- 25.11.2013 00:00
Farkındayım, bu dershaneler meselesi kabak tadı verdi. Özellikle son günlerde ve özellikle cemaat yayın organlarında konu ile alakalı yayınlanan haberler oldukça bıktırıcı olmaya başladı. Yalan-yanlış, kışkırtma içeren haberler tiksinti vermeye başladı.
Aslında bana göre hükümetle cemaat arasındaki çekişmenin asıl sebebi dershaneler değildi. Ancak dershane konusu cemaatin hükümetten desteğini çekmesinin bahanesini oluşturmak üzere kullanılıyor. Anlayacağınız, cemaat hükümetten ve Ak Partiden desteğini çekmeye çoktan karar verdi. Ama bunu tabanına anlatmak için makul bir gerekçeye ihtiyaç duyuyordu. Bu konuda tam bir bahane oldu.
Şöyle geriye dönüp hafızamızı yokladığımızda hükümet ile cemaat arasındaki ilk kırılmanın Arap baharı ve Mavi Marmara olaylarında yaşandığını hatırlarız. Bu olaylar sonrasında cemaatin Pansilvanya da ki lideri bir açıklama yaparak, Filistin’e insani yardım götüren İHH’yı ve İsrail saldırısı ile şehit olanları suçlayıp, İsrail’i “meşru otorite” olarak haklı göstermişti. Bu olaydan sonra hükümetle cemaat arasında güvensizlik başladı. Hükümetin vereceği sert tepkiden çekindikleri için, hükümetle köprüleri atmaya cesaret edemeyip ona destek verir görünmeye devam ettiler.
Arkasından patlak veren Suriye ve Mısır olaylarında hükümetin İhvanın yanında durması hükümet ve cemaat ilişkilerinde iyice bozulmaya sebep oldu. Çünkü bu gibi örgütler ile kan uyuşmazlığı yaşayan cemaatin bundan hoşnut olması beklenmemelidir.
Bu da yetmezmiş gibi hükümetin yürüttüğü, fakat bölgede terörün bitmesini istemeyen küresel çevrelerin etkisi ile cemaatin çözüm sürecine karşı duruşu da iplerin kopmasına zemin hazırladı. Hatırlanacağı gibi Oslo görüşmeleri nedeniyle MİT mensuplarının yargılanma girişimi yine cemaatten bilinmişti.
Haziran ayında patlak veren gezi olaylarında, cemaatin hükümet karşıtı gurup içinde yer alarak gezicilere destek vermesi, cemaatin hükümete karşı pozisyon almak için her türlü fırsatı değerlendirdiğini gördük. Bunu da bazı liberal yazarlar vasıtası ile( mesela; Mehmet Altan, Nazlı ılıcak) kamuoyuna duyurmaya başlamıştı.
Bozulan bu ilişkileri düzeltmek adına hükümet kanadı ve özellikle başbakan ne kadar gayret gösterdiyse de, yumuşama sağlanamadı. Başbakan cemaatin kadın ve genç kızlara şarkı söyletip dans ettirdiği, “Türkçe olimpiyatlarına” giderek sıcak mesajlar verdiyse de karşılık bulamadı.
Netice iplerin kopması için gereken bahane bulundu. Yaklaşık 10 yıldan beri üzerinde çalışılan dershanelerin dönüştürme çalışmalarını bahane ederek cemaat hükümetle köprüleri attı. Araya giren iyi niyetli arabulucularda bozulan ilişkilerin yeniden düzelemeyeceği konusunda artık hemfikir oldular. Çünkü cemaat’ hükümetin kendilerinin emrinde olmasından başka bir şeyle tatmin olmayacaklarını, hükümetin atacağı her adımda Gülenin icazetini alması gerektiğini savunur oldular. Onları bundan başka bir şey artık kesmiyor.
Dershane konusunda koparılan fırtına sahici bir yakınma değil. Eğer öyle olsa hükümetin bu konuda yapacağı düzenlemenin eğer yanlışı varsa onlarla görüşüp, yanlışın düzeltilmesini istemeleri gerekirdi. Oysa bu konuda görüşmeye ve konuşmaya cemaat hiç yanaşmıyor. İlle de geri adım atılmasını, böylece hükümetin imaj kaybına uğramasını istiyor.
Aslında dershane konusu bahane, hani gezide bir laf vardı ya, “siz hala anlamadınız mı?” diye başlayan. Şimdi de cemaat aynı mesajı veriyor. Dershane konusu bu olayda sadece ufak bir teferruat ve bahane siz hala anlamadınız mı? Asıl mesele, ak parti hükümetinin “ ittihadı İslam” yani İslam birliği politikasından duyulan rahatsızlıktır.
Garip bir tesadüf müdür, nedir? Tayyip beyin İslam dünyasındaki etkinliğini arttığı günlerde, cemaat ile araları açılmaya başladı.
Selamlarımla…
Yorum Yap