BU SENE BİR MAYIS BİR BAŞKA OLACAK!!!!

  • 30.04.2012 00:00

 

        Belki birçoğunuz televizyonlarda izlemişsinizdir. Bu sene sayıları çok olmayan, bir avuç duyarlı genç Müslüman, 1 mayıs işçi bayramına katılarak, oraya İslam’i bir  renk katmaya ve emek, hak,adaletsiz gelir dağılımı konusunda duyarsız kaldıklarını düşündükleri Müslüman halk ile özellikle Müslüman sermayedarlara bir mesaj vermek istemişlerdir.

        Gurup 1 mayıs günü sabahı fatih camiinde, iş kazalarında hayatlarını kaybeden emek şehitleri için gıyabi cenaze namazı kılarak, oradan taksim meydanına gidecek. Böylece ülkemizde ilk kez Müslümanlar, dini kimlikleri ile bu kutlamalara katılmış olacak. Umarım bir hazımsızlıkla karşılaşmazlar Gerçi artık 1970lerdeki gibi 1 mayısları sabote edecek derin güç kalmadı. Ama gene de bazı sıkıntıların çıkma ihtimali yok değil.  

        Şunu hepimiz kabul ederiz ki; Allah (c.c) hazretleri, Habib-i  Erkemi efendimiz (S.A.V) vasıtası ile gönderdiği nizam-ı mutlak’ı ile bize, hakkı, adaleti, emeği ve bunların insanlık için değerlerini öğretmiştir. Efendimiz de örnek hayatında bunlara uymakta aşırı hassasiyet göstermiştir.

        Ama zaman içinde, yaşadığımız yozlaşmalar, sekülerleşmeler, dünyaya gereğinden fazla önem verip, ahreti ve hesap gününü kulak ardı etmeler, bizi maalesef kapitalistler, sömürücüler safına itmiştir. Fakirin, emeği ile geçinmeye çalışan emekçilerin yanında durmak sanki sadece dinsizkomünistlerin işiymiş gibi bir sakat algıya kapılmışız. Oysa bu görev herkesten çok Müslümanlara düşen bir görevdir.

        Bu durum, sadece günümüzün değil uzun asırların Müslüman bağrında açtığı bir yaradır. Yara zamanla kabuk bağlamış, bazı Müslüman yürekler nasırlaşmış ve bu konuda çekilen acılara duyarsız kalpler Müslüman dünyaya hakım olmuştur. Dışımızdaki mağdur, mazlum ve ezilenlere duyarsız hela gelmiş, kendimizden başkasının sömürülmesine duyarsız kalmışız.

        İslam’ın, Müslümanlar marifetiyle oluşturamadığı bu duyarlılık maşeri vicdanda boşluk yaratmış ve buda sömürüye tepki verme sömürüyü yok etme konusunda Müslümanları devre dışı bırakmıştır.Dünya siyasetinde bunları savunacak İslam toplumu kendisini sömürücü kapitalistlerin safında bulmuştur. Bunu da ehli kitapla dinsizliğe karşı işbirliği olarak anlatmaya çalışmıştır.

        Bizden önceki Müslüman kuşaklar, böyle bir tuzağa düştüğü için, ezilenlere ümit vaat edememiştir. Bu sebeple de derdine çare arayan dünyanın ezilen halk ve işçileri, sömürüden kurtulacağım diye yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştur. Bu sömürü düzenine tepki olarak, ahlaktan, vicdandan yoksun, en az sömürücüler  kadar gaddar, materyalist bir dikta rejiminin tesisine sebep olunmuştur.

        Kapitalizm de sadece sermaye sahiplerinin sömürdüğü geniş kitleler, adına “proleter diktatörlük” denilen başka bir sömürü sisteminde bir asır inim, inim inlemek durumunda kalmıştır. Halen de dünya nüfusunun önemli bir kısmı bu sömürü düzeni ile idare edilmek durumunda bulunmaktadır.

        Eğer zamanında Müslüman nesiller, Allah ve Resulünün bu konudaki emirlerini yaşatıp, dünya insanına örnek olabilselerdi, bu konuda insanlığa örnek alternatif bir hak ve adalet düzeni sunabilirlerdi. İslam dünyasında hemen her asırda bu konularda fikirler serd eden ilim ve düşünce adamları yetişmiş kendi sorumluluklarının gereğini yerine getirmişlerse de, bırakın insanlık aleminiİslam toplumlarında bile yeterince kabul gördükleri söylenemez.

        Efendimiz ve Rulefa-i Raşidin döneminden hemen sora bu yozlaşmanın başladığını görmekteyiz. Bu konuda, ünlü sahabe Ebuzer Gıfari hazretlerinin hayat hikayesi ve devrin idarecileri ile mücadelesi çok önemli ve öğreticidir.

       Bu duyarlılık esasen inanç dünyamızda, hiç eksik olmamış ama zengin Müslümanlar ile idarecilerin, hevalarına uyma hastalıkları sebebi ile bu konuda top yekun bir duruş sergilenememiştir.Zaman, zaman istisna sayılacak idareci ve devirler görülmüştür. Tarihimiz hep bu adil idareciler ve devirleri iftiharla yad edilmiştir. 

        Son yüz yılda gerek İslam dünyasında ve gerekse ülkemizde yaşanan fikri sığlığa rağmen yer, yer “İslam sosyalizmi” ve “adil düzen” gibi cılız, ekseni belirsiz, akımlar üretilmişse de, bu akımlara İslam’i bir format kazandırılıp, kitap ve sünnete uygun yeni bir söylem geliştirmek yerine hemen dışlanmışlar, daha doğmadan boğma işine girişmişlerdir. Hatta eğer fakir- fukaradan yana tavırlar görürlerse hemen “yeşil komünist” damgası vurarak itibarsızlaştırma yoluna gitmişlerdir.

        Bazı kesimler, muazzez Peygambere iftira ederek, (haşa) onun zenginleri sevdiğini, ama fakirleri sevmediğini yaymışlardır. Efendimizin ümmetin zenginleşmesini teşvik etmesini bile doğru anlamak işlerine gelmemiştir. Oysa ilk Müslümanlara bakınca; bu söylemin ne kadar yersiz olduğunu anlamak hiçte zor değildir.

        Günümüz de idareye hakim olan Müslümanlar da maalesef, hakkın, adaletin, emeğin yanında olup, bu değerleri savunacaklarına, idare ettikleri birimlerde, emeği sömürten, emek üzerinden haksız kazanç sağlama imkanlarına çanak tutan yeni metotlar(taşeron) geliştirip, sömürüye yardım etmektedirler. Fakirin hakkını insafsızca sermayedarlara peşkeş çekmişler

       İşte bugün az sayıdaki Müslüman gencin; 1 mayıstaki bu davranışları ülkemiz Müslümanları için bir düşünme ve sorgulama vesilesi olması açısından çok önemli. Belki, bu insanlar neden böyle yapıyor, yaptıklarının kitapta ve sünnette yeri var mıdır? Diye düşünmeye ve araştırmaya sebep olur. Her sene bu günü adeta Müslümanlarla hesaplaşmaya çeviren, sapkın ideolojik tavır sahipleri de bu vesile ile İslamı araştırır ve ona düşman oldukları için cehaletlerinden utanırlar.

        Bu vesile ile gerek ülkemizde gerek dünyada, rızıklarını temin için, iş kazalarında şehit olan işçilere rahmet, gerekli harcamaları yapıp tedbir almayarak ölümler sağlayan patron ve yetkili idarecilere merhamet duygusu diliyorum.    

        Selamlarımla…    

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Hamdi Birgören
    Hamdi Birgören
    1.10.2011 13:44

    Sayın Cop, hiç eksik bırakmadan görünen kısmını yazmışsın. Görünmeyen kısmı da var bu tarihi kent müzesinin. Hemen yanıbaşımzda bulunan Nevzat Özdemir, 10 yıldan fazla bir zamandır burasının ent müzesi olmasına dair hayallerini yazar ve anlatırdı. Ben çok dinledim. Üçtepenin ilgili sayılarında yazdıkları da mevcut. Nevzat Hocamın hayalleri de gerçek oldu. Boluya hayırlı olsun. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız