- 13.08.2012 00:00
Sayın başbakanın Fazilet Partisinde iken genel merkeze ve hocamıza yaptığı eleştiriler, bugünlerde kendi ayağına dolanıyor. Yeni parti kurmaya ikna edilip niyetlendiğinde, genel merkezi ve hocamızı eleştirerek artık siyasetin gençlere bırakılması gerektiğini çokça dile getirmişti. Onun neticesi olarak ta kurduğu partisinde; en çok üç defa aday olunabileceği hükmünü parti tüzüğüne koymuştu.
Yine o dönemde hocamızın parti içerisinde demokratik işleyişi istemediğini, kendisinin genel başkan olamadığı dönemlerde, liyakat yerine sadakati ön plana çıkararak kendisine sadakat gösteren eski arkadaşlarına partiyi teslim ettiğini, kendisine emanetçiler bulduğunu gerek özel, gerek açık toplantılarda hep dile getirirdi.Bizler de genellikle bu eleştirilere hak verirdik.
Bugün gelinen noktada, başbakanın geçmişte söylediği sözler, yaptığı eleştiriler kendisini köşeye sıkıştırmışa benziyor. “bıldır yenen hurmalar, bu yıl seni tırmalar” demişler. Yine “büyük lokma ye, büyük söz söyleme” diye de bir atasözümüz vardır.
Zaman çabuk geçti. Parti 3 kez genel seçim kazandı. Ulusal ve uluslararası konjöktür de buna yardım etti. Büyük seçim başarıları kazanıldı. 3. Dönemin sonu yaklaşıyor. Geçmişte büyük, büyük laflar ettiği için parti tüzüğünü kendisi ve yakın arkadaşları için değiştirip, karizmayı da çizmek istemediğinden, başka siyasi atraksiyonlara başladı.
Evvela kendisine, sözünden çıkmayacağına inandığı bir emanetçi bularak partinin başına geçirme arayışına girdi. Bulup bulamadığını bilmiyorum. İkinci olarak kendi yokluğunda, özellikle karizma eksikliği nedeniyle partisinden kaçacak oyları önlemek için alternatif sayılacak partileri yok etme faaliyetine girişti. Esasen Sayın Numan Kurtulmuşu da kendisine emanetçi yapmaktan ziyade mevcut alternatiflerden birisini yok etme hareketi olarak yorumlamak gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü bölüne, bölüne mecali kalmamış hocasız bir saadet partisinin bir varlık göstermesi mümkün değildir. Hele de şu anda, partini genel merkezine hâkim olan ve adeta politbüro gibi faaliyet gösteren, kerameti kendinden menkul o kurul ve başındaki muhteremin anlayışı zaten saadet partisini siyaseten yerin dibine sokmaya yetiyor.
Alternatif yok etme faaliyeti olarak giriştiği, HAS parti, BBPve SP den özellikle Fatih Erbakan’ı da partisine katmak istemiş, şimdilik Has parti konusunda başarılı olmuşa benziyor. BBP bunu kesinlikle reddettiğini açıklayarak bu planın figüranıolmayacaklarını ilan etmişlerdir. Fatih Erbakan da bu oyunun içinde olmayacağını açıkça ilan etse de, onun dışarıda kalması Ak parti için şimdilik problem oluşturmamaktadır.
İstikbal vaat ettiğini düşündüğüm Dr. Fatih Erbakan da bu anlayışla devam eden bir partinin başında olsa bile ülke Müslümanlarının oyunu alabileceğini tahmin etmiyorum. Çünkü partinin YİK’i !! izlediği muhalefetle Müslümanları da rencide ettiğinin, özellikle Suriye konusunda zalim Esed’in elini sıkmaktan başka bir iş yapmamaktadır. Suriye konusunda parti tamamen Rusya, Çin, İran gibi ülkelerin ve içerdeki ulusalcıların çizgisini izlediği izlenimi oluşturmaktan çekinmemektedir.
Bu parti kuruldu kurulalı dünya Müslümanları ile özellikle de orta doğuda Müslüman kardeşler teşkilatı ile müşterek davranış sergilemişken Hocamdan sora izledikleri politika ile Müslüman kardeşler karşıtı olmalarının sebebini ülkedeki hiçbir, aklıselim Müslüman’a anlatamazlar. Bu bakımdan bu partinin şimdilik!!!İslami siyasette bir katkısı, bir ağırlığı olmaz. Fatih Bey de eğer bu yapıyı bertaraf edip, kendi damgasını vuramaz, ezilen malumlardan yana politika izlemezse, zaten bu parti bitmiş demektir.
Geriye kala, kala İslami hassasiyeti olan, ak partiden kaçacak olan seçmenin gideceği BBP kalıyor. Eğer Tayyip Bey has partiye uyguladığını bunlara da uygulamakta başarılı olursa ülkemizde, İslami siyasetten söz etme imkânımız tamamen yok olacaktır. Daha da kötüsü 1,5 asırlık İslamcılık davası siyaset sahnesinde yok edilecektir.
Oysa Tayyip Bey, bu tehlikeli ve sonunda vebal olan yola gideceğine; “ben hata etmişim 3 kez yetmedi” deyip tüzüğünü değiştirse daha doğru bir yola girmiş olur. Böylece İslamcı siyaseti de tamamen yok etmemiş olur. Batı yanlısı politikasının gerçek yüzü ortaya çıkmaya başlayınca, İslamcı siyaset yeniden kaldığı yerden devam eder.
Selamlarımla .
Yorum Yap