MİLİTARİZME ELVEDA DEMEYE BAŞLANIYOR

  • 29.01.2012 00:00

 

          Millet olarak hep “asker millet” olduğumuz için övünmemiz gerektiği şuuraltımıza yerleştirildi. Okulda öğretmenler, kışlada komutanlar, camide imamlar hep bunu şuuraltımıza yerleştirdiler.

         Asker olup, vatanı savunmak yerine askerci olmayı tercih etmemiz, asker ne yaparsa vatan için yapmıştır anlayışını zihnimize kazıdılar. Tarihimizdeki kahramanları ve idarecileri anlatırken onların sadece iyi birer asker oldukları anlatıldı.

         Alpaslanların, Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin nedense sadece iyi askerler olduğu vurgulanıp, onların aynı zamanda, mesela iyi edebiyatçılar oldukları, adil idareciler oldukları, iyi diplomatlar oldukları, çağlarının ilimlerini bilen alimler oldukları hep dikkatlerden kaçırılmaya çalışıldı.

         Bu tarihi şahsiyetlerin özellikle siyaset erbabı oldukları bilerek ve isteyerek gizlenmeye çalışıldı. Eğer bunların iyi siyasetçiler oldukları anlatılırsa; siyasetçilerinde vatanperver olabilecekleri anlatılmış olacağı için yerleştirilen militarist anlayışa ters geliyordu. Eğer bu anlayış olursa siyasetçileri halk nezdin de itibarsızlaştırmak mümkün olmayacak, her kötülüğün siyasetten ve siyasetçiden kaynaklandığına milleti ikna etmek mümkün olmayacak, her 10 senede darbe ile siyasetçileri devirip, asmak hapsetmek mümkün olmayacaktı.

         Bu militarist anlayış sadece içteki belirli odaklar ve onların kontrolündeki yayın organları, okullar, kışlalar ve camilerde değil dış dünya, özellikle Avrupa, Amerika ve NATO çevrelerince de yapılmıştır. Bu odaklar çoğu zaman devlet işlerinde siviller yerine askerlerle iş yapmayı tercih etmişlerdir. NATO toplantılarında kendi askerleri savunma bakanının emrinde iken, bizim askerlerin savunma bakanına bağlı olmamasını dert etmemişlerdir.

         Çünkü bu militarist anlayışı iktidar yaptıklarında kendi politikalarını rahatça kabul ettirmeleri kolaylaşıyordu. Onlardan halkın hesap sorması ve onları denetlemesi mümkün değildi. Çünkü askeri mali ve hukuki yönden denetlemek kimsenin haddi de hakkı da değildi.  Onun için bize “ülkenizin en önemli ihraç kalemi askerinizdir” diye tanımlamalar yapıyorlardı.

         Ülkenin yavaşta olsa bu süreçten çıkmaya başladığının işaretleri alınmaya başladı. Bunun ilk işareti 1 mart teskeresinde verildi. O güne kadar hep militarizmi teşvik eden Amerikanın, askerin teskere sürecine müdahil olmaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını görüyoruz. O günden sonra ülkede darbecilerden hesap sorulmasının önünün açıldığına şahit olduk. Yine o günden sora ülkede sivil siyasetin ülke gündemine hakim olmaya çalıştığını gözlemeye  başladık.

         Militarizmden uzaklaşma, toplumu normalleştirme konusunda son haftada iki önemli adım daha atıldığını başbakan açıkladı. Bunlardan birisi tam bir askeri mantık ve espri ile kutlanan 19 mayıs bayramının kutlama şeklinin değiştirilmesidir.

         Bazı insanların “faşist idarelerin” gençlik şölenlerine benzeterek karşı çıktığı kutlama şekline, Müslüman Anadolu halkı, okul çağındaki 17-18 yaşındaki kızlarının plaj kıyafeti ile stadyumlara götürülüp binlerce erkeğin karşısında dans ettirilmesi nedeniyle karşı çıkıyorlardı. Bu törenlere kızlarının katılmasını önlemek için doktorlardan sahte rapor almak için çırpındıklarını hep biliriz.

         Zaman, zaman halkın hissiyatını önemseyip, bu kıyafetlerin boylarını edep çizgisine çekmeye çalışan eğitim bakanlarının basın vasıtasıyla nasıl linç girişimine tabi tutulduğunu çok iyi hatırlarız. Sırf  bu bayramlar dolayısı ile genç kızların bir çoğunun aileleri tarafından okullarından kopmak zorunda bırakıldıklarını, ailelerin “bu bayrama katılıp edep  yerlerini teşhir etmektense kızım okumasın” diyerek tahsillerine mani olunduğunu hep, çevremizden biliyoruz.

         İşte bu bayramın bu şekilde kutlanmasından, kız çocuklarının dansöz gibi şehir statlarında ve arenalarında oynatılmasından, herhalde bu defa kurtuluyoruz. Bu durum hem genç dimağların militarize edilmemesi hem de gençlerin ahlak ve edep yapıları açısından önemlidir. Daha da önemlisi İslam hassasiyeti nedeniyle kızlarını okullara gönderme tereddüdü yaşayan ailelerin bir tereddütleri giderilmiş olacak. 

         Militarist anlayışın ortadan kalkmasına, gençlerin insan sevgisi ve hümanizme yerine hamaset ve savaşı kutsallaştırıp, savaş kazananları ilahlaştırma anlayışından kurtulmasını sağlamak için “milli güvenlik dersi” nin kaldırılması da önemli bir adım olacaktır.

         Gelecek yazıda bu dersin verilmesinin, topulumu nasıl olumsuz etkilediğini ve toplumu nasıl çaktırmadan sivil siyasetten soğuttuğunu, anlatmaya çalışacağım.

         Selamlarımla….   

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Mehmet Orhan Yılmaz
    Mehmet Orhan Yılmaz
    11.09.2011 01:23

    Keşli,cevizli,tereyağlı büyük boy,eti çok olan ev mantısı

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız