BAŞBAKAN ERDOĞAN DA ERGENEKONCU MU?

  • 27.12.2012 00:00

 

          Yanlış anlaşılmasın, başlıktaki soru benim beynimin ürünü olan bir soru değil. Bu soru kapanma noktasına gelen, Taraf gazetesinin “cemaatçi” olarak bilinen yazarlarından birisine ait. Bu yazara göre başbakan, bu yılın şubat ayından beri taraf değiştirerek, Ergenekoncuların safına geçti.
           Bu yılın şubat ayında ne oldu, diye baktığımızda, MİT başkanına ve dolayısı ile başbakana karşı bir yargı darbesi yapılmak istenirken, başbakan elini çabuk tutarak yasa çıkarıp, bu darbe operasyonunu akamete uğratmıştı.
          İş bununla kalmamış, yine başbakanın açıklamasına göre şubat ayında, oturduğu ve çalıştığı mekânlara dinleme cihazları yerleştirilmiş. Şimdi toplum bu dinleme işlemini hangi odaklar yaptı diye araştırırken, hiç kimse bırakın kesin bir yargıyı, bu konuda tahmin dahi yapamazken, bu yazarın, birazda galiba telaşla cihazları MİT’in yerleştirdiğini ilan etmesi bana çok enteresan geldi.
          Bu yazara göre, başbakanı Ergenekon konusunda, hizaya getirmek, onları hapisten kurtarmak, bu konuda yasal düzenlemeye mecbur etmek içi yapıldı. Başbakanda o tarihten itibaren, Ergenekoncular ve derin devletin yanına geçti. O tarihten itibaren cemaat mensuplarına karşı tavır aldı. Yine o tarihten sonra özel dershaneleri kapatacağını açıkladı. Sırf başbakanı yönlendirmek için bu böcekler yerleştirildi.
          Onların düşüncelerine göre; başbakan cemaate sırtını dönmekle yanlış yapıyor. Cemaatten ayrı düşerse onu kurt kapar. Çünkü kendilerini ülkedeki İslami düşüncenin tek örgütü olarak görüyorlar ve kalabalıktan “sürüden ayrılanı kurt kapar” atasözünü hatırlatıyorlar. Yani açıktan “ya bizim dediğimizi yaparsın yoksa sende diğer sivil idareler gibi darbeye maruz kalırsın. Çünkü seni darbeye karşı ancak biz koruyoruz” demeye getiriyorlar.
         Kendilerinden başka İslami yapılanma ve cemaatleri de, aslında Ergenekonculardan çokta ayırmıyorlar. Kendileri dışındaki tüm İslami yapılanmaları, toplulukları, cemaatleri hatta tarikatları ve özellikle milli görüş hareketini zaten “Ergenekon’un İslamcı kolu” olarak niteliyorlar. Bunu da yeni yapmıyorlar. Ta Ergenekon operasyonlarının yapıldığı ilk günden beri dillendiriyorlar. Başbakanı bu kervana yeni kattılar.
          Hatta 2009 yılı mahalli seçimleri sırasında Saadet Partisi belediye başkan adayları bu davaya ilişkin usul eleştirisi yapıp, bu davadan tutuklananlara zulüm edildiğini dile getirip, Silivri’ cezaevini guntanamo kampına benzetince bu adaylara ve hareketin lideri Rahmetli Erbakan hocamıza kendi yayın organlarında açıktan “Ergenekon’un İslamcı kolu” diye yazıp söylediler. Kendilerine yakın bazı remi kurumları onların açığını aramaya sevk ettikleri o zamanlar epeyce dillendirildi.
          Bu iş sadece milli görüşe yapılmayıp, siyasetle alakası olmayan diğer cemaat ve topluluklara da yapıldığı iddia edildi. Bu iddiaları en çokta Çarşamba cemaatinin önde gelen âlimlerinden olan Ahmet hoca, nam-ı diğer cübbeli Ahmet hoca dillendirdi.
       Ahmet hocanın başına öyle bir çorap örüldü ki; kurulan kumpasla, hoca Müslümanlar nezdinde itibarsızlaştırılıp, cezaevine atıldı. Eğer dayanıksız, imanı zayıf, kibirli bir kişi olsaydı, cezaevinde ya intihar ederdi veya kahrından ölürdü. Zaten bu hesapla içeri tıkıldığı anlaşılıyor. Yani bir taşla iki kuş vurulmak istenmişti. Hem Ahmet hoca gibi sözünü sakınmayan, korkusuz bir âlim itibarsızlaştırılmış olacaktı, hem de cezaevinde ölünce ondan kurtulunacaktı.  
       Ama “herkesin bir hesabı var, Allahın da bir hesabı vardır. Onun hesabı her hesabın üzerindedir” ilahi düsturu işlemiş, Ahmet hoca bu düstura gönülden inanarak sabretmiş ve hesaplar tutmamıştır. Ahmet hoca tahliye edilmiş ve inşallah yargılama sonunda da aklanacaktır. Onun iddiası da, kendisine bu komplo aynı odak tarafından kurulmuştur. Ama sadece iddiadır. Gerçeği Allah bilir.
        Ama iddia olmayan yalın bir gerçek olan ise; hem taraf yazarı, hem de zaman gazetesi yazarı iki kişinin aynı gün yazdıkları, yukarda değindiğimiz iki yazı var ortada. Birisi başbakanı ofislerine konan dinleme cihazları ile yönlendirilip, Ergenekoncu yapıldığını söylüyor. Diğeri de “bizi desteklemezsen, ODTÜ olayları gibi olaylar olmaya devam eder ve neticede darbe olur. Sürüden ayrılanı kurt kapar” diye tehdit etmiştir.
        İnsan ister istemez soruyor. Kendilerini siyasetin dışında gören, siyasetten her fırsatta Allaha sığındığını söyleyen bir topluluk neden bu kadar siyasallaştı? Bu kadar siyasallaşmanın arkasında güçlü dış destekler var mı? Varsa yine iddia edildiği gibi okyanus ötesi mi? Eğer öyleyse nihai hedef nedir? İnsan merak ediyor.
        Selamlarımla…
         

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız