SİVİLLEŞME Mİ, SİLİKLEŞME Mİ?

  • 5.09.2011 00:00

 


         Hükümetin son yüksek askeri şura toplantısında takındığı tavırla beraber yaşanmaya başlayan olaylar, toplumun geneli tarafından sivilleşme hamleleri olarak yorumlandı.

         Neydi bu tavırlar?

         Birincisi; haklarında dava açılmış ve tutuklanmış asker kişilerin diğer memurlar gibi, davaları devam ederken, açığa alınıp, haklarında berat kararı verilmeden terfi ettirilmemesiydi.

         İkincisi; kendi işleyişi içinde uzun vadede kimlerin hangi makamlara gelebileceğinin planlanıp, bunu siyasi iradeye rağmen icra etme isteklerinin önüne geçilerek, siyasi iradenin yasalara göre onaylaması gereken atamaları, kendi iradesi olmadan önüne konulan konulduğunda onaylamamasıydı.

         Üçüncüsü; şura toplantılarında asker sanki hükümetin emrinde değilmiş de, yönetime ortakmış görünümü uyandıran oturuş şekline razı olmayarak bunu değiştirmesiydi.

         Son olarak da; bugüne kadar uygulanan 30 ağustos kutlamalarının şekli değiştirilerek, yasalara göre başkomutan olan cumhurbaşkanının kutlamaları kabul etmeye başlaması ve esasen askerin amiri durumundaki meclis başkanı, başbakan, ana muhalefet genel başkanını birazda uygun olmayan bir şekilde kapı önünde bekletme uygulamasına son verilmesiydi.

         Bütün bu olanlar yaklaşık 1 ay içinde olunca; milletin büyük bir bölümü, dün imkânsız gibi görünen bu işlerin bir çırpıda yapılmasının heyecanına kapıldı. Demek ki; sivilleşme bizde de oluyormuş, heyecanını yaşadılar. Bu konuda yeni hamleler yapılması konusunda beklentiye girdiler. Yapılan açıklamalarda, daha bunun gibi bazı sivilleşme hareketlerini beklemeye başladılar.

         İktidar partisi yetkilileri de, başta genelkurmay başkanlığının milli savunma bakanlığına bağlanması ve iç hizmet kanunun 35. maddesinin kaldırılması konuları olmak üzere 15 maddelik yeni sivilleşme hamlesi yapılacağını ilan ettiler.

         Basın ve yayın organlarını takip edenler, bu yapılanlardan, halkın memnun olduğu sonucuna varırlar. Siyasi çevrelerden de, MHP hariç aykırı bir ses yükselmedi. Sadece bu partinin genel başkanı yapılanlardan memnun değil, ona göre yapılanlar “askeri ve milleti silikleştirme” dir, diye itirazını seslendirdi. Bugüne kadar izlediği militarist politikanın gereği olarak kimseye sürpriz olmadı. Ama pek kale alamda olmadı.

         Peşinen ifade edelim ki; milletimiz askerini sever. Hele kurumsal olarak askerine toz kondurmaz. Ama yaşanan darbeleri, darbe girişimlerini ve askerin siyaset kurumu gibi hareket etmesini istemez. Askerin her müdahalesi, silahlı kuvvetlerinin, millet nezdinde itibar ve güven kaybına sebep oldu. Yıllardan beri orduya güven %90lar da gözükmesine rağmen milletimiz askerin işaret ettiği ya da açıktan destek verdiği hiçbir partiye ve siyasi anlayışa itibar etmedi.

         Netice olara ortaya garip bir durum çıktı. Halk büyük çoğunlukla askere güveniyor. Ama yine büyük çoğunlukla askerin dediğini yapmıyor. Oysa basit bir mantıkla bile bakınca; bir kişiye güvenen insan güvendiği insanın ya da kurumun sözünü dinler. Ama bu hiç böyle olmadı. Aksine asker hangi partiden yana tavır koyduysa millet o partiye itibar etmedi. Milletimiz askerini, askerlik yaptığında seviyor ve güveniyor. Siyaset yaptığında sevmiyor, güvenmiyor ve dediğini yapmıyor.

         Aslında milletimiz, gösterdiği siyasi tavrıyla sivilleşmeyi; uzun yıllar önce gerçekleştirdi. Ama çeşitli nedenlerle bunun siyasal ve yasal alt yapısını yapması gereken siyasi kadrolar, daha ziyade her halde, korkularından bunu başaramadılar.

         Öyle anlaşılıyor ki; hükümet birazda ürkerek ve ağırdan alarak ta olsa, bu defa bu hamleleri yapacak gibi. Umarım ellerini çabuk tutup, “iyi saatte olsunlar” hortlamadan bunu başarırlar.

         Selamlarımla…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Biz Bolulular (www.bizbolulular.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız