ÖZAL ÖLMESEYDİ (ÖLDÜRÜLMESEYDİ)….?

  • 20.04.2012 00:00

 

 

 
        13 nisan, rahmetli cumhurbaşkanımız Turgut Özal beyefendinin vefat yıldönümü, bu vesileyle kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.
        Cumhurbaşkanımızla ilk karşılaşmam 1977 İzmir de talebeliğim de olmuştu. Kendisi  MSP İzmir milletvekili adayı idi. Daha sonra da çeşitli vesilelerle kendisi ile görüşürdüm. O seçimlerde, daha sonra bizzat palazlanmasına sebep olduğu, malum cemaat lideri de kürsülerde vaaz ederek, rahmetli Özal’ın seçim kazanmaması için var gücü ile çalıştığı dönemdi. Talebeleri Semra hanımın eli kadehli fotoğraflarını ev, ev gezdirerek MSP aleyhine propaganda yaparlardı. Neyse konumuz bu değil.
        Daha sonra 1987 yılında Bolu dan Ankara’ya atandığımda kendisi başbakandı. Ama siyasette geldiği geleneğe ne kadar uzak durduğunu ispat etmeye çalışsa da fincancı katırlarını ürkütüyordu. Tıpkı şimdiki başbakan Recep Tayip bey gibi..  nitekim belli güçler onu harcamaya karar vermiş ve partisinin kongresinde suikast yaptırmışlardı.
        Suikastı yapan Kartal Demirağ da tutuklanarak benim görev yaptığım cezaevine konulmuştu. Devletin birçok görevlisi bu suikastı çözme çalışmaları sırasında olayın failini cezaevinde ziyaret ederek işin aslını anlamak istemişlerdi. O dönem, Ankara emniyet müdürü ve yine o dönem adalet bakanlığı müsteşarı bunların başında geliyor.
        Bunlar bu görüşmelerin sonuçlarını, rahmetli cumhurbaşkanına ne kadar bildirdiler, veya bildirdiler mi bilmiyorum. Ama tam olarak bildirdiklerine dair içimde hep kuşku taşımışımdır. Bu görüşmeler de genellikle cezaevi idaresinden hiç kimsenin bulunmamasına dikkat edilmesini sağladık. Çünkü konu hassastı, ve gizli kalması gereken haberlerin, kamuoyuna sızmasının önüne geçemeyeceğimizi düşünüyorduk.
        Bu suikastın arkasında ülke içinden siyasetçilerinde olabileceği kuşkusunu hep taşımışımdır. Elimde her hangi bir bilgi ve belge olmamasına rağmen bu hissi hep taşıdım. Bu hislerimin doğru mu, yanlış mı olduğunu test etme imkanı maalesef olmadı. Her hal de bundan sonra da olacağını zannetmiyorum.
        Sadece düşünerek, bildiklerimden bazı çıkarımlar yaparak, fikir yürütmede bulunuyordum. Bu suikastı yapan kişi Afyonkarahisarlı idi. O dönemde adı sıkça basında geçen banka dolandırmaktan aynı cezaevinde bulunan, meşhur bir suçlu da aynı memleketliydi. Basında bu sebeple de suikastla ilişkisi olabileceğine dair yorumlar yapılıyordu.
        Benim, Kartal Demirağ ve diğer hemşerisi ile görüşmelerimde bu konularda izlenim edinmeye çalıştım ama olmadı. Tabi ki kendilerini sorgulamadım. Sadece sohbetlerde, laf arasında konuşurken bunun neden yapıldığını, arkasında kimlerin olduğunu, bu suikastın kime yarayacağını konuşurduk. Bundan bir netice çıkarmak ta mümkün olmazdı.
        Üstelikte rahmetli cumhurbaşkanına karşı diş bileyen o kadar çok odak vardı ki, bu işin içinden çıkılması çokta kolay değildi. Ama kendisinden sonra cumhurbaşkanı olan siyasetçi ile meşhur banka dolandırıcısı arasında ilişkilerin olduğuna şahit olmuştum. Aslında bu kişi ile o siyasetçini yeğeni emlak bankı birlikte dolandırmışlardı. Daha da önemlisi rahmetli Özal’a yapılan suikastın arkasında olduğu söylenen banka dolandırıcısının kendiliğinden bu işe kalkışması da düşünülemezdi.
        Olay çözülemedi. Ama öyle zannediyorum ki; rahmetli Özal olayın arkasında kimlerin olduğunu, kendisi özel olarak tespit etmişti. Ama herkesin zannettiğinin aksine ne derin devlet, nede uluslar arası şebekelerin olduğunu düşünmüyorum. Eğer öyle olsaydı, bunu Özal açıklardı. Kendisine ve ilerde kurmayı düşündüğü siyasi partiye zarar verir diye bunu kimseye açılamadı. Sadece kardeşi Korkut beye bunu açılmıştı. Oda kardeşinin sırrına sahip çıkarak bu güne kadar açılamadı. Eğer açıklanırsa ailenin zarar göreceği endişesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
        Başlatılan 28 şubat soruşturması yeterince derinleştirilirse, bu ölümünde aydınlatılabileceğini düşünüyorum. Bana göre rahmetli Özal, siyasette, kendisinden sonra tıkanma olduğunu, kendisinin getirdiği kısmi özgürlüklerin bile halkın elinden alınacağını biliyordu. Bu yüzden eğer ölmeseydi 19 mayıs 1993 tarihinde Çankaya dan inip, parti kuracağını oğlu da söylüyor. O sıralarda milli görüş hareketi yükselişe geçmişti. Onları da kapsayacak bir siyasal parti kuracaktı.
        Ömrü buna yetmedi. Bilinen hadiseler oldu. Eğer öyle olmasaydı, bugün ak parti iktidarı olmaz, milli görüş hareketi de darbeye maruz kalıp evlatlarınca yok edilmemiş olurdu.
       Ülkemiz üzerinde planlar yapanlar bu planlarını öyle bir ustalıkla yapıyorlar ki, aynı yastığa baş koyduğunuz insan bile size düşman olabiliyor. Yıllarca elinden tutarak siyasete taşıdığınız, evladınızın yerine koyduğunuz kişiler bile sizi makam ve mevki uğruna terk edip, size muarız olabiliyor. Herhalde sekuler, siyasetin doğasında bu var? 
        Selamlarımla…  

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • koray14
    koray14
    25.09.2011 15:04

    tabiki İzzet Babası...

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız