DEPREMİN ANLATTIĞI

  • 31.10.2011 00:00

 

          Deprem.. Allahın ayetlerinden bir tanesidir. Ayet sadece peygamberler vasıtası ile indirilen kelamlar değildir. Allahın yarattığı evrenin her bir noktasındaki canlı ve cansız her zerrenin her hareketi, oluşumu, değişimi şekilden şekle girmesi Allahın ayetlerindendir.

         Gezegendeki yer hareketi, depremlerde bu cümledendir. Bu olaylara batı literatüründe, tabiat kanunları denirken, bizim literatürümüzde, bunlara  “sünnetullah” denir. Tıpkı yağmurun yağması, güneşin doğması, suyun donması ve erimesi gibi, sünnetullahtır.

         Her depremden sonra olduğu gibi bu depremden sonra da depremle ilgili yorumlar ifrat ile tefrit arasında gidip geliyor. Kimisi, olan olayı Allahın iradesi dışında olmuş gibi yorumlayarak, onun yaratıcılığını inkâr edecek noktaya vardırıp imansızlık çukurunda debelenirken, “hayrın da şerrin de Allahtan” olduğuna inanmanın imanın esaslarından olduğunu bilmez ve inanmazlar. Zannederler ki tedbir takdirin önündedir, onu bozabilir. Bu anlayışta olanlar; akılla her şeyin üstesinden gelineceğine inanan maddecilerdir.  

         Kimisi de, Allahın kanunlarının, kendilerine mahsus sonuçları olduğunu, tedbir alınmazsa bu sonuçların insanları etkileyebileceğini, mesela yağmurun ıslatacağını, soğuğun üşüteceğini, depremin sarsacağını, bütün bunlara tedbir almanın da, Allahın insana verdiği aklın bir gereği olduğunu görmezden gelerek bütün suçu (hâşâ) Allaha havale edip, sorumluluktan kurtulacağını zannediyorlar. Tevekkülü bu kısır anlayışa indirgedikleri görülüyor.

         Deprem bu konuların yeniden düşünülmesini sağlamak, Allaha kapanmış gönüllerin, Ona yönelmesini, insanın acizliğini bir kez daha idrak etmesini sağladı.

         Bu yaşanan olaylar; mevcut iktidarın samimiyetle insanımızın yanında olma gayretinde olduğunu ispatladı. Her olayda, milletten ve millet gerçeklerinden uzak yaşayan basının bir kısmının bölgeden art niyetli yayınlar yaparak, hükümeti depremden sorumlu tutmak için ellerinden gelen tüm gayreti göstermelerine rağmen, her zamanki gibi iktidarın şahsında İslam düşmanlığı yapmaktan geri durmadılar. Depremzedelerin tekbir getirmesine bile alay edecek kadar seviyesizleştiler. Oysa onlar; hayrında şerrinde Allahtan geldiğine iman etmenin gereği olarak Allaha sığınıyorlardı. Toplumun dinine ve inancına yabancı oldukları için bu durumu da anlamaktan uzaktılar.

         Basındaki “seçkinci”lerin temsilcileri, 1999 depreminde, “iyi haber” avına çıkıp, araştırmalar yapıyorlardı. Çirkin sayılabilecek, ihmal olarak görülebilecek haberlere oto sansür uyguluyorlardı. Çünkü o günkü iktidar kendi patronlarının iktidarı idi. Bugün ise, köyleri, mahalleleri daha ilk saatlerden başlayarak tarayıp, iktidar aleyhine haberler bulma gayretine girdiklerini hiç saklamadılar. Hükümete teşekkür eden depremzedeleri adeta azarlayarak mikrofon ve kameradan uzaklaştırdıklarını gördük.

         Bir taraftan yardım kampanyaları düzenlerken, diğer taraftan da, bazı vergilerin deprem vergisi olarak konduğunu söyleyerek, bunların depreme harcanmadığını ileri sürüp, hükümete yüklenmeyi ihmal etmediler. Belli ki, bu beyler ve onlara akıl verenler bütçeye giden vergi ile bütçe dışında oluşan fon uygulamasını, kasten karıştırmışlar.

         Tahsil edilen vergi bütçeye giriyorsa, onun nereye harcanacağına siyasetin, meclisin karar verdiğini bilmezden geliyorlar. Bu acı günlerde bile, faiz lobisinin sözcülüğünü yapmaktan çekinmiyorlar. Çünkü faiz lobisi vergi ve fonların bankalarda atıl bekletilip, harcama ve yatırımlara gereken kaynağın borçlanarak temin edilmesini ister. Böyle olunca kamunun borçlanma gereği artar. Bu beylerde devlete yüksek faizle para satarlar.

         İşte bu son deprem felaketini siyasi çekişme konusu haline getirmek isteyen anlayışlarla, samimi olarak yaraları sarmak isteyenler arasındaki mücadeleyi ibretle izleyerek yaşıyoruz. Bir tarafta halkın dertleri ile dertlenenler, diğer tarafta bu dertleri istismar ederek iktidarı sıkıştırmaya çalışanlar. Depremi bahane edip zehirlerini kusan, iki taraftan ırkçıların tutumu ise yüz kızartıcı boyutlarda. Ne ibret verici bir durum değil mi?

         Selamlarımla… 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • AyHan ALEMDAR
    AyHan ALEMDAR
    16.08.2011 17:11

    Teşekkürler bu 5D mantığınla gördüğüm biz Türkler için her zaman ki gibi "Düşünce Düşünce Değil Düşmeden Düşünce" ye göndermede bulunduğunuz için ... Saygılarımla, AyHan ALEMDAR

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız