- 23.07.2012 00:00
Bu senede rahmet ayına erişmek, mümin gönüllere heyecan ve mutluluk kaynağı oldu. Hamdolsun her geçen sene Ramazanı daha çok ihya etmeye çalışan özellikle genç nesil çoğalmakta. Geçmişle kıyas kabul etmeyecek olumluluklar yaşanmasına sebep olmaktadır.
Ancak Ramazan orucunu tutanlar çoğaldıkça, zenginleşen Müslüman ahalinin en azından bir kısmı Ramazanın temel esprisini göz ardı ederek onu bir israf ve alâyiş( gösteriş) ayı haline dönüştürmeye başladılar. Özellikle son 10-15 seneden beri ekonomik imkânları artan bazı Müslüman fertlerin ve gurupların 5 yıldızlı otellerde lüks iftar yarışına girdiklerine şahit olmaya başladık.
Büyük şehirlerde başlayıp, yavaş, yavaş Anadolu kentlerine yayılan bu geleneğin mucitleri, başta gazeteciler ve yazarlar vakfı ve müsiad gibi bazı Müslüman örgütlerdir. Bu teşekkülleri daha birçok irili ufaklı Müslüman guruplar takip ettiler. 30 Ramazan boyunca, lüks iftar programları televizyon ekranlarından halka gösterilmeye başlandı. Bu durum hiç inancımız ve orucumuzla alakası olmayan yeni geleneklerin oluşmasına sebep oldu.
İslam dünyasında ve ülkemizde yiyecek ekmek bulmayan milyonlarca aç insan varken yüz binlerce lira sarf ederek, 5 yıldızlı otellerde zenginlerin ağırlanmasının inancımızla ne kadar uyuştuğunu takdirlerinize bırakıyorum. Takip edebildiğim kadarı ile bu iftarların müdavimleri her zaman ya zenginler veya devletlûlar oluyor. Hiç birisine, hırpani kıyafetli fakir insanlar davet edilmiyor. Bunun yerine ayakkabılarının markası ile övünen tuzu kurular çağrılıyor. Fakirlerse, kast sistemi gereğince belediyelerin oluşturduğu iftar çadırlarında, çorba kuyruklarında ancak karınlarını doyurma çabası veriyorlar. Buralara yardım edip iftar yemeği verenler de televizyon karşısında reklamlarını yapmaktan geri durmuyorlar.
İnancımız; sınıfsız, imtiyazsız toplum hedeflemişken kutsal ibadet ayında bile, sofraların ayrılması, zenginlere lüks sofralar, fakirlere ise nohut pilav verilmesi sanki inancımızın gereği imiş gibi algılatılması bazı insanlarımızı hem rahatsız hem de rencide etme noktasına ulaşmış bulunuyor.
Nitekim duyarlı Müslüman gençler, son iki senedir bu durumu eleştirmek, protesto etmek için, lüks iftar yapılan otellerin önünde gayet fakir ve mütevazı alternatif iftarlar düzenlemeye başladılar. Bu gençler gösterdikleri iman şuuruyla bir dilim ekmeyi, bir bardak suyu ve iki zeytini paylaşarak bize gerçek paylaşımın yolunu hatırlattılar. Ramazan esas itibariyle fakirlerin korunup gözetildiği bir aydır. O kadar ki; bu ayda farz orucu tutamayan hali vakti yerindeki Müslüman’ın her günlük orucuna mukabil, fidye olarak bir fakiri 3 öğün doyurması emredilmiştir.
Antikapitalist Müslüman gençlerden bu senede geçen senelerdeki eylemlerini bekliyoruz.
Belki günümüz zengin Müslümanlarınca şirazesinden çıkarılan Ramazanımızın, Karunların tasallutundan kurtulmasına vesile olurlar. İster inansınlar ister inanmasınlar, herkesin toplumun hassasiyetlerine saygı göstermesi gerekir. Kendileri istedikleri gibi lüks ve israf için yaşayabilirler. Ama bu israflarını mübarek Ramazanın içine monte etmeye kalkışmasınlar. Eğer gerçekten iftar vermek istiyorlarsa ömürlerinde 5 yıldızlı otellerin önünden dahi geçemeyen fakirleri bu sofralara götürsünler. Arkasından da tıpkı ataların yaptığı gibi onlara diş kirası versinler.
Derdimiz kimsenin özel yaşayışını eleştirmek değildir. Sıkıntımız, yaşadıkları israf ve lüksle kuşatılmış, heva ve heveslerini tatminden başka bir gayeleri olmayan bu kitlelerin bu yaşayışlarının sıkıntılarından kurtulmak için Ramazandan meşruiyet kazanmaya yeltenip kendilerini rahatlatmalarına imkân tanınmamasıdır.
Her türlü lüks ve sefahate karışan bu insanların sofralarında bulunup, sonrada “iftar veriyormuş”, “hayır işliyormuş” havası verilerek kendilerini kandıranların yüzlerine gerçekleri çarpmak olmalıdır. Umulur ki, bununla kendilerine gelmeleri sağlanabilir.
Konu buraya gelmişken birde iftar tacirleri var. Bazı kesimlerde ellerindeki cemaat imkânları ile oluşan yurtlarda, kurslarda iftar ticaretine başlamışlar. Müslümanlardan iftar vermek isteyenlerden kişi başına para alıp, gayet ucuza menü oluşturarak bu sofralar üzerinden ticaret yapmaya kalkmaktadırlar. Henüz yeni oluşan bu sektöre de şimdiden dur denilemezse ileride bu konuda ayrı bir fitne konusu olacaktır. Buna şimdiden dur denmelidir.
Selamlarımla…
Yorum Yap