- 5.01.2013 00:00
Önce bir düzeltmeyle başlamak istiyorum. Bundan önceki yazımızda ülkede uzun yıllardan beri kutlanan yılbaşı rezaletine değinmiş, ilk kez bu yıl orman bakanlığının yılbaşını kutlayanlara ücretsiz Noel ağacı verdiğini söylemiştik. Bu kanaate de, televizyon haberleri seyrederken sayın orman bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu beyin “isteyene çam ağacı vereceğiz yılbaşında kullandıktan sonra dikmek kaydı ile….” diye demecinden anlamıştık. Bu demecide çeşitli ajansların haberlerinden çek ettik.
Ancak yazı yayınlandıktan sonra özellikle orman teşkilatı mensupları ve bölge müdürümüz Sayın Sırrı Köstereli Bey; konunun öyle olmadığını, isteyen herkese dikmek üzere fidan verildiğini, bunu da senenin her mevsiminde yaptıklarını açıkladı. Bu durumun yılbaşı ile alakalı olmadığını bunu böyle lanse etmenin sayın bakana haksızlık olduğunu söyleyip, konunun bu şekilde yansıtılmasını istedi. Bizde verilen bilginin sağlamlığına güvendiğimiz için bu açıklamaya yer verdik.
Diğer bir konuya gelince; içinde bulunduğumuz hafta içerisinde ulusal basına verdiğimiz mülakatlarla ilgili açıklama yapmak gereği duyduk.
Bu açıklamalar ulusal basında manşetlere taşınıp, gün boyu, saat başı televizyon ekranlarında verilince bası ulusal yayın yapan sitelerde çeşitli yorumlar yayınlandı. Bu yorumları ciddiye alıp, cevap vermeyi düşünmemiş, planlamamıştım. Ancak bazı yorumcular bizi şöhret düşkünü gibi görmeye başlayınca bu konuda da siz takipçilerle dertleşme ve bazı gerçekleri size aktarma gereği duydum.
Şunu samimiyetle söylemeliyim ki, bu röportajları ben arzu etmedim. Ancak uzun zamandan beri bazı ulusal yayın organları peşimi bırakmıyorlar, araya hatırını kıramayacağım kişileri koyarak bana baskı yapıyorlardı. Ancak direnmenin de bir sınırı var, herkese direnemiyorsunuz.
Haberi manşete çıkaran bugün gazetesi muhabiri Kamil kardeşimiz, yazar Dr. Mehmet Sılay beyi aracı olarak devreye sokunca kendisini kıramadık. Ve söyleşi yaptık. Bu söyleşi yayınlanıp ilgi çekince bu kez ajanslar ve televizyonlardan çok sayıda talep geldi. Bunların çoğunu gene reddettik. Ancak Haber Türk televizyonu da kıramadığımız arkadaşlar vasıtası ile kapımızı çalınca onlarla da bir söyleşi yapmak zorunda kaldık.
Bu arada ilimizde İhlâs haber ajansı adına görev yapan Bülent kardeşimiz röportaj için çok ısrar etti. Ona da ret cevabı verince oda kendisini asla kıramayacağım, dostum Sayın Abdullah Uzun kardeşimizi ricacı olarak devreye soktu. Ne olursa olsun kendisini kırmam söz konusu olmayacak bir kişi söyleyince onunla da (iha) söyleşi yaptık.
Olay tamamen bu minval üzere gelişmişken, bazı yorumcuların, anlatılan gerçekler işlerine gelmediği, ideolojilerine ters şeyler söylendiği için, abuk sabuk yorumlar yapmaya başladılar. Kimisi kendimize siyasette yer aradığımızı, kimisi, neden şimdiye kadar susup, bugün konuştuğumuzu söyleyip, sorgulamaya başladılar.
Şunu peşinen söyleyeyim ki; eğer siyaseti düşünseydim, 2000 yılında Ak parti kurulurken teklif edilen kuruculuk görevine talip olurdum. Üstelikte kurulacak bu partinin ilk seçimde iktidara geleceğini de kesinlik derecesinde tahmin ediyorduk. Ama sırf Rahmetli Erbakan hocamızın yolundan ayrılmayalım diye bu işe tevessül etmedik. Allaha şükür pişmanda değilim. Yeniden aynı olayları yaşasam yine hocamın yolundan ayrılmayı asla düşünmezdim. Ayrılanları da hiç hoş görmedim. Onlara 2009 yılında mahalli seçimler dışında oyda vermedim. O bakımdan benim iktidara yaranmak diye bir derdim olamaz. İçteki siyasetlerini hiç tasvip etmedim. Dış politikada başarılı bulduklarımı da 10 senedir söyler yazarım.
Bu söyleşileri şimdiye kadar bazı yerel basın organlarında hatırını kıramadığım arkadaşlara da yaptım. Hatta her 12 Eylül ve 28 Şubat yıl dönümlerinde bu söyleşiler ilimizdeki yerel basında tekrar yayınlarlar. Şimdi söyleşi yapmamın ardında bir şeyler arayanlar avuçlarını yalarlar. Bu yayınların bana hiçbir getirisi olmamıştır, olamazda..
Kendi anılarımın gazete malzemesi olması beni çok onurlandırmaz. Zaten bu hatıraları tarihe not düşmek üzere kitap olarak yayınlamayı düşünüyorum. Gazetelerde çarşaf, çarşaf detayı ile yayınlanan bir konuda kitaba ilginin azalacağı bir gerçek iken bundan bir çıkar sağladığımız da düşünülemez.
Saygılarımla…
Yorum Yap