HALKSIZ HALK AYAKLANMASI PROVASI

  • 3.06.2013 00:00

       Yürütülmekte olan barış süreci, içerde muhalif çevrelerin dışarıda da ülkenin kalkınmasını, barış içinde yaşamasını istemeyen çevrelerin rahatını kaçırdı. Aslında kendileri açısından haklılar. Eğer Türkiye 30 yıldan beri devam eden bu yıkım savaşını bitirirse ülkenin önünü kimse kesemeyecek. Hem bölgesinde hem de dünya siyasetinde söz sahibi olacak bir Türkiye dış çevrelerin işine gelmez.

       Son 150 seneden beri başsız kalan İslam dünyasının derlenip toparlanması, İslam coğrafyasındaki akan kanı durdurması ihtimali dış güçleri rahatsız etmektedir. Onun için neye mal olursa olsun Türkiye’nin önünü kesmek gerektiğine iyice inanmışlar, bunun için her fırsatı değerlendirmek istedikleri taksim olayları ile ortaya çıktı. Ülkemiz medyasında haber değeri olmadığı için yer verilmeyen basit gösteriler ve bunlara dair haberler, uluslararası Siyonizm’in hâkim olduğu medya organlarınca ilk haber olarak verilip manşetlere taşındı. Bununla da kalmayıp Siyonist propagandanın emrinde sinema yapan bazı aktörler olayları büyütüp internet iletişimleri ile ülkeye servis yaparak ülkeyi karıştırmak istediler. Bunda da kısmen de olsa başarı sağladılar.

       Olayın başladığı ilk günlerde bütün muhalefet partileri göstericilerin arkasında saf tutarken dışarıdan gelen bu destekleri görünce akılları başlarına geldi. Önce MHP bunun hükümete ve devlete başkaldırıya dönüştüğünü görerek kendilerinin bu olayların içinde olmayacaklarını açıklayarak teşkilatlarından bu gösterilere katılarak destek vermemelerini istemiştir.

       Arkasından CHP önce Kadıköy de yapacağı mitingi taksime taşımaya karar vermiş, ancak kulağına kar suyu kaçtığı için, olayların isyan ve kalkışmaya dönüştürülme planlarını sezdiği için meydana çıkacak sorumluluğu göğüslemek istemediğinden başta genel başkan olmak üzere partililerin birçoğu taksime gitmekten vazgeçmişlerdir.

       Hükümet de muhalefetin gösterdiği bu sağduyuya karşılık vererek taksimden polisi çekerek planların boşa çıkmasını sağlamışlardır. Toplumsal kalkışmalarda arkasında kuvvetli bir toplumsal kurumlar ve bu kurumları temsil eden liderler olmayınca başarılı olmaları imkânsızdır. CHP ve MHP’nin kurumsal desteğini çektiği bu ayaklanma provalarını liderliği kala, kala işçi partisi ve arkasında partisinin desteği olmayan sosyalist Sırrı Süreyya Öndere kaldı.

       İşçi partisi ideoloji belli olmayan Ergenekon la organik bağları nedeniyle başta genel başkanları ve yöneticileri cezaevlerinde bulunan, toplumda karşılığı olmayan marjinal bir örgüt durumundadır. Yaklaşık 10 yıldan beri halkı durmadan ayaklanmaya çağırdığı halde kale alınmıyor. Bu örgüt cumhuriyet mitinglerinde bunu denedi, bu mitinglerde “ordu göreve” pankartları açarak mitingleri istismar etmek istedi beceremedi.  Ergenekon yargılamaları sırasında bazı CHP milletvekillerini de olayların içine çekerek orada bir ayaklanma provası yaptı, CHP’liler olayların çığırından çıkacağını sezerek Silivri den uzaklaşınca ertesi gün 3-5 kışı kaldılar ve fiyasko yaşadılar. Bu olayda da aynı fiyaskoyu yaşayacakları şimdiden belli oldu. Bu olayı diğerlerinden ayıran şey, belki biraz daha fazla konuşulacak, kendi televizyonlarında bu olayı kaşımak için daha uzun süreli yayınlar yapacaklardır.

       Taksim olaylarını başka bir figüranı ise yukarda söylediğim gibi sinemacı eskisi Sırrı Süreyya Önderdir.  Bu kişi bizim Erzurum tabiri ile “ duymuş ki horasan da halı tokunir ama onun duyduğu gibi değil” darb-ı meselinin anlattığı duruma düşmüş. Beyimiz komünist olduğu için Moskova meydanında tankın üzerine çıkan sarhoş Boris gibi kahramanlığa özenmiş. Bir kere Boris Yeltsin’in üzerine çıktığı bir tank idi. İnsanlara ateş etmek üzere geliyordu. Senin önüne yattığı ise bir iş makinesiydi. İş makinesini üzerine çıkıp önünde yatarak haksız yere milletin arazisi üzerine gecekondu yapıp bunun yıkılmaması için direnenlerdir. Bunlardan hiç kahraman çıkmadı.

       Tankın üzerine çıkanlar can kaybını önlemek için canlarından vazgeçmeyi göze aldılar. Oysa sen halkın yararına olacağı düşüncesi ile yapılan bir şeye karşı çıkanların yanında saf tuttuğun için kahramanlık hayaline kapılmışsın. Ortada çok şükür can kaybı yok, mal kaybı yok iken kışkırtma yaptığın için kahramanlık şansın hiç yok. Her makineyi tank zannederek üzerine çıkmaya çalışman tankı hiç görmediğinin ispatıdır. Keşke Sincan da yürütülen tanklara karşı durup üzerlerine tırmansaydın şimdi senin için iyi bir tecrube olurdu. Sokaklarda tanklar yürürken sen neredeydin?

       Ama bu olay başka bir olayın su yüzüne çıkmasına sebep oldu. Oda ak parti içindeki çatlak. Bu olay nedeniyle cumhurbaşkanının açıklaması aslında örtülü bir şekilde başbakan ve hükümet eleştirisine dönüşmüş. Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada göstericilerle hükümeti aynı kefeye koyarak her iki tarafa da itidal tavsiye ediyor. Yine hükümet sözcüsü olaylarda zıvanadan çıkmış kitlelere sükûnet mesajı vereceğine, olay üzerinden parti yönetimine ve başbakana göndermeler yapıyor. Herhalde kendisini yakında ulusal kanalda görürüz. Oysa siyasette uzatmaları oynadığı bu dönemde onun başbakanın arkasında taş gibi durup, Sezar’ı bıçaklayan Bürütüs durumuna düşmemektir.

       Ama bu olaylar umarım iktidar partisi için çok önemli bir tecrube olmuştur. Haktan ve adaletten ayrılanın ayağı kayar. En yakınındakiler bile insanı terk eder.

       Selamlarımla…



Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Hemşehrim
    Hemşehrim
    22.12.2011 15:56

    Ankara Hayvanat Bahçesinde bir kafes... Kafesin içinde sahibi... Homurdanarak dolaşmakta... Kafesin üzerinde de içerisindekini tanıtan bir levha... Levhayı okuyoruz; " Bozayı" " Geldiği yer: BOLU"... Ne diyeyim ben daha!...

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız