- 17.05.2012 00:00
İktidar, bayramları yeni bir düzene sokma kararı aldı. Bunun ilk işaretini milli eğitim bakanlığının bayram genelgesi ile gördük. Ama bu genelgenin ömrü uzun olamadı. Hatta prematüre bile olamadan henüz taslak iken Danıştay’ın gazabına uğradı. Konyalı bir avukatın müracaatı üzerine derhal, henüz yürütülmeyen bir işlemin yürütmesini durdurdu.
Kendimi bildim bileli, bu bayramlar hep tartışılır. Özellikle 19 mayıs bayramına Anadolu halkının, özellikle “dindar” halkın bakışı hep menfi olmuştur. Sebebi bu bayramda, özellikle kız çocuklarına açık-saçık kıyafet giydirerek, stadyumlarda binlerce erkeğin önünde dansa zorlanmasıdır. Hatta bazı kişiler özellikle sırf kızların mahrem yerlerini seyretmek üzere stadyumlara gidip, 19 mayıs’ın adını “bacak bayramı” koymuşlardı. Onun için, zaten kız çocuğunu, okullardaki ahlaki zaaflar nedeniyle zaten gönülsüzce ortaokul ve liseye gönderen kız babaları, bu bayramlara ve provalara kızlarını göndermemek için çeşitli yollara başvururlardı.
Bu tedbirlerin başında da, kızlara rapor alarak, onları beden dersinden muaf tutturmak gelirdi. Halkın inançlarına Fransız, ille de halkı, halka rağmen “çağdaşlaştırma” gayretinde olan bazı okul idarecileri, alınan bu raporların sahte olup olmadığını araştırır, raporlar eğer sahte olursa hem öğrenciyi hem ailesini ve hem de (güçleri yetiyorsa) rapor veren hekimi cezalandırmak için ellerinden geleni yapmaktan geri durmazlardı.
Ben bu bayramları 1960lı yıllardan beri biliyorum. Benden yaşı büyük olanlar daha öncelerini biliyorlar. Bu bayramlar 1930lar da nasılsa aynı format üzere devam ediliyor. Şimdi nasıl bilmem ama bizim zamanımızda liselerde kız çocukları için bunlara katılmak zorunlu idi. Avrupa da özellikle faşist Almanya ve İtalya da nasılsa günümüz Türkiye sinde de aynen devam ettirildi. Halende aynı düzenle devam ettirmek istiyorlar.
Kimisine göre bu bayram erotik eğlence konusu olarak devam edilmesi gereken, eğlence ve maceradır. Kimisine göre de, düzenin adeta pagan dinlerinde olduğu gibi dinsel, kutsal bir ritüelidir. Her dinde nasıl olmazsa olmaz dini ritüeller varsa düzeninde değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez kutsal kırmızı çizgileri olarak dayatılmaktadır.
Stadyumlara mecburen giden talebeler, ve gitmeyenin sorgulandığı devlet memurları, ve talebelerin adeta çocuklarının zoruyla gidenlerden başka geniş halk kitleleri gitmemektedir. Sadece 19 mayıs değil hiçbir resmi bayrama halkın yoğun bir biçimde katılımı sağlanamamıştır.
Bütün bu anlattıklarım artık “eski” Türkiye için geçerli bayramlardı. Yeni Türkiye’nin bayramları eskisi gibi olmayacak. Artık resmi bayramlara da halkın sahiplenip, gönlüne göre, bu bayramları dişlerini sıkarak, öfkelenerek değil, bayramı bayram gibi kutlamak istiyor.
Dedelerinin canları ve kanları pahasına kurtardıkları bu vatanda, artık bayramlar onların istedikleri formatta olacak. Her bayramı vesile bilerek inançlarına sövülme platformuna çevrilen bayramları, gerçek sahipleri olarak istedikleri şekilde kutlayacaklar.
Bu bayramları eskisi gibi kutlamak isteyenler ne yapacak ? denilebilir. Bunlarda, şimdi olduğu gibi kendi yaşayış ve görüşlerine göre kutlamaya devam etsinler. Dans zevklerini, Müslüman halkın kızlarını izleyerek değil, bu işi meslek edinen profesyonel dansçıları veya gönüllü olarak bu törenlerde oynamak isteyenleri oynatarak tatmin etsinler.
Buna mukabil diğer kesim de kendi yerli değerleri ile hem şehitlerini ansın, hem de bayramı meydanlarda kutlasın. Yani bayramları ille tek bir kalıp olarak kutlatmaktan vazgeçilmelidir. Zaten uzun zamandan beri özellikle milli görüşçü belediyeler, bu bayramları kendi usulleri ile halkla beraber kutlamaya devam ediyorlar. Buna örnekte, İstanbul’un fethi kutlamaları gösterilebilir.
Devletinde resmen kutladığı fetih törenlerine halk itibar etmezken, İstanbul belediyesinin kutlamalarında izdiham oluşuyor.
Her alanda, halkı devletle barıştırmak isteyen iktidar, bu konuda da işin gereğini yaparak devlet-millet kaynaşması yönünde önemli bir adım atmıştır.
Selamlarımla…
Yorum Yap