Geçtiğimiz gün Hakkâri Uludere de, kaçakçılık yaptığı söylenen 35 kişi sınırın ötesinde hava kuvvetlerimiz tarafından atılan bombalarla öldürüldü.

        Olayın acıklılığı ve üzücü oluşu bir tarafa, ama sanki piknik yapan insanlar bir piknik yerinde keyfi bombalanmış öldürülmüş havası estiriliyor. Bu insanların öldürüldüğü bölgede daha bundan birkaç ay önce aynı şekilde hayvanlarla silah taşıyan bir gurup terörist, aynı gerekçeyle göz yumulması neticesi sınırdan girerek karakol basmış ve askerlerimizi şehit etmişti.

       Bugün ölen vatandaşlarımız için timsah gözyaşları dökenler, Ogünlerde yine hükümete yüklenerek neden bu insanlar etkisiz hale getirilip bu facia önlenmedi diye yeri göğü inletip, yine hükümete vuruyorlardı.

        Şunu bir kere tespit edelim ki; bölgede öteden beri kaçakçılık yapılmaktadır. Bu kaçakçılığı önlemek durumunda olan güvenlik kuvvetleri de bunu tamamen duygusal! Nedenlerle önlemedikleri iddia edilmektedir. Kaçakçılıktan gelen bu paralar önceleri yöredeki ağaların kesesine akarken daha sonraları PKK terör örgütünün finansmanında kullanılmaya başlanmış ve bu konudaki bilgiler mahkeme ilamlarına da yansımıştır. Özellikle 1990lardan sonra bu gelirlerin bir kısmının devlet içindeki çetelere gitmeye başladığı ve bu yüzden çeşitli cinayetler işlendiği iddiaları ayyuka çıkmıştır.

        Devlet içindeki çeteler bu faaliyetlerini bazı PKK itirafçıları ve bazı korucular marifetiyle yaptıkları ileri sürülüyor. Nitekim son olayda da kaçakçılık yaparken öldükleri söylenen maktullerin neredeyse tamamının ya korucu ya da korucu yakını olduğu haberleri verilmektedir.

       Yalnız bugüne kadar devletin güvenliği için şehit olan bir sürü korucu ve yakınının cenazelerinde hep, bayrağımız tabutlara örtülürken bu son cenazelerin tabutları üzerinde PKK paçavralarına benzeyen bazı örtüler konmuştu. Buda herhalde cenaze sahiplerinden değil, bugüne kadar korucu cenazelerine hiç yaklaşmayan BDP mensuplarının bu cenazelere hemen sahip çıkıp onları istismar etmesinden kaynaklanıyor olsa gerek.

        Peki; bu olayın arkasında ne var? Olay gerçekten bir operasyon kazası mı? Yoksa işin içinde iddia edildiği gibi yanlış istihbarat yönlendirmesi mi var? Bu konu zaman içinde gerçekler daha iyi anlaşılacaktır. Ama görünen o ki; ya PKK bu insanlar nasılsa korucu diyerek yem olarak kullandı. Ya da istihbarat arşivlerinin Mossad ajanlarına açık olduğu nazara alındığında bu olayın arkasında da İsrail izi aranmalıdır.

        Başka bir ihtimalde; (dilerim öyle değildir) derin yapıların, terör olaylarının biteceğini tahmin ettiklerinden daha önce defaatle yapıldığı gibi çözümün önünü kesmek üzere planlanmış olmasıdır. Çünkü geçmiş dönemlerde ne zaman terör sorunu çözüm yoluna girdiyse karanlık bir el hiç umulmadık katliamlarla milleti ve devleti şoke edecek bu gibi olaylar meydana getirmişlerdi.

        Benim hükümetten beklediğim, bir taraftan hiç ara vermeden, başlatılmış operasyonlara devam ederken, diğer taraftan da bu olayın arkasındaki güçleri acele olarak açığa çıkartıp, yapılan bu hain planların sökmediğini herkese ispat etmesidir. Ben şahsen başbakanımızın olayın hemen arkasından yaptığı açıklamada bu kararlılığı sezdim. Dilerim yanılmamışımdır.

        Selamlarımla…