SERVET VERGİSİ VE DERSİM KATLİAMI

  • 23.11.2011 00:00

          Dersim katliamı ve servet vergisi birbiri ile uzaktan ve yakından birbiri ile alakasız olaylar gibi görünmesine rağmen bana göre birbirlerinin devamı niteliğindeki olaylardır. Ve nedeni tamamen ekonomiktir.

         Uzun savaş döneminden çıkmış devletin kasası tamtakır kuru bakır misali bomboştur. Devletin vergi toplamak üzere kurduğu tahsildarlık müessesesi parası olandan para tarım ürünü olandan bu ürünleri, hayvancılık yapandan hayvanlarının bir bölümünü almak için yapabildiği her türlü zorbalığı yapmakta her türlü zoru kullanmaktadır.

         Bütün Anadolu tahsildar zulmünden kaçabilmek için her türlü mücadeleyi vermekte, açlıktan ölmemek için elindeki ürününü malını tahsildardan kaçabilmenin yollarını aramaktadır. Kimi zaman hatırlı dostlar, kimi zaman küçük rüşvetler, kimi zaman tahsildarlara ziyafet verip onları sarhoş edip kandırmalar, anlayacağınız açlıktan ölmemek için her yolu denemeler.

         Çok acıklı olaylar, kimi zamanda ağlanacak acıklı olaylar içindeki komediler hep tahsildarlık müessesi sayesinde uzun yıllar yaşandı. Çok meşhur bir hikâyedir. Bir Anadolu köyüne tahsildar vergi tahsili için gider. Köylünün sadece bir merkebi vardır. Onunla odun taşıyıp geçimini sağlamaya çalıştığı için tahsildara kaptırmak istemez. Eşeği yatağa yatırıp, üzerine yorgan örterek saklamak ister. Tahsildar evi arayıp yatağı görünce bu kim? Neden yatıyor? Diye sorunca köylü yatanın, hasta babası olduğunu söyler. Ama gene de tahsildara yutturamaz. Tahsildar yorganı açar, saklanan merkebi yakalar.

         Dersim olayları da işte buna benzer bir gerekçe ile meydana gelmiştir. Dersim yöresi, hayvancılıktan başka hiçbir üretim yapılamayan, geçimin tamamen hayvancılıkla sağlandığı bir yerdir. Tahsildar yerleşim yerine gelince ahali hayvanlarını çocuklarının önüne katıp, dağlara çıkarırlarmış. Ama tahsildarlar külyutmaz bunların peşine düşerlermiş. Bu takibi kolaylaştırmak için yöredeki akarsulara devlet köprü yaptırır yöre insanı da yıkarmış.

         Devlet bunun önüne geçmek için köprübaşlarına karakollar kurmaya başlayınca da yöre halkı bu köprüleri yıkmak için askerlerle çarpışmaya başlamıştır. Olay devlete, askere karşıtlık değil, tahsildar zulmüne isyandır. Sebep ekonomiktir. Ama devlet bunu kendisine ve rejime isyan olarak yorumlayıp topuyla tüfeği ile daha da önemlisi seyyar mahkemeleri ile olaya müdahale edip, binlerce insanı kıyıma ve idama tabi tutmuştur.

         Daha sonra özellikle İstanbul da ki gayr-i Müslimlere uygulanan servet vergisi de aynı nedenle uygulanmış acıklı olaylar dizisi halinde tarihimizin utanç sayfalarını oluşturmuştur. İnsanların altından kalkamayacakları ağırlıkta vergiler yükleyip, bunu tahsil için mallarını, gayr-i menkullerini yok pahasına ellerinden almışlar, malı ve parası olmayanı da canları pahasına Aşkale demiryoluna sürerek çalıştırmışlardır.

         Dersim olaylarının tartışılmaya başlandığı şu günlerde; ulusalcıların, yakın tarih uzmanı kesilip, tarihe ideolojik ve saptırma yorumlarla karartma getirmektedir. Kimisi bu katliamın yapıldığı tarihte iktidar olan partinin yaşanan olaylarda hiçbir dahlinin olmadığını iddia ederken, kimisi de olayları tamamen iktidar partisine, askere atarak, devrin cumhurbaşkanını, başbakanını ve bakanlarını olayların dışında gösterme gayretine girmiştir. Oysa hepimiz biliyoruz ki; yaşadığı süre içinde ülkede Mustafa kemal paşaya ve İnönü’ye rağmen dal kıpırdaması mümkün değildir. Bazı akl-ı evveller Mustafa kemal paşaya ve İnönü’ye kutsiyet atfettiklerinde onların hata yapmayacağı tezini millete kabul ettirmek istiyorlar.

         Dersimde yaşananlar eğer kıyım ve vahşetse ise, o dönemde karar mevkiinde olan herkes sorumludur. Benim 40 sene önce öğrenip kavradığımı bu beylerin bugün bilmemeleri mümkün mü? Ama gerçekler işlerine gelmediği için gizliyorlar. Ama nereye kadar gizleyecekler?

         Umarız ki; bu tartışmalar neticesinde, ülke boşu boşuna tarihi ve tarihi şahsiyetleri yargılayıp suçlamak yerine, zaten açık olan arşivleri işin ehli tarihçilere verip, onların değerlendirmesine sunarak, ibretlik olaylardan ibret alınması ve bir daha bu gibi olayların yaşanmamasına katkı sunulur.

         Servet vergisini uygulayan ve henüz aramızdan ayrılmayan o dönemin maliyecilerinin konu ile alakalı söyledikleri ve daha söyleyecekleri ibret verici hatıraları dikkate alınır. Mesela dönemin genç maliyecisi ve 70lerin CHP’li politikacısı C.Kayra bunlardan birisidir.

         Öyle umuyorum ki; bu tartışmalar devletin arşivlerinin tozlu raflarında çürümeye ve yok olmaya terk edilen tüm belgeler üzerindeki sır perdesi kaldırılırda, tarihimizde yaşanan olayların gerçek yüzünü öğrenme fırsatına kavuşuruz. İstiklal mahkemeleri evraklarının açıklanması en çok merak edilen konuların başında geliyor. Devrimler uğruna düzmece delillerle, “ sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine” diyerek kaç kişinin canına kıyıldığı anlaşılacaktır.  

         Selamlarımla…  

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız