- 4.12.2011 00:00
Şu tespiti yaparak yazıya başlamak herhalde tarihi gerçekler ve insaf ölçülerine aykırı olmaz. O tespit de şudur. C.H.P kurulduğu günden beri Anadolu da yaşayan Alevilere yapılan her türlü kıyım, yıkım ve zulüm olduğu söylenen uygulamaların altında C.H.P’nin imzası vardır.
Bunu da son günlerde tartışılmaya başlanan; dersim olayları ile başlatmak mümkün değildir. Dersim olaylarından önce de Alevilere ve onların inançlarına en büyük darbe sayılabilecek, C.H.P iktidarı tarafından çıkarılan “tekke ve zaviyelerin kapatılmasını getiren kanun” ile vurulmuştur.
Bugün Alevilerin “cem evlerine hukuki statü verilsin” talepleri ile istedikleri hukuki statü varken; bu yasa ile buralar yasal kurum olmaktan çıkarılıp, kapılarına kilitler vurulmuştur. Bu yasa çıkarılana kadar hemen her yerleşim yerinde, alevi olan her yerde, hem Bektaşi tekkesi hem de cem evleri mevcuttu. Ama bu yasanın “meşihat makamını” ilga etmesinden sonra, buralar yasal statüden yoksun kaldı. Esasen bir tarikat olan Alevilik-Bektaşilik” diğer tarikatlar gibi yasadışı ilan edildiler.
Tartışılan dersim olaylarının temelinde, ekonomik sorunların var ise de, diğer bir önemli nedenin de bu kanun olduğu; olayları inceleyip tahlil eden her kesin kavrayabileceği bir gerçektir. Dersim Alevilerinin isyanını, tıpkı diğer Anadolu isyanları gibi; devletin insanları tek ırk, tek inanç sahibi olarak kalıba koymasına bir tepki olarak algılanmalıdır.
Bu yasadan sonra, meydana gelen çeşitli “kıyım”, “yıkım” ve “katliamlar” diye nitelendirilen olaylarda, “sürgünler” de, “asimilasyonlar” da hep C.H.P' nin tek parti olarak iktidarda olduğu bu dönemde yaşanmıştır.
Ülkede çok partili siyasi hayata adım atıldığı 1950 yılından sonra, DP iktidarında; aleviler tüm Anadolu halkı gibi birazcık rahat nefes almışlardır. Nitekim Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde bu partiye çok büyük oranda oylar çıkmış, hatta bazı seçim bölgelerinde tanınan ve bilinen alevi dedeleri bu parti listelerinden milletvekili seçilmişlerdir.
Alevilerin, DP ile arası ancak 1960 darbesine katılan alevi kökenli subayların, bu kesimi rejimin yanına çekmek için yaptıkları çeşitli kandırma ve manevralardan sonra olmuştur. O güne kadar C.H.P ye ve sola mesafeli duran bu kitle ye kendilerine tek parti döneminde yapılanlar unutturulup, bu partiye “düzen muhafızı” olarak transfer edilmişlerdir.
Bu tarihten sonra darbeciler bu kitle üzerine oynayıp, çeşitli propagandalarla Sünni toplumun karşısına bir güç olarak çıkarıp, yapacakları darbelerde bu karşıtlığı kullanmaya başlamışlardır. Bu durum bütün darbe ve müdahalelere zemin oluşturmak ve kurulu düzeni muhafaza da hep kullanılmışlardır. Kendilerine hep; “laik düzenin teminatı sizsiniz” diyerek karşı tarafın üzerine salınmışlardır. Bunun en son örneğini 28 Şubatta en açık şekilde yaşadık. Ama bazı aklı başında, alevi aydınları ve inançlı alevi dedeleri sayesinde darbecilerin oyunu bozularak ülkede bir Alevi-Sünni kavgasının önü alınabilmiştir.
Ama 1978–1979 yılında yaşanan Maraş ve çorum olayları öncesi bu kavganın önü alınamamış, birçok insanımızın çeşitli kışkırtma ve manipülasyonla kanları akıtılmıştır. Daha önceki alevi kıyımlarında olduğu gibi bu kanlı olayların yaşandığı tarihte de, C.H.P iktidardadır.
1993 Temmuz ayında Sivas ta, çeşitli kışkırtmalarla, provokasyonlarla meydana getirilip 30 küsur insanın diri, diri yakılması sırasında da C.H.P zihniyetinin devamı olan S.H.P iktidardadır. Yakılan oteldeki aleviler, telefonlarla iktidardaki bu insanlardan yardım istemelerine rağmen, iktidardaki S.H.P lilerden, hatta alevi olan bakanlardan feryatla yardım istemelerine rağmen kimse kılını kıpırdatmamıştır.
Bunların hepsine tesadüf diyebilirsiniz. Ama tesadüfün bu kadarı da olmaz. Artık insanları tesadüfün bu kadarına inandırmak mümkün değildir. Hele de; C.H.P’nin başında kendisinin de alevi ve Kürt,(pardon Türkmen) olduğu söylenen bir genel başkan varken bundan sonra mümkün görünmüyor.
Bundan sora; C.H.P’nin, bu konuda, imtihan vereceğini ve kendi tarihiyle yüzleşeceğini tahmin ediyorum. Parti içindeki derin devlet uzantılarının bu hesaplaşmayı engellemeye çalışacakları sır değildir. Yine parti içinde etkin pozisyonlarda bulunan Alevilerinde bu hesaplaşmanın önünü açmaya çalışacakları aşikârdır.
Öyle anlaşılıyor ki; C.H.P’nin aleviler ve Alevilikle imtihanı ve hesaplaşması başladı. Umulur ki, “devletin yüce menfaatleri” gerekçesiyle bu hesaplaşmaların üstü örtülüp, ertelenmez. Bir an önce, en az zararla bu yüzleşme ve hesaplaşma yapılır, düzenin devamı için Alevilerin kullanılması sona erer.
Unutmayalım ki; Alevilerin C.H.P’ sinin gerçek yüzü ile karşılaşması ülkedeki “Alevilik” sorununun çözümü önündeki gerçek engelleri görmesini sağlayacaktır.
Selamlarımla…
Yorum Yap