- 13.04.2012 00:00
Bugün siyasi tarihimiz açısından önemli günlerden biriydi. Adına aktörlerince postmodern denen darbenin elebaşlarından bazıları yargı önüne çıkarılmak üzere gözaltına alındılar.
İktidar partisi, birazda mecburiyetten bu yargılama işlemine hız vermek zorunda hissetti kendisini. Ta 32 yıl önce yapılmış bir darbenin 90 lık aktörlerini yargılamak için anayasa değişikliği yaparken, olmamış darbe teşebbüslerini yıllardır yargılarken, 15 sene önce tarihte eşine az rastlanır şeytani planlarla yapılan darbeyi yargılamakta ayak sürütemeyeceği gerçeği onu zorlamaya başlamıştı.
28 şubatta gerçekten ne olmuştu? Esas gayesi ne idi? Acaba sadece gösterilen gerekçeler nedeniylemi yapıldı? Yoksa başka küresel sebepleri var mıydı? Biraz da bu soruları irdelemekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Darbenin yapıldığı günlerde, olayları kendi çapımda çok düşünmek durumunda kalmıştım. Bununla da yetinmeyip, o günlerde bu olaya ilişkin yapılan neredeyse tüm yorum ve analizleri okumuştum. Hatta cereyan eden olayların bir çok insan gibi beni de doğrudan ilgilendirdiği ve hayatımı etkilediği için daha da dikkatle olanları anlamaya çalışmıştım.
Bu yorum ve analizlerden bazıları, iktidarın izlediği ekonomik program dolayısı ile statükocu,egemen güçlerin menfaatlerine zarar verildiği için yapıldığı şeklinde yorumluyorlardı. Bir kısmı; hocamızın izlediği dış politika ve özellikle, İran, Libya, Mısır ve diğer İslam ülkeleri ile o güne kadar olmadık şekilde ilişkiler geliştirmeye çalışması nedeniyle yapıldığını, anlatıyorlardı. Ayrıca D-8 projesi de sebeplerden birisiydi.
Bu yorumları yapanlar daha ziyade bizim camianın insanlarıydı. Yorumlarında gerçeklik payı olmasına rağmen bana tatmin edici gelmiyordu. Daha kuvvetli sebepler vardır diye akılma hep takılıyordu.
Nitekim daha sonra hocamız, bunun pentagon da planlandığına dair belgeler ortaya koyarak darbenin arkasında, küresel emperyalistlerin olduğunu açıklamıştı. Ama neden doğrudan darbe yaptırmak yerine bu kalleşçe metotları uygulatmışlardı? Bunun cevabını bulamamış ve tatmin olamamıştım.
Uzun zaman bu konuyu kafamda evirip, çeviriyordum. Ta ki; Arap baharı olayları başlayıp, İslam ülkelerinde ki Müslümanlar birer, birer ayaklanıp ülkelerindeki despot egemenlere başkaldırıp onları alaşağı etmeye başladıkların da, olayları yeniden düşünmeye başladığımı ifade etmeliyim.
Ve şu kanaate vardım. Küresel güçler İslam dünyasında, nelerin olacağını zamanında görüp, ona göre planlar yapanlar. Şunu öngörmüşlerdi. İslam dünyasında statüko böyle devam ettirilemez. Er de geçte buralarda mevcut rejimler gidiciydi. Bunun önüne geçmek yerine, bunlara rol model, amerikan yanlısı, Ilımlı İslamcı demokrat rejimlere ihtiyaç var. Türkiye deki mevcut İslamcı parti ile bunu yapmak mümkün değildir. Zaten bu partiyi de buna ikna etmek çok zordur.
Ülkede ki; bazı İslam ’i cemaatleri buna ikna etmek mümkün olduysa da, bu partiyi kendi emelleri ve menfaatleri doğrultusunda güdülmemek mümkün değildi. (Cemaatleri ikna ettiler, çünkü onların öncü üstatlarını ehli kitaba karşı yakınlığı biliniyordu.) Uzun vadede hem halkın dilinden anlayacak hem de küresel aktörlerle beraber olabilecek, bunu da reel politika olarak benimseyecek,yeni bir yapılanmaya gitmek gerektiğine karar vererek, bu acayip darbeyi planlayarak yürürlüğe koydular.
Esasen 28 şubatın en şiddetli günlerinde Amerikalı diplomatların İstanbul belediyesine yaptıkları sempatik ziyaretlerden bunu çok rahat anlayabilirdik. Ama ne çare ki, şeytanın aklına gelmeyen planlar küresel büyük şeytanın aklına geliyor.
Amerikalılar ve batı dünyası, 1995 yılında ülkemizde yapılan seçimleri bir nevi erken “Arap baharı” olarak görüp ilerisi için tedbirlerini almışlardı. Üstelik ülkede hem kendilerinin hem de NATO’nun emirlerine muti bir sivil ve askeri bürokrasi ile kendi localarının rahleyi tedrisinden geçmiş bir birinci adam varken planlarını aksaksız icra etmekte hiç zorlanmayla karşılaşmayacaklarınıbiliyorlardı. Daha da önemlisi adına cemaat denen kendileri ile sürekli diyaloga açık bir aracı topluluk varken bu hiçte zor olmayacaktı. Nitekim öyle de oldu. Hesapları tıkır,tıkır işledi.
Bugün başlayan yargılanmalar belki bu planları çok net bir şekilde ortaya çıkarmaya yetmeyebilir. Fakat küresel güçlerin emellerine hizmet için kullanılmanın da bir gün hesabının sorulduğunu anlamaları açısından gelecekteki bu gibi işbirlikçilerini caydırmakta faydalı olacaktır. Kim bilir beklide bütün gerçeklerin ortaya çıkmasına bile sebep olabilir.
Saygılarımla
Yorum Yap