SÜT KARDEŞLİĞİ

  • 9.03.2013 00:00

 

                                                       

            Durup, dururken hiç de acil bir ihtiyaç yokken, sağlık bakanlığı ülkenin hassas sinir uçları ile oynadı. Ülkede sanki çocuklar besin bulamadığı için açlıktan ölüyormuş ta sağlık bakanlığımız “ana sütü bankası” kurmaya kalkışmış. Buna göre; sütü fazla olan emzikli kadınlardan ana sütü alınıp, muhafaza edilerek ana sütünden bir şekilde mahrum olan çocuklara verilecekmiş. Böylece ana sütü ile sağlıklı nesiller yetiştirilecekmiş.

            Diyanet işlerinin bu konudaki açıklaması ise tam da eskiden beri sürdürülen tutuma uygun, hükümet paralelinde açıklama yapmanın ötesine geçmedi“Eğer gerekli tedbirler alınırsa sakıncası yok” mealinde açıklama yaptı. Peki, ne gibi tedbir alınacak?

            Açıklamaya göre; süt veren ve alanlar kaydedilecekmiş. Bu çözüm olacak mı? Belli değil, süt veren anne eğer bu sütü vermeden önce, geçmiş yıllarda başkalarının çocuğunu da emzirdi ve unutarak veya kasten bunları söylemedi ise ne olacak? Oda şansa kalmış!

           Bir deli bir kuyuya bir taş atar kırk akıllı çıkaramamış” durumuna neden ihtiyaç duyuldu? Bunu tasarlayanlar sütkardeşlerinin evlenmesini İslam dininin yasakladığını hiç duymamışlar mı? Belikli duymuşlar ama görüntüyü kurtarmak içindiyanetten fetva almak istiyorlardır.

             Cumhuriyetle yaşıt olan bu kurum, başta başörtüsü olmak üzere İslam ahkâmı konusunda, şeflik, darbeler ve daha birçokolağanüstü dönemde bile dine aykırı bir fetva vermedi. Eminim ki din işleri yüksek kurulu bu konuda da kuran ve sünnetin açık hükümlerini gözeterek bir fetva verecektir.  Eğer diyanet yetkilileri bu konuyu yüksek kurula getirmeden kendi indi açıklamaları ile cevaz verecek olurlarsa bunun vebalinden kurtulamayacaklarını çok iyi biliyor olmalılar.

              Yeri gelmişken şunu tespit etmeliyiz ki; Atatürk döneminde bile, devlet yapacağı toplumu ilgilendiren her icraatta, öncelikle dönemin diyanet işleri başkanı Rıfat Börekçi ile görüşüp, olumlu görüşünü aldıktan sonra o kanunu çıkarırdı. Ama şimdi işine geldiğinde “bu konuyu ulemaya sormak lazım” diyen bir hükümetin böylesine önemli bir konuda bırakın ulemayı, diyanet’in resmigörüşüne bile gerek görmemesi çok manidar. Çünkü diyanet yetkililerinin konu ile ilgili açıklamayı basının soruları üzerine yaptığı anlaşılıyor.

             Bir kaç günden beri İslami çevrelerde konu ateşli bir şekilde tartışılırken ne hükümet sözcülerinden, ne de sağlık bakanlığından, hatta nede diyanetten resmi bir açılama yapılmıyor. Bunu nasıl yorumlamak gerekir? Son zamanlarda, hükümet hemen birçokkonuda, ülke Müslümanlarının hassasiyetini gözetmeyen adımlar atıyor. Daha önce de; terör destekçilerinin mallarına el koyma adı altında Filistin ve diğer mazlum Müslümanlara yardımları BM’nin insafına terke eden yasa çıkarken de hiç olmazsa sivil toplum örgütlerine bile sorulmaması gibi…

             Bu konuda da bırakın âlimi, ulemayı mahallelerindeki herhangi bir cami cemaatine sorsalardı, İslam’ın buna cevaz vermeyeceğini anlarlardı. Fıkıh konuyu “emenin emzirene nefsi, emdirenin emene nesli haramdır diye formüle ettiğini sokaktaki her Müslüman bilir. Kurulmak istenen bu banka ile de sütkardeşlerinin evlenmelerinin önüne geçmenin imkansız olduğunu söylerdi.

             İslam da nikâh konusunu az buçuk bilenler; nisa suresi 23. Ayette bu konuya açılık getirildiğini, birbirleri ile nikâhlanmasıharam olanları sayarken, “sütkardeşleriniz” diye buyrulduğunu bilirler.

             Ayrıca hiç tereddüt’e yer bırakmayacak şekilde peygamber efendimiz (s.a.v.)’in meşhur bir hadis-i şerifi vardır. “doğum yolu ile haram olan süt emme yoluyla da haram olur.”

             Yukarda ki temel formül gereğince peygamberimize sütkardeşi olarak bildiği kişilerin kızları ile evlilik teklif edilince de bunu açıkça reddettiği fıkıh literatürümüzde mevcuttur. (Dileyen mebsut 5. Cilde başvurabilir)

              Ayrıca her kadının sütünün helal olma şüphesi de incelemeye değer bir konudur.  Onun için baştan sona problemli bir konuyu ümmetin başına bela etmenin uhrevi sorumluluğu çok fazla olacaktır. Milletin yığınla hayati problemi varken bu meseleyi gündeme getirmek pek safiyane bir düşünce olmasa gerekir.

              Selamlarımla…..

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız