ZALİMİN YANINDA OLMAKTANSA YALNIZ KALMAK…

  • 25.08.2013 00:00

       

           Ak parti iktidarının özellikle son Suriye ve Mısır olaylarından sonra, izlediği dış politika mazlum Müslüman halklar için çok büyük bir destek ve umut oldu. Bugüne kadar hiçbir İslam ülkesinde, hiçbir iktidar kendisini bu kadar haktan ve adaletten yana konumlandırıp, mazlumun yanında olduğunu bu kadar net açıklama cesaretini gösterememişti. Bu durum iktidarı dünyada ve bölgede yalnızlaştırdı. Buna iktidar çevreleri haklı olarak “değerli yalnızlık” dediler. Gerçekten de zulme karşı durulduğu için ülkenin yalnızlaştırılması çok değerli ve anlamlıdır. Bunu değerini çok kısa bir zaman sonra daha iyi anlayacağız.

           Bu hükümet iktidara geldi geleli dış politikada hep doğrunun, haklının ve mazlumun yanında durmakta kararlılık gösterdi. Kendi hak ölçülerinden taviz vermedi. Filistin de hep mazlum halkın yanında oldu. Batılılar ve batıcılar eksen kayması olduğunu ileri sürdüler. İran’ı köşeye sıkıştırma konusunda onun yanında durdu, yine aynı teraneyi çaldılar. Suriye’yi olaylar başlamadan önce yalnızlaştırmak istediler onun yanında durdu, keza aynı beyanlar. Avrupa’nın kendi uyguladığı soykırımı Beşir’in üstüne yıkma çabalarına aldırmadı, ona sahip çıktı, yine tenkit ettiler.

           Şimdi Suriye ve Mısırın mazlum halklarının yanında durması yine ortalığı karıştırdı. Haklının ve mazlumun yanında durmak kolay değil. Çünkü dünya düzeni haksızlık, zulüm ve sömürü üzerine kurulu, bu düzene karşı çıkanı yok etmek isterler. Hükümetin bunu göze alarak bu cesur politikayı izlemesi her türlü takdirin üzerindedir.

           Dış güçler ülkemiz ana muhalefet partisine göz kırparak onun dış gezilere çıkıp, hükümetin izlediği dış politikanın aksine davranmasını teşvik ettiler. CHP’nin son ırak ziyaretini ben böyle okuyorum. İnşallah CHP bu ziyaretini bir mezhep dayanışması uğruna yapmadığını millete anlatabilir. Bu geziler Türkiye’yi kendi saflarında görmek isteyenlerin planlarına uygun düşmüştür.

           Her şeye rağmen, iktidarın tutumu mazlum Müslümanların gönüllerinde ileriye yönelik umut tohumlarının yeşermesine sebep olurken, zulümden yana tavır alan sömürücüler ile onların Müslüman ülkelerdeki işbirlikçilerinin de gazabını çekmektedir. Bu yerli işbirlikçiler ve onların basındaki kerameti kendinden menkul batı uşağı yazarlarını da en az sömürgeci batı ve Siyonist çevreler kadar endişelendirip çileden çıkarıyor.

          Bazı İslam ülkelerindeki idareciler ve onların silahlı güçlerinin derdi kendi vatandaşlarının huzur ve mutluluğunu temin olmadığını son iki senede çok açık bir şekilde anladık. Bu ülkelerde bulunan iktidarlar ve ordular, kendi vatanlarını ve halklarını koruma yerine ülkelerinde batı menfaatlerini korumak üzere kurulan rejimleri korumak üzere kurulduklarını yaşanan sayısız olaylarla ispat ettiler.

         Suriye de, Libya da ve Mısırda yaşanan olayları göz önüne aldığımızda gördüğümüz manzara budur. Bu ülkelerin ve diğer İslam ülkelerinin ordularının kendi vatanlarının sınırlarını, kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlayıp korumak yerine, Siyonizm’in, ABD’nin ve Avrupa’nın menfaatlerini korumak üzere ülkeleri işgal etmiş işgal kuvvetinden farklarının olmadığını anlarsınız. Üstelikte ülkelerde kurdukları rejimin türü hiç önemli değildir. İster krallık, ister cumhuriyet, ne olursa olsun yeter ki sömürdükleri ülkenin halkının iradesi geçerli olmasın. Eğer halkın iradesi olursa sömürü çarkları bozulabilir. Bunu da darbe ile durdurmakta bir beis görmezler.

           Yüz yıldan beri bu kalleş ve kanlı oyunu İslam ülkelerinde sergileyerek sömürülerine devam ediyorlar. Bu ülkelerden hangisinde halk biraz uyanıp, kendi iradesini eline almak isterse, onu ya suikastlar veya darbeler yoluyla yok ediyorlar. Mısırda 1928 yılından beri İhvan-i Müslimin’e uygulanan budur. Suriye de Esat ailesinin elli yıldan beri uyguladığı budur. Libya da Kaddafinin, Irakta Saddamın uyguladıkları zulümler budur. Körfezdeki petrol patronu şeyhlerin uyguladıkları hep budur.

          Bu zulümlere şimdiye kadar tek ses çıkaran, Rahmetli Erbakan hocamızdı. Onun dışında kimse İslami bir tepki vermemişti. Bırakın tepki vermeyi İslam ülkelerinde uygulanan bu zulümlerin daha beterini kendi halkına karşı uygulama tehlikesini Müslümanlara hep hissettirdiler. Ülkemiz idarecileri İslam dünyasında olup bitenlere ya gözlerini kapadılar veya zalimlere destek oldular. İşte Cezayir’e Fransızlar ve onların işbirlikçileri tarafından uygulanan zulümler karşısında ülkemiz idarecilerinin ibretlik tutumu, işte İsrail’i Filistinlilere karşı savunan idarecilerimizin durumu ortada.

       İsrail gelip ülkelerini işgal ederken tek kurşun atmayan mısır ve Suriye zalimleri bugün kendi halklarına soykırım uygulamaktan utanmıyorlar. Bizim batıya ve ABD’ye göbeğinden bağlı sözde aydınlarımızda hükümetin izlediği birazcık vicdan kırıntısı taşıyan dış politikasına dahi tahammül edemiyorlar. Mazlumu savunacaklarına, “yalnız kalmayalım” diye zalimin yanında saf tutulmasını hükümete tavsiye etmeye kalkıyorlar. Akıl hocaları ABD, Mısır darbecilerini kınamak yerine darbeye karşı çıkan başbakan Erdoğan’ı kınarken, onlarda onun yolunu izleyip, iktidara verip veriştiriyorlar.

        Akılları sıra hükümetin yalnızlaşmasının doğru olmadığını vurgulayarak, sureti haktan görünmek istiyorlar. İktidarın izlediği politikanın “değerli yalnızlık” olarak görülmesini alaya almaya çalışıyorlar. Bu yol peygamber yoludur. “Bir elime güneşi, bir elime ayı verseniz hak davamdan vazgeçmem” diyenin yoludur.

       Oysa hükümet, onların iddia ettikleri gibi bu ülkeler nezdinde hiçte yalnız değildir. Onlar zalim idareciler yanında saf tutup zulmü savundukları için en sonunda savundukları zalimlerle birlikte gidecekler. Ama bu coğrafyanın hak üzere hareket ederek zulme direnen halkları kalacaktır. Onlar hükümetlerin yanında görünsünler. İktidar bölge halklarının yanında olduğu, hakkı ve adaleti savunduğu için tarihte hep hayır ve minnetle anılacaktır. Gelecek nesillerin gönüllerinde taht kuracaktır. Bu ülkenin idarecileri zamanında bağımsızlığını kazanan Cezayir Müslümanlarının yanında olacağına Fransa’nın yanında olduğu için bizi uzun yıllar yere baktırdılar. Ama bu iktidar gelecekte Müslüman halkların haklı davalarının yanında durduğu için vicdanlarda yer edinecek ve gelecek nesillerimizi utançla baş başa bırakmayacaktır.

          Selamlarımla…                   

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Davut EKER
    Davut EKER
    2.01.2012 10:49

    Emin Bey, web sayfasının yeni düzeni oldukça güzel olmuş. Yeni yılda yeni bir sayfa yapısı yakışmış bizbolululara. Yukarıdaki yazında da ifade etttiğin gibi her nefesin hesabının verileceği inancıyla çalışmalarında başarılar dilerim.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız