- 29.09.2013 00:00
Aylardan beri ha açıldı, ha açılacak diye beklenilen demokratikleşme paketi nihayet açılıyor. Basına yansıyan haberlere göre, başbakanımız 30 Eylül günü bu paketin içeriğini açıklayacakmış.
Yaklaşık bir yıldan beri beklenen paket konusunda beklentiler de bir hayli yükseldi.
Kürtler bu paketle kendileri açısından önemli olan anadil de eğitim ve öğretim, mahalli idarelere kısmi özerklik başta olmak üzere daha bir sürü konuda beklenti içine girdiler. Bu taleplerden bazıları, hatta belki tamamı karşılanabilirdi. Ama başta PKK terör örgütü ve BDP adeta bu talepler gerçekleşmesin diye siyaset üretiyorlar. Hükümet kendileri ile hiçbir pazarlığa girmediğini ısrarla belirtmesine rağmen, dağdaki silahlıları da meclisteki kravatlılarda, sanki daha önceden bu konularda söz verilmiş gibi beyanlarda bulunuyorlar. Hatta tarih vererek, tehdit ederek, hükümeti bu adımları atmaması için tahrik ediyorlar.
O açıdan Kürtlerin beklentilerinin bu paketle tatmin edileceğini düşünmüyorum. Onlar güya bir şeyler koparmış numarasına yattıkları sürece bu konuda tatmin edici adımların atılacağını düşünemiyorum. Bunu ne ak parti, nede başka bir parti yapar.
Alevilerin beklentisi; bu konuda işe yarar bazı adımlar bu paketten çıkabilir. Mesela cem evlerinin, “ibadet ve kültür merkezleri” olarak tanınıp yasal statü verileceği söyleniyor. Ama bunu için de bir dizi devrim kanununun değişmesi gerekiyor. Öyle anlaşılıyor ki; başta tekke ve zaviyelerin lağvına dair, bazı unvanların kullanımının yasaklanmasına dair kanunlar, değişerek bu sağlanacak gibi. Ama buna da bazı aleviler karşı duruyorlar. Bakalım bütün bunlar nasıl formülleştirilecek?
Azınlıkların başta din eğitimi olmak üzere bir dizi haklarının verilmesi de azınlıkların beklentileri olarak karşımıza çıkıyor. Başta Heybeliada papaz okulu olmak üzere sürekli talep edilen konuların çözümü için adımlar atılmaya çalışılacak. Burada da en önemli sorun; azınlıklar okullarının YÖK’e bağlı olmasını istemiyorlar. Onun içinde bu kanunda da ayrıca bazı iyileştirmelerin yapılması gündemde…
Bir başka beklenti de, başta Tunceli olmak üzere, bir sürü yerleşim yerine eski isimlerinin verilmesi beklentisidir. Aslında en kolay ve sıkıntısız konuda bu olacak. Buna aklı başında itirazlar geleceğini düşünmüyorum. Asırlarca eski ismiyle anılmış yerlerin yeniden o isimlerle anılmasında kimsenin bir zarar göreceği yok. Ama bazı düzen bekçileri bunun bir rövanş olduğunu ileri sürüp, ortalığı karıştırmak isteyeceği ortada, fakat etkili olacaklarını sanmam..
Bir başka önemli beklentide Sünni Müslüman çoğunluğun önemli bir bölümünün beklentisidir.
Bu kitle özellikle başta tesettür olmak üzere din ve inanç hürriyeti konusunda cumhuriyetin ilk günlerinden bugüne kadar çekilen sıkıntıların giderilmesini istiyor. Kuran eğitiminin önündeki tüm engellerin kaldırılıp, bu eğitimin yasal güvenceye kavuşturulmasını, başörtüsü ile eğitimde sağlanan özgürlüğün yasal güvenceye bağlanmasını bekliyor.
Nüfusun yarısını kadınlar, kadınların yaklaşık %70’ini de tesettürlü kadınlar oluştururken, başörtüsü ile seçilememe ve çalışamama garabetinin ortadan kaldırılmasını bekliyorlar. Bu pakette bu konuda kalıcı ve esaslı düzenlemeler yapılacağı beklentisi yarattı.
Ayrıca; geçen asrın başında milleti yasa ile terbiye edip, tepeden modernleştirme projesine uygun olarak çıkarılan ama günümüzde tatbik edilemeyip rafta bekletilen devrim kanunlarının da artık tatbiki insan haklarına aykırı olan veya fiilen yürütülemeyen kanunların da kaldırılması konusunda beklentileri oluştu. Günümüzde memurlardan şapka giymeyene ceza vermeye kalksanız hepsini hapsedeceğiniz bir düzenlemenin artık kanunlarda kalmasında hiçbir fayda yok. “Kamu vicdanında yer etmeyen kanun rafta çürümeye mahkûmdur”, (J.J. Ruso) demişler. Raflardan bu çürümüş ve köhnemiş kanunları kaldırmak gerekir.
Bu konuda daha liste uzatılabilir. Ama gerek yok, bu ve benzeri düzenlemelerin bu pakette yer alacağını umuyorum. Aksi takdirde “dağ fare doğurdu” misali hayal kırıklığı yaratacağından endişe ederim.
Selamlarımla….
Yorum Yap