- 1.08.2011 00:00
Geçtiğimiz Cuma günü askeriyenin tepesinde yaşanan istifalardan sonra, bazı gazeteciler; görevinde kalan ve terfi ettirilerek genelkurmay başkanı yapılacağı kesinleşen, Orgeneral Necdet Özel’e aba altından sopa gösterip tehdit etmeye başladılar.
Bazı “apoletli” gazeteciler; sayın orgeneralin orduevine gitmekte zorlanacağını ilan ettiler. Onlara göre; astlarını koruyamayan komutanların, tabandan rahatsız edilecekleri muhakkaktır. Orduevinde konaklayıp, barınamayacağı da sır değildir. Geçmişte silahlı kuvvetlerde benzer olaylar çok yaşanmıştır. Buna örnek olarak ta, daha önce orgeneral Hilmi Özkök ’ün yaşadıklarını gösterdiler.
Bu tehditler; aslında son çırpınışlardır. Her şeyden önce aradan geçen süre içinde, köprülerin altından çok sular aktı. Bu muhteremler için adeta “mutluluk devirleri” olarak adlandırılan “militarist dönemler” sona erdi. Bundan sonra hiç kimsenin, yasalara uyduğu için ayıplanması, dışlanması söz konusu olmamalıdır. Aksine kanunlara uymayan astları hakkında işlem yapmayanlar ayıplanmalıdır.
Kanunlara aykırı hareket ettikleri iddiasıyla tutuklananların yakınlarına, sükûnet tavsiye edeceklerine, onları kışkırtarak, amirlerine orduevlerinde tepki koymaları için azmettirmek, umulmadık sonuçlar doğurabilir.
Her zaman papaz pilav yemez. Sayın Hilmi Özkök, zamanında kendisine yapılanları sineye çekti. Ama unutulmamalıdır ki; o dömende bırakın kendisine tepki konulmasını, dışlanmasını, canına kast edileceğine dair istihbarı bilgiler alıyordu. Hatta kışlada yemek bile yemeyip, güvenlik nedeniyle sefertasıyla, evinden yemek getirdiği yazılıp konuşulmuştu.
Aslında Sayın Özkök’e olanlar ilk değildi. Daha öncede genelkurmay eski başkanı Doğan Güreşe de benzer dışlamalar yapılıp, ismi kışla kapılarından silinmiş, oturduğu lojmandan atılmıştı. Suçu da; görevde iken siyasi otoriteye bağlılık göstermesi ve emekliliği sonrası CHP dışındaki bir partiden (DYP) siyasete girmesiydi. Eminim CHP den girseydi sorun olmazdı.
Ama bu defa böyle bir dışlama ve tepkinin yaşayacağını hiç zannetmiyorum.
Çünkü bu defa tepki konulmak istenen komutanın arkasında halkın yarısının desteğini almış bir iktidar var. Eğer böyle bir tepki olursa, başta lojmanlar olmak üzere tüm orduevlerinin özelleştirilmesi gündeme gelir.
Bunu da hiçbir rütbeli göze alamaz. Orduevlerinin üyelere sağladığı imkânlar kolayca kaybı göze alınacak imkânlar değil. Dışarıda bir gazoz verilmeyecek para ile mükellef sofra kurulan, gecelik 5–10 liraya konforlu barınma sağlayan, ülkenin en ünlü kuaförlerine, mahalle berberine verilen bahşişten daha ucuza saç yaptırılan, 1–2 liraya elbise temizletilen v.s imkânları kolay, kolay kaybetmek istemezler.
Fakat eğer yanılıp ta, buraları tepki alanına çevirirlerse, uzun zamandan beri siyasetin gündeminde olan “özelleştirmeler” hemen devreye sokulmalı, lojmanlar satılmalı, bütün subayların halkın, arasında oturması sağlanıp, kiraları da devlet bütçesinden karşılanmalıdır. Bazı sosyal ihtiyaçlarını herkes gibi mahalle esnafından karşılasınlar. Böylece ordu ile halkın birbirine yabancılaşmasının önüne geçilerek, halkla duygudaşlıkları geliştirilebilir.
Kendi aile hayatları, özel hayatları denetim dışına çıkmış olur. Halk gibi yaşarlar. Hiç olmazsa halkın inançları, gelenekleri ve kıyafetlerinin sakıncalı, zararlı şeyler olmadığını anlarlar. Böylece onlarda hem getto baskısından hem de orduevi baskısından kurtulmuş olurlar.
Selamlarımla…
Yorum Yap