- 21.10.2011 00:00
Bugün kanlı katillerin yaptığı katliama dair haberleri okurken, malum cemaatin tetikçiliğini yapan, ABD de eğitilmiş polis eskisi, taraf yazarı bir zat-i muhteremin yorumu ile karşılaşınca şaştım.
Keçisakallı, entel kılıklı bu kişinin, tamda bu gün, millet saldırıların etkisi ile burnundan soluma vaziyetinde iken, Sayın Beşir Atalay ı KCK operasyonlarını yaptırmamakla suçladığını görmeyeyim mi? Bu cemaate ilişkin kuşkularını her zeminde dile getiren birisi olarak, ben bile bu kadarını beklemiyordum.
Cemaatin siyasette ve bürokraside milli görüş kökenlilere karşı mücadele başlattığını ve çeşitli kumpas ve oyunlarla onları bulundukları mevkilerden uzaklaştırdıklarını Hanefi Avcı teferruatıyla anlatmıştı. Günahı onun boynuna, bilmemiz mümkün değil. Ama işi Sayın Beşir Atalay ve Sayın başbakan la mücadeleye vardıracak kadar cesur ya da “gözü dönmüş” olabilecekleri benimde aklıma gelmezdi.
Adı geçen yazar; Amerika da aldığı istihbarat!! eğitimi ve tecrübesine dayanarak olsa gerek, yaptığı analizde; “açılım bakanı Beşir Atalay, öngörüsüzlüğü nedeniyle KCK operasyonlarını 2 yıl erteletti.” Diyerek onun teröre müsamaha gösterdiğini ima yollu iddia edebiliyor.
Aynı yazar yine cemaate ait aynı internet sitesindeki aynı yazısında; yeni mücadele konseptinin “AKP ve derin devlet tarafından zaafa uğratılacağını” iddia edebilmektedir. Artık bu muhteremler gibi düşünenler kendilerini devletle o kadar özdeş hale getirdiler ve vesayet altına aldılar ki, hükümete bile güvenmiyorlar. Hükümeti bile eski vesayet odakları ile mücadelede zaaf göstermekle suçluyorlar. Bundan sonraki aşamada herhalde hükümeti de Ergenekoncu olmakla suçlayacaklar.
Öyle anlaşılıyor ki; bu muhterem ve mensubu olduğunu düşündüğümüz topluluk! Ve onların dış destekleri, ABD, Almanya, İsrail AKP içinde ki eski milli görüşçülere ve tabi ki, başbakana da diş bilemeye başlamışlar. Daha düne kadar kendisini meth-ü sena edip yere göğe koymazlarken ne olduysa İsrail’le ilişkiler gerginleşince bu çevreler tarafından hedef tahtasına oturtuldular. Eh nede olsa onlara göre; “ak denizin biricik meşru gücüne” kafa tutulmuştu. Onu hazmedecek değillerdi ya…
Son terör olayları tamda şu sırada azdırılınca, insanın aklına bin bir türlü ihtimal geliyor. Türkiye’nin şu günler de bölgesindeki bazı ülkelerle, (İran ve Suriye gibi) arasının limoni olması, bölgeyi ve olayları karmaşık ve dumanlı hale getirmesinden istifade eden, İsrail ve onun iç ve dış yandaşları için bulunmaz bir fırsata sebep oldu. Kurt dumanlı havayı sever.
Kendi başına bu saldırıları, asla yapamayacağı belli olan PKK ya, bu olayları yaptırarak, hem Türkiye den İsrail’e kafa tutmasının intikamını almak hem de bu bölge ülkeleri ile ülkemizin arasını açarak, bir taşla iki kuş vurmak istemişlerdir. İran’ın; karayılanı yakalayıp bıraktığı ve Suriyeli PKK’lıların, örgüt içinde çok etkin oldukları tezinin sıkça işlenmesinin asıl sebebi bu olsa gerek.
Yine bu vahim saldırı üzerine sayın başbakanın yaptığı açıklamayı yetersiz bulup; “başbakanın açıklamaları şaşırttı” manşeti ile veren site de yine aynı topluluğun sitesiydi. Açıklamalardan memnun olmamışlar. Hatta rahatsız olmuşlar. Çünkü başbakan olaylar karşısında sükûnet tavsiye edip, İran ve Suriye ye salvolar yapmak yerine, terörün gerçek destekçilerine ağır mesajlar vermişti. Bu beyler de bundan rahatsız olmuşlar.
Sayın başbakana bir kızgınlıkları daha var. Oda kendi kişisel meseleleri gibi gördükleri, Ergenekon ve balyoz davaları ile devlet içindeki hesaplaşmada taraf olmaya onu her halde ikna edemediler. Son zamanlarda, işi daha da ileri götürerek “andıç” belgesinde başbakanın imzası olduğunu gazete ve televizyonlarında açıkça iddia ettiler. Başbakanda bu açıklamada o konu da ki yayınları açıkça yalanladı. Buna da çok kızmışlar.
Daha önce de bu insanlar; eski milli savunma bakanı Vecdi Gönül’e takmışlardı. Onun hakkında da yalan yanlış yayınlar yaparak, hatta Ergenekoncu subayları himaye etmekle suçlayarak, bakanlıktan gidinceye kadar uğraşmışlardı. Öyle anlaşılıyor ki, yeni hedefleri Sayın Beşir Atalay. Onunla da bakanlıktan alınıncaya kadar uğraşacaklar. Son köstebek iddialarını da aynı kişilerin servis ettiğini düşünüyorum.
Ondan sonra sıra yavaş, yavaş başbakana gelecek. Şimdiden onunda yolunu yapmaya başladılar. Ondan sonra da sıra her halde Sayın Abdullah Güle gelecek.
Ama sıra gelmeyecek birisini biliyorum ki, ona asla sıra gelmez. Oda muhterem büyüğümüz gibi, kürsülerde ağlamayı iyi biliyor. “ağlamadan sorumlu başbakan yardımcısı” Onu tam olarak örnek almış. Ne örnek alması onu geçmiş bile, hoca sadece dünyanın çeşitli yerlerine okullar açarken, o mars gezegenine bile okul açma temennisin de bulunup, canlı yayında hedef koyuyor. Helal olsun!! Etkin güçlerden korunmak için, kendisini garantiye almak için işi çözmüş..
Selamlarımla….
Yorum Yap