2014 İÇİN HAMLELER BAŞLADI

  • 1.08.2012 00:00

       Bilindiği gibi, 2014 yılı ağustos ayında, Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Uzun süre Cumhurbaşkanının görev süresinde belirsizlik yaşandı. Bu konuda yasal düzenleme yapılarak sorunun çözümü amaçlanmış, ancak çıkarılan yasa anayasa mahkemesince kısmen iptal edilerek siyaset arenasına pimi çekilmiş bir bomba gibi bir karar vererek siyasette yeni kavgaların çımasına zemin hazırlamıştır.

        Esasen değişiklikten önceki anayasa hükümlerine göre ve 7 yıllığına seçilmiş, mevcut Cumhurbaşkanının yeniden aday olabilmesinin önünü açan bir karar vererek, siyasete doğrudan müdahale etme geleneğini sürdürüp, siyaset mühendisliği yapmayı terk etmediğini göstermiştir.

        Bu mesele esas itibariyle siyasi bir mesele olmasına rağmen yasamanın siyasi yorum ve iradesine, yargı tarafından müdahale edilmiştir. Bu kararda geçmiş kararlar gibi zaman içerisinde hukuka aykırı bir karar olup olmadığı çok tartışılacaktır.

        Bu karar sayesinde, Ak parti içinde bir çatlama bekleyenler umutlanmış, makam hırsları tahrik edilerek guruplaşmalar başlatılmıştır. Siyaset satrancı oynanıyor. Hamleler arka arkaya yapılıyor. Siyaset ülkemizde etik değerler gözetilerek yapılmadığı, kendi yerli değerlerimiz yerine batı tarzı yapılmaya devam ettiği için, siyasilerimizde bu işi “hak ta yarış” yerine kazanma hırsıyla yapıyorlar.

       Önce Başbakan, Cumhurbaşkanının yeniden aday olmasının, hatta yeniden partide etkin olmasının önünü kesecek atraksiyonlara girişip, partiyi kendinden sonrasına hazırlamak için yeniden yapılandırma hamlelerine girişmiştir.

        Bu bağlamda, (kendi beyanına göre) partiye dışarıdan “kök hücre aşısı” kabilinden davetler yapılmaya başlanmıştır. Bu hamleler yapılırken de hangi gaye ile yapıldığı fısıltı gazetesine sızdırılarak tabana mesajlar verilmiştir.

        Bütün bunların uzun zamandan beri yapılması, Cumhurbaşkanının da bunları biliyor olması nedeniyle, oda boş durmayıp, kendisine göre taban oluşturma gayretine girişmiştir. Anadolu’nun çeşitli kentlerinde, kendisi yakın arkadaşlarına yol haritası belirlemek üzere özel toplantılar yapmaya başlamıştır. Ama her iki tarafta bu faaliyetlerini çeşitli şekillerde kamufle etme gereğini duymuşlardır.

        Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptırdığı son açıklamalar, artık bazı olayların su yüzüne çıkmasına, mücadelenin açıktan yürütülmeye başladığına bir işaret olarak algılanmalıdır. Bana göre bu açıklamalar, kendisini kuvvetli hissetmesinin bir sonucudur. Ve kozlarını açık oynamaya başlamıştır. Esasen kendisinin köşke çıkışı, 2007 seçim sonuçlarının ilanı ile başlayan tarihten beri sancılı olmuştur.

       Daha önce kendisini aday gösteren Başbakan, her nedense seçimlerden sonra bundan pişman olarak, adaylıktan çekilmesi konusunda telkin ve baskılar uygulamaya başlamıştır. Ama yaptırdığı nabız yoklamaları ile halkın geri adım atılmasından hoşlanmadığını gördüğü için çaresiz sonucu kabullenmek zorunda kalmıştır.

        Nitekim o dönemde, milyonlarca insanın haber programlarındaki anketlere katılarak halkın seçimde Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı için oy verdiğini dolayısı ile onun adaylıktan vazgeçmemesini savunduk. Bu konuda kamuoyu oluşturmaya özel olarak gayret edildiğini yakından biliyoruz.

        Aradan geçen bunca zaman içerisinde köşk ile başbakanlık gizliden gizliye bir mücadele yürüttüler. Bir taraftan vesayet odakları ile mücadele ederlerken bir taraftan da iç mücadele yürütmeleri, aslında yapmaları gereken birçok şeyi yapamamalarına sebep oldu.

        Şimdi aleniyet kazanan bu mücadele de güçlerini bölerek birbirlerini yıpratmaktan, her ikisini de Cumhurbaşkanlığı yarışında yarış dışına itecek boyuta varabilir. Eğer birlikte hareket edecek olurlarsa, Sayın Abdullah Güle rağmen Tayyip beyin Cumhurbaşkanı olması çok mümkün olmayacak. İlle de köşke çıkmak istiyorsa kendisinden sonra Abdullah beyin partide etkin olmasına razı olacaktır. Aksi takdirde, her ikisinin de aday olacağı bir seçimde ikisi de daha ilk turda elenirler.

        Eğer birileri vefa duygusu ile hareket edilip, Abdullah beyin vazgeçeceğini umuyorlarsa avuçlarını yalarlar. Çünkü siyasette vefanın hiç önemli olmadığını, asıl olanın “makam kapma” olduğunu son bir ayda yaşanan siyasi olaylardan anladık. Ayrıca her iki muhteremin geçmişte makam uğruna kendilerini siyasete kazandıran liderlerine vefasızlık ettikleri unutulmamalıdır. Onu için bu son açıklamalar böyle bir vefa duygusuna bakılmayacağının işaretidir. Eğer aklıselim bir çözüm bulamazlarsa “ yel suyu ile gelen sel suyu ile gidecek” demektir.

        Selamlarımla…..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • hayri erbaş
    hayri erbaş
    15.11.2011 09:00

    mehmet amcaların sgk da sürekli yanına geldikleri ahmet amcaya selamlar..

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız