AK PARTİ ABD VE BATININ İŞİNE NEDEN GELMİYOR?

  • 17.06.2013 00:00

 

 
         Ak parti iktidara geldiği ilk günden itibaren “Müslüman’ca” bir dış politika izleyeceği algısı uyandırmıştı veya en azından bende uyandırmıştı. Zaman ilerledikçe bendeki bu algı kuvvetlendi. Dostlarımızla özel sohbetlerimizde bu konudaki fikrimi açıkladıkça beni yadırgarlardı. Ama başbakanın meşhur Davos çıkışından sonra bana yöneltilen eleştiriler zamanla azaldı. Olaya önyargısız bakmayı beceren dostlarımızda olayları daha iyi anladılar.
       Bugün geldiğimiz süreçte artık slogan şekline getirilmiş bulunan “işbirlikçi AKP” diye nara atanların ülkemizdeki vesayetçi, darbeci, ulusalcı ve ulusolcu çevrelerin dezenformasyonu etkisinde kalarak bu sloganı attıkları hiçbir şüpheye yer olmayacak şekilde ispatlanmıştır. Bu çevreleri ve dışarıdaki müttefiklerini kudurtan olay, başbakanın tüm İslam dünyasının derdi ile dertlenmesi ve onların her sıkıntılarında yanlarına koşmasıdır.
      Gazzeden, Irak’a Suriye den Mısır, Tunus ve diğer İslam ülkelerinin tamamında ezilenlerin yanında durmuş, oların haklarını küresel egemenlere karşı savunmuştur. BM ye yaptığı çıkışların arkasında da bu duruşun izleri vardır. Dünya nüfusunun önemli bir kısmını oluşturan Müslümanlara hiçbir hak tanımayan küresel sömürücü statükoya başkaldırısının sebebi budur. Bunun da hem İslam dünyasında hem de emperyalist dünyada yankıları olmaktadır. Onun için son olaylar nedeniyle Müslüman ülkelerde başbakanımız lehine mitingler düzenlenmektedir. Bu olaylar devam ederse gezide başlattıkları bu ayaklanma tersine etki yapıp, batıya karşı İslam dünyası ayağa kalkacak ve kendi idarecilerini de batıya tavır almaya zorlayacaklardır. Yani sömürücülerin tuzaklarını Müslümanlar tersine çevirip, onların kendi tuzaklarında debelenmelerine sebep olabilirler.
       Bugün “gezi çukurunda” bir elinde alkol kokteyl şişesi, öbür elinde molotof kokteyl şişesi verilerek idrar ve necasette rehinlikten kurtarılan lümpenleri destekleyen dış çevreler, onları kendileri oraya yığdıkları gibi geri çekeceklerdir. Yeter ki başbakan bu soytarılara ve ağababalarına pabuç bırakıp, taviz vermesin. Çünkü bunları burada besleyen, ceplerine harçlık koyup, marketlerinden kamyonlarla beleş içki ve kumanya taşıyanlar işin vahametini daha şimdiden anladılar.  Cem Boyner’in daha şimdiden kuyruğu kıvırıp sus-pus olması bunun işaretidir. Divan otelini sahibinin dün gösterdiği kabadayılıktan cayması da öyle anlaşılmalıdır. Bir iki gün içinde diğerleri de eminim aynı kıvırmaya gideceklerdir.
      Olaylar hakkında yorum yapan laik aydınlar durumu kendi ideolojileri açısından yorumlayıp, hükümete gözdağı vererek bundan sonra işlerine gelmeyen icraatına bu şekilde tepki vereceklerini söylüyorlar. Bunun adı aba altından sopa göstermektir. Hükümetin bunlara itibar etmemesi gerekir. Eğer bunlara itibar edip taviz yolunu açarsa yandı demektir. Görüşmeler oldu, tabi görüşülecektir. Şimdiye kadar önemli bir taviz vermeden direnmelidir. Yoksa taviz, tavizi doğurur, her seferinde bu gibi sarhoşları, çapulcuları kullanan her kesim ,taviz peşinde koşmaya başlar.  Esasen onların bütün dertleri başbakana diz çöktürmektir.  Diz çökerse ondan sonra dönüp, bunun propagandasını yaparak onu aşağılayacaklardır.
           Bugün hem içerde hem de tüm İslam dünyasında çok kuvvetli desteğe sahip olmanın sağladığı imkânlardan davası adına iyi yararalanmalıdır. Eğer onun sahip olduğu iç ve dış desteğe karşısındakiler sahip olsalardı, hepimizi bir kaşık suda boğarlardı. Biz tabii ki onlar gibi davranıp zulmetmesini istemeyiz. Mesela parktakilere silahlı müdahale kesinlikle yapılmamalıydı ve yapılmadı. Sabırla onların büyük oranda kendilerinin çekilmesi taviz verilmeden sağlanmıştır. Kalanlara da istendiği kadar taviz verilse de direnmeleri kaçınılmazdı. Çünkü emir büyük yerdendi.
        Buraya bir silahlı müdahale olduğu takdirde sözde çevrecileri oraya toplayıp adeta rehine gibi tutanlar öldürüp, polisin öldürdüğü propagandasını yaparlardı. Bunu cezaevlerine düzenlenen “hayata dönüş” operasyonlarında gördük. Büyük bir kısmını kendileri öldürüp yaktıkları halde suç güvenlik güçlerine yıkılmıştı. Allahtan o operasyonu İslamcı bir iktidar yapmadı. Eğer ak parti veya refah iktidarları yapsaydı, dünyanın müstekbirleri yıllarca anlatırlardı.
        Sahiden o operasyon sonrasında ABD ve Avrupa parlamentosu nasıl bir tepki verdiler? Hatırlayanınız var mı? Ben hatırlatayım. O zaman iktidarda bulunan Ecevit, Bil Clinton’un önünde el pençe divan durduğu için mi hiçbir tepki göstermediler? Nede olsa kendi adamlarıydı. Hatta seçilmiş milletvekilini meclisten kovarken de kılları kıpırdamamıştı.  
      Şimdi dayılanmalarına bakmayın onların ne haktan, ne hukuktan nede insan haklarından söz etmeye hakları vardır. Başbakanımız haktan adaletten bahsedip, milletin cebine attıkları hortumu kestiği için işlerine gelmemektedir. Olay bundan ibarettir.
      Selamlarımla..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız