MÜSLÜMAN SOL ÖLDÜRÜLDÜ MÜ?

  • 21.09.2012 00:00

 

 

                

          Bu kavram yaklaşık 8 yıl önce, Sayın Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu ve Sayın Ertuğrul Günay tarafından siyaset sahnesinde kullanılmaya başlandı. Bu iki siyasetçi ve yanlarına aldıkları diğer bazı siyasetçi ve akademisyenle beraber “Müslüman sol hareket” adı altında bir yapılanma başlattılar.

 

         Tam olarak değilse bile, aynı anlama gelecek ifadeleri, geçmişte İslam dünyasına rahmetli sosyolog, akademiysen, İranlı Dr. Ali Şeriatı’nın eserleri ile duyurulmuştu. Bu anlayış, esasen fakir ve mustazaf olan Anadolu insanını ve yerli düşünen aydınları, etkilemeye başladı. Özellikle 1970lerde halkımız bu fikirlere yakın fikirleri savunan, Bülent Ecevit’in yeni CHP’si ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın MSP sini tercih etti. Bu iki parti benzer fikirleri savunuyorlardı.

          Uzun yıllar İslam’a mesafeli durmuş, bu yüzden Müslüman halk ile duygusal bağları kopma noktasına gelen CHP, Bülent Ecevit ile “inançlara saygılı laiklik” söylemi ile İslam’a ve “toprak işleyenin su kullananındır” sloganı ile sola vurgu yaptığı için tarihinde ilk ve son defa %42 oy almıştı.

         Merhum Erbakan hocamızda, İslam da sosyal adalet, hakça paylaşım, ezen ve sömüren kapitalizm karşıtlığı sayesinde, yeni kurulup kısa zamanda seçime giren partisi ile %12 oy alma başarısını göstermişti. Hocanın seçim çalışmalarını izleyen düzen savunucuları, “MSP yeşil komünist” diye propaganda yaparlardı.

         Bu iki parti, seçimden sora birlikte koalisyon kurdular ve tarihimizde ilk defa bölgemize hâkim emperyalist güce karşı çıkarak, cumhuriyet tarihinin ilk ve tek savaş zaferini kazandılar. Daha sonra emperyalist ABD’nin dış işleri bakanı Henry Kisıncır devreye girerek, Robert kolejden talebesi Bülent Ecevit’i ikna edip koalisyonu bozdurmuştur. Ecevit o günden sonra sol fikirlerden vazgeçmiş, ömrünün sonuna kadar “milliyetçi sol” ya da şimdiki “ulusalcı” fikirleri savunmuştur.  Daha sonra girdiği her seçimde oylarını azaltmış, 1999 yılında ABD’nin yardımı ( Öcalan’ın teslimi)ile %21 oy alabilmiştir.

         Erbakan hocamız ise; İslami fikirlerinden vazgeçmemiş, adaletsizlikleri giderme adına “adil düzen” sloganı geliştirmiştir. Bu fikirler toplumda beklenenin üzerinde yankı bulup, seçmenler oluk, oluk akarken dışarıdan müdahale ile 1991 yılında ittifak yaptırılarak, kurulu düzeni savunan milliyetçi düşüncelerin etkisi altına girdiği, için daha sonraki seçimlerde tek başına iktidar olamamıştır. Bilahare, yapılan hatalar görülüp, tedbirler alınmaya çalışılmışsa da, tılsım kaybolduğu için ezilen insanların oyları istenen oranda alınamamıştır. Hocaya rağmen parti, zenginler partisi görüntüsü verilmesi çürümeye ve bölünmeye neden olmuştur.

         2000lerde, yeniden siyaset sahnesinde duyulmaya başlayan “Müslüman sol” bazı çevreleri tedirgin ettiği için, daha önce Sayın Ecevit’e uygulanan ikna hareketi bu kez Sayın Ertuğrul Günay’a ve şimdi partilerini terk edenlere uygulanıp, kendilerine ve ikişer yakın arkadaşlarına, makamlar vaat edildiği için, savundukları fikirleri ve arkadaşlarını terk ederek, iktidar partisine geçtiler.

         İktidar partisine geçerken de, tıpkı bugünlerde yaşandığı gibi, “biz fikirlerimizi terk etmiyoruz, orada da bu fikirleri savunacağız” dedikleri halde, bu fikirleri bir daha ağızlarına alamadılar.

         Sayın Bekaroğlu ve arkadaşları bu günlerde, bir kez daha, satışa geldiler. Savundukları fikirleri savunmak her babayiğidin karı olmadığı için yalnız kalmaya alışkın olmalılar. Günümüzde iktidar partisinin özellikle ekonomik eşitsizlikler konusunda ki hatalarını topluma anlatmak çok kolay değil, adama deli derler. Çünkü ona oy veren Müslümanlar, artık paranın tadına vardılar. Paranın sağladığı imkân ve rahattan vazgeçmek yerine, adalet, eşitlik, hak, hukuk gibi söylemleri olanları ayartıp, ikna ederek, fikirlerinden ve partilerinden adeta satın alarak vazgeçirmek daha kolay ve ucuza geliyor.

         Yukarda serencamını, kısaca özetlemeye çalıştığım “Müslüman sol” fikirler bu toplumda ve genel olarak İslam toplumlarında, uzun yıllardan beri vardır. Bundan sonrada var olmaya devam edecektir. Zira adalet, hak, emek, eşitlik bu toplumun inanç ve kültür genetiğinde hep vardı. İslam, sömürünün ve kapitalizmin payandası bütün gayretlere rağmen hiç olmadı, bundan sonra da olmayacak. Kapitalizme “abdest” aldırarak ancak geçici bir süre için insanlar kandırılabilir. Kapitalizmin abdestlisi de, tanrıtanımazı da aynıdır.

          Taşeronlaştırmayı “sistemin gereği” sayanları, AVM inşaatlarında ve reyonlarında insanlar köle gibi çalışıp, hayatlarını harcarken, buraların mescitlerinde “marka ayakkabılar” çoğaldı diye övünenler, elbette servetlerinin hesabını Allaha verecekler. Ama bizlerin pozisyonu önemlidir, biz Müslümanlar, ezenlerin yanında mı olacağız? Yoksa sömürülen mazlumlarla mı olacağız?

          Bizim imtihanımız budur. Zenginin ve müstekbirin yanında olmamız için şeytani tuzaklar, paralar ve makamlar bize cazip gelebilir. Ama bunun hesabını Allaha vermemiz güç olur.

          Ben milletimizin imamına ve iman ferasetine güveniyorum. Bir gün iman ve adaletin ikiz kardeş olduğunu idrak edecek, adaletin olmadığı yerde imandan söz edilemeyeceğini anlayacak, onun hâkimiyeti için çalışacaktır. Bu nedenle hak fikirler ve bunları savunanlar, ne kadar satışa gelseler de, ölmeyecek yok edilemeyeceklerdir.

          Selamlarımla…       


Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ebubekir KAZAK
    Ebubekir KAZAK
    22.11.2011 08:59

    Yaşadığımız bu haksızlığı köşenize taşıdığınız için teşekkür ederim. Biz Muhasebe Denetmenleri halen bu yanlıştan dönüleceği ümidini taşıyoruz. Çünkü bu yapılan düzenlemenin Ülkemize bir fayda getirmeyeceği kanaatindeyiz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız