çünkü onlar senin mayanın temiz olduğunu, seni yetiştiren öğretenlerin senin derslerine abdestli girdiğini, seni siyaset sahnesine çıkaran yapının sana umut bağladığını biliyorlardı.  Onun için senden hiç umutlarını kesmediler. Erde, geçte olsa sen bir gün gerçekleri anlayacak ve siyaseten aslına dönecektin. Bugün yaşanan olayları inceleyenler, analiz edenler, aslında senin aslına dönmenle ilgili olduğu yorumunu yapıyorlar.

      Bize göre geçmişte iktidar için yaptığın bağlantılar bu yaşananları doğurduğu için buna değmezdi. Hem de hiç değmezdi ama yaşananlarda bir tecrübe oldu. Artık geçmişe takılıp kalmanın bir anlamı yok.

     Şimdi seni bu sıkıntılı durudan kurtarmak bana göre ülke Müslümanlarının boyunun borcudur. Hepimiz geçmişe bakmadan ve sorgulamadan senin yanında olmaya bir kez daha karar verdik. Zaten her seçim döneminde de böyle olmadı mı?  Müslümanların sana muhalefet etmesine bu muhalefet partileri hiç fırsat vermedi. Çünkü seni eleştirmek yerine hep İslam’a saldırmaları nedeniyle ister istemez senin yanında durduk.

     Bugünde Mısır’da bulunan El Ezherli sözde hocaların ve selefilerin ihvan-ı Müslim’ine ve Mursi ye yaptığını yapıp, seni darbecilere asla teslim etmeyeceğiz. Bunda hiç kuşku yok, ama gerçekten iki gün önce gelecek iktidar koltuğu için bu Pensilvanyalı ya güvenmeye değer miydi?     

     Selamlarımla…