DOSTUNU DA DÜŞMANINI DA BEN BELİRLERİM!!!

  • 3.08.2013 00:00

 

                   

          Bugün İslam dünyasında kurulu bulunan devletlerin hemen tamamı işgal altındadır. Bu devletleri idare eden idareciler her ne kadarda yerli görünseler de, kafaları yabancılar tarafından “mankurtlaştırılmış” fikren işgalcinin menfaatini koruyan piyon olmaktan öte bir işlevleri yoktur. İslam ülkelerinden çekilirken kendi hayat tarzlarını ve ideolojilerini bu memleketlere ideoloji olarak dayatıp, bu rejimleri de silahla koruma tedbirleri almışlardır. Bu devletlerde halkları resmi ideolojilere mahkûm etmişlerdir.

        Batının dayattığı resmi ideolojileri benimsemeyen bu ülkelere,vatandaşlarını idarecilerine “iç düşman” olarak kabul ettirmektedirler. Devletin iç ve dış düşmanlarını kendi milli iradelerideğil, onları sömüren sömürgeciler belirleyerek bu idarecilerinönüne koymaktadır. Devleti idare edenlerde, batının belirlediği bu güvenlik konseptlerini harfiyen uygulamaktadır. Bu konseptlere uymayan, kendi vatandaşını düşman görmeyen idarecileri de, seçimle gelmiş olsalar bile silahlı darbeleri kullanarak alaşağı etmektedirler.

       Ülkelerin kendi silahlı kuvvetlerini, Mısırda olduğu gibi kendi halklarına karşı adeta işgal gücü olarak kullanmaktadırlar. Yani masraf ederek kendi güçleri ile bir memleketi işgal etmek yerine kendi ideal ve emelleri doğrultusunda mankurtlaştırdıkları güçlerle işgali hem daha ucuz, hem de daha risksiz görerek pek azı istisna bütün İslam dünyasına uygulamakladırlar.

      İslam dünyasında, kendi yerli medeniyet değerleri ile oluşturduğu kendi rejimleri ile idare edilmek isteyen toplumumenfaatleri açısından tehlikeli gördükleri için darbelerle bu toplumları kendi ideolojilerine razı etmek üzere sürekli darbeler planlayıp durdular. Bunu en çokta bizim ülkemizde yaptılar. 1960 ta mevcut iktidar, ABD ve batıya mesafeli tutum alıp, ülke kalkınması için Rusya sermayesini alternatif olarak kullanmayı sadece düşündüğü için darbe yaptırıp başbakan ve bakanları astırdılar.

     Daha sonra yapılan darbelerde de hep aynı gerekçe ile hareket ettiler. Bize; “ya bizim gibi idare olunursunuz, ya da silahla yola getiririz” dediler. En son 28 Şubatta ülkede ve toplumumuzun kahir ekseriyetinde Avrupa birliğine girmek iradesi yokken, düzenledikleri darbe ile toplumsal mühendislik yaptırarak, toplumu ve idarecileri Avrupa birliğine razı ettiler. Yani ölümü göstererek sıtmaya razı ettiler. Eğer bu konuda bir direniş olsaydı, mesela ak parti açıktan AB ye karşı çıksaydı, kanlı bir şekilde bastırılmak tehlikesi ile karşılaşacaktı. Onlarda kendi ifadelerine göre; “reel politiğe” teslim oldular.

     Ama batılı sömürgeci beyler ve onların gönüllü uşakları bununla yetinmek istemedikleri için kendilerini aldatılmış hissederek, ülkemizde iktidara karşı iç güçleri destekleyip harekete geçirerek darbe provaları yapmaktan çekinmediler. İlk provada pek başarılı olmasalar da yeni planların peşine düştüklerine hiç kuşkusunuz olmasın. Çünkü ülkemiz, batıcı sömürgeci elitler için tam bir yağlı kemik olarak görülüyor. Bundan asla vazgeçmezler. Eğer bu planları ülkemiz idarecileri bozup da; “bu ülkede sizin değil, halkın dediği olur. Kendi dostumuzu da, düşmanımızı da biz belirleriz” derse, demek için halkın desteğini yanında hissederse, ülkemiz bu fasık daireden kurtulur. Eğer halk daha önceki darbe girişimlerinde olduğu gibi kendi seçtiklerine sahip çıkmazsa hiç şüpheniz olmasın Mısır da olanların daha beteri bizde de yaşanabilir.

       Bugün Mısırda yaşanan olaylar karşısında tüm dünyayı değil, sadece ülkemizdeki söylenenleri izlerseniz bu kanaate varırsınız. Mısırda yaşanan kanlı darbeye ülkemizde kimlerim destek verdiğine, kimlerin karşı çıktığına dikkatle bakmamız olayları daha isabetli analiz etmemizi sağlayacaktır.

      Hiçbir şey bilmiyorsak bile, ülkemizde yaşanan özellikle, gezi olaylarını, Mısırda yaşanan kanlı darbeyi, Tunus ta, Libya da yaşanan darbe provalarını inceleyince, bunların hepsinin aynı mihraklarca planlanıp, desteklendiğini çok rahat görebilirsiniz.

     Eğer bu küfür ve fitne planlarını anlayıp, bu oyunları bozabilirsek, İslam dünyasındaki asırlık esaret zincirlerini bu defa kırabileceğimizi ümit ediyorum. Yoksa daha uzun süre batı bize nasıl idare edileceğimizi, dostumuzun kim, düşmanımızın kim olduğunu dikte ettirmeye ve böylece Müslüman kanını Müslüman eliyle döktürmeye devam edeceğini bilmemiz lazım.

     Bize düşen de hiç olmazsa şu mübarek gün ve gecelerde, zulüm altında inleyen, onur ve inancı için şahadeti göze alarak secdede kurşunlanan mazlumlara dua etmektir. Tek ve mutlak güç sahibi Allah c.c.dır.

        Selamlarımla….

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız